
Ölçülen Hava Kalitesi Kimi Temsil Ediyor?
Utah Üniversitesi’nin araştırmasına göre, ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) hava kalitesi monitörleri, ağırlıklı olarak beyaz mahallelerde yer alıyor. EPA’nın ağı, altı ana kirletici madde –özellikle kurşun ve kükürt dioksit, ardından ozon ve karbon monoksit– açısından renkli topluluklardaki hava kalitesini tutarlı bir şekilde yakalayamıyor. Bu monitörler, kirlilik azaltımı, şehir planlaması ve halk sağlığı girişimleri hakkındaki kararları yönlendiren temel veri kaynağı. Eşit bir monitör dağılımı olmadan, veriler kirlilik konsantrasyonlarını yanlış temsil edebilir ve marjinal grupları riske atabilir.
Araştırmanın baş yazarı ve Utah Üniversitesi’nde doktora öğrencisi Brenna Kelly, “Bu, sorunun ardındaki soru. Araştırmacılar, politika yapıcılar, hepimiz hava kalitesi verilerini kullanıyoruz, ama bu veriler kimin havasını ölçüyor? Veriler çok yüksek kaliteli olsa bile, bu herkes için yüksek kaliteli olduğu anlamına gelmez,” diyor.
Araştırmalar, marjinal toplulukların hava kirliliğine en yüksek oranda maruz kaldığını göstermiş, ancak bu çalışmalar verilerin tüm mahalleleri eşit şekilde temsil ettiği varsayımına dayanıyordu. Bu çalışma, ABD Nüfus Sayım grupları için monitörlerdeki eşitsizlikleri mahalle ölçeğinde değerlendiren ilk çalışma. Tüm beyaz olmayan gruplar için eşitsizlikler mevcut olsa da, en büyük farklar Yerli Hawaiililer ve diğer Pasifik Adalılar ile Amerikan Yerlileri ve Alaska Yerlileri arasında görüldü.
Hava kalitesi araştırmaları ve analizleri, büyük veri hacimlerini işlemek için sıklıkla yapay zeka (AI) araçlarına ihtiyaç duyuyor. Yapay zeka algoritmalarındaki önyargılar iyi bilinirken, bu çalışma büyük veri kullanıcıları için başka bir etik sorunu örnekliyor: veri setlerinin kendisinin doğası gereği önyargılı olma ihtimali.
Coğrafya doçenti ve Utah Üniversitesi ONE-U Sorumlu Yapay Zeka Girişimi’nin yürütme komitesi üyesi olan ortak yazar Simon Brewer, “Eğer sadece bir monitör türü için bir eşitsizlik olsaydı, bu tesadüfi veya kötü tasarım olarak düşünülebilirdi. Ancak tüm kirleticiler arasında tutarlı bir pattern olması, karar verme sürecinin dikkatle incelenmesi gerektiğini gösteriyor – bu monitörler adil bir şekilde dağıtılmıyor,” diyor.
Çalışma, 4 Aralık 2024’te JAMA Network Open dergisinde yayımlandı.
Hiperlokal Hava Kalitesi ve Sistematik Eşitsizlikler
Hava kalitesi oldukça yerel bir özellik taşır ve sokaktan sokağa çarpıcı şekilde değişebilir. Yazarlar, monitör konumlarını ve mahalle demografisini, ABD Nüfus Sayım Bürosu’nun en küçük yerleşim düzeni birimlerinden biri olan nüfus sayım bloğu düzeyinde haritalandırdı. EPA Hava Kalitesi Sistemi Düzenleyici İzleme Deposu’nu kullanarak, insan sağlığı için tehlikeli altı ana hava kirleticisi –kurşun, ozon, azot dioksit, kükürt dioksit, karbon monoksit ve partikül madde– için monitörleri belirlediler. Ülkedeki her nüfus sayım bloğunun ırksal ve etnik bileşimini tahmin etmek için 2022 Amerikan Topluluk Araştırması Nüfus Sayımı’nı kullandılar. Nüfus büyüklüğüne göre ayarlamalar yaparak, her bir kriter kirletici için sistematik izleme eşitsizlikleri buldular. Beyaz olmayan Hispanik nüfusa kıyasla, tüm gruplar daha az kurşun, ozon, azot dioksit ve partikül madde monitörü ile ilişkilendirildi.
Kelly, doktora araştırmasını nüfus sağlık bilimleri alanında, hamile bireylerin hava kirliliğine maruz kalma risklerine odaklanarak sürdürürken EPA’nın hava kalitesi izleme ağına merak sardı. Epidemiyoloji araştırmaları, bir nüfus içindeki hastalıklara katkıda bulunan faktörleri belirler. Şimdiye kadar, verilerin hava kalitesi sorunlarını her yerde eşit şekilde temsil ettiği varsayımı vardı, diye açıklıyor Kelly.
“Bu sadece bir grup için bir kirletici türünü kaçırmamız değil, tüm bu gruplar için her şeyi daha az anlamamızla ilgili. Bu endişe verici,” diyor Kelly. “Hava kirliliğine maruz kalmayı bir hastalıkla ilişkilendirmek istiyorsam, bunu iyi ölçmeliyim. Eğer bir grup insan için hava kalitesini daha iyi anlarsam, bu önyargılı sonuçlar üretecek.”
Hava kalitesi ve nüfus sağlığı, büyük veri ve yapay zekayı sorumlu bir şekilde kullanmanın zorluklarıyla boğuşan birçok alandan sadece ikisi. One-U Sorumlu Yapay Zeka Girişimi, uzmanları bir araya getirerek en iyi uygulamaları geliştirmeyi amaçlayan Utah Üniversitesi’nin son çabası.
Brewer, “Bu çalışma, giderek veri odaklı hale gelen bir toplumda özellikle önemli. Sorumlu Yapay Zeka Girişimi’nin hedeflerinden biri, yapay zeka yöntemlerinin adil uygulanmasını incelemek. Sonuçlarımız, verilerdeki önyargıların, algoritmik önyargılar kadar dikkate alınması gereken önemli bir unsur olabileceğini gösteriyor,” diyor.
Diğer yazarlar arasında Utah Üniversitesi’nden Nüfus Sağlık Bilimleri’nden Tracy Onega, Çevre, Toplum ve Sürdürülebilirlik Okulu’ndan Thomas Cova ve Doğum ve Jinekoloji Bölümleri’nden Michelle Debbink yer alıyor.
Çalışmanın Teknik Detayları
Yayın Tarihi: 18 Mart 2025
Kaynak: University of Utah
Bilimsel Referans:
Kelly, B. C., Cova, T. J., Debbink, M. P., Onega, T., & Brewer, S. C. (2024). Racial and Ethnic Disparities in Regulatory Air Quality Monitor Locations in the US. JAMA Network Open, 7(12), e2449005. DOI: 10.1001/jamanetworkopen.2024.49005
Türkiye’de Hava Kalitesi İzleme: Sosyoekonomik ve Bölgesel Eşitsizlikler Söz Konusu mu?
ABD’de yapılan bu çalışma, hava kalitesi monitörlerinin beyaz mahallelerde yoğunlaştığını ve renkli toplulukların göz ardı edildiğini gösteriyor. Peki, Türkiye’de durum nasıl? Türkiye’de ırksal temelli mahalle ayrımı olmasa da, sosyoekonomik statü ve coğrafi koşullar hava kalitesi izleme sistemlerinin adil dağılımını etkileyebilir. Özellikle büyük şehirlerde, düşük gelirli mahallelerde yaşayan insanlar, sanayi bölgelerine yakınlık veya yoğun trafik nedeniyle daha fazla hava kirliliğine maruz kalabilir. Ancak bu bölgelerde yeterli hava kalitesi monitörü var mı? Örneğin, İstanbul’da sanayi tesislerinin çevresindeki yerleşim alanlarında hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkileri daha yoğun hissedilebilirken, bu mahallelerde izleme sistemlerinin yetersizliği bir soru işareti yaratıyor.
Benzer şekilde, Türkiye’nin batı ve doğu bölgeleri arasında da altyapı farklılıkları dikkat çekiyor. Batıdaki büyük şehirlerde hava kalitesi izleme sistemleri daha gelişmişken, doğudaki bazı bölgelerde bu altyapı sınırlı kalabilir. Bu durum, çevre politikalarının etkinliğini ve halk sağlığını korumak için atılacak adımları doğrudan etkileyebilir. Türkiye’de hava kalitesi izleme sistemlerinin sosyoekonomik ve bölgesel eşitsizliklerle ilişkili olup olmadığına dair daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Sizce bu konuda Türkiye’de neler yapılmalı?
Tartışmayı Başlatalım: Türkiye’de Adil Bir İzleme Sistemi Mümkün mü?
Bu çalışma, ABD’deki eşitsizlikleri gözler önüne sererken, Türkiye’deki okurlara da bir ayna tutuyor. Kendi çevrenize baktığınızda, hava kalitesi izleme sistemlerinin dağılımında bir adaletsizlik görüyor musunuz? Sanayi bölgelerine yakın yaşayanlar, trafik yoğunluğunun yüksek olduğu mahallelerde oturanlar veya kırsal alanlardaki topluluklar yeterince izleniyor mu? Belki de İstanbul’un bir mahallesinde, Ankara’nın sanayi çevresinde veya Doğu Anadolu’nun bir kasabasında bu konuda kişisel gözlemleriniz var. Türkiye’de hava kalitesi izleme sistemlerinin daha adil bir şekilde dağıtılması için neler yapılabilir? Düşüncelerinizi paylaşın, bu tartışmayı birlikte büyütelim!
İlk yorum yapan siz olun