
Bebek ve Bağlanma Süreci
Yazan: Psikolog, Samime Ünlü Sonugüler
Bağlanma, bebeklerle anne babalar arasında ya da sürekli bakım veren bir kişi arasında duygusal olarak olumlu ve karşılıklı bir ilişkinin kurulmasını belirtir.
Ortaçağda bazı ailelerde çocuklar doğumdan hemen sonra bir sütanneye verilir 5-6 yaşına kadar onun yanında kalırlarmış. Kendi annelerini ya çok seyrek görür ya da hiç görmezlermiş. Sonra ailelerinin yanına dönme zamanı geldiğinde sütanneden ayrılmayı reddederlermiş. Tabi o zamanın bilgilerinin ışığında anne baba bu durumu anlayamazmış. Günümüzde o zamana göre çok mesafe kat edildiğini görmek mutluluk verici gerçekten.
Bağlanma her ne kadar doğumdan sonra ortaya çıkan bir unsurmuş gibi algılansa da aslında annebabanın bebek sahibi olmayı istemesi ile başlar. Bu süreç hamilelikle birlikte pekişir. Böylece bebeğin varlığını sürdürmesi, kişiliğini oluşturması için gerekli olan ortam, doğmadan önce hazırlanır. Aslında, bebek de bağlanmaya çok hazır bir halde doğar. Yenidoğan bir bebek tek başına yaşamını sürdüremez. Onun bu çaresizliği anne babanın bağlanma duygusunu daha da pekiştirir.
Bağınızı pekiştirin
Doğumdan hemen sonra annenin bebeğini emzirmesi, bebeğin sütün kokusunu alması, bunun her ikisine de huzur ve mutluluk vermesi karşılıklı bağlanma açısından çok olumlu bir başlangıçtır. Bebek karnı doyduğunda, annenin sıcaklığını hissettiğinde, bakımı yapıldığında kendini güvende hissedecektir. Kuşkusuz olumlu duygular sadece bebek adına değildir. Anne de yavrusunun ihtiyaçlarını karşılayabildiği için mutluluk veren bir yeterlilik duygusuna sahip olur. Bağlanmayı pekiştiren diğer unsurlar arasında, bebeğin çıkardığı seslere konuşarak tepki vermek, gülümsemek, dokunsal teması sık sık tercih etmek sayılabilir.
Bebek muhtaç olmadan da ilgi gösterin
Bebeğe, sadece ihtiyacı olduğu ya da ağladığı zamanlarda değil, oynamak amacıyla ya da talebi olmadan da ilgi gösterilmelidir.
Kurulan bu ilişkiler sayesinde anne ve bebeğin ortak bir içsel dünyaları oluşur. Tüm bu dönemde yaşananlar, bebeğin kendi iç dünyasını hazırlama konusunda, kendini nasıl algılayacağı konusunda da temel olacaktır.
Bebeğin benlik oluşumu annenin bu başlangıçtaki bebeği tanıma ve anlama isteği sayesinde gelişir. Aslında bağlanma, doğanın, ne şartta olursa olsun canlılara sunduğu doğal bir süreçtir.
Anneye destek olunmasında fayda var
Kuşkusuz, aileye katılan küçük bir bebeğin bakımını tek başına üstlenmek anne için zor olabilir. Bu dönemde özellikle anneye baba ve diğer aile bireyleri tarafından destek verilmesi çok önemlidir. Böylece anne tek başına olmadığını anlar, kaygısı hafifler ve kendini güvende hisseder.
Bazen de anne doğum sonrasında yorgunluk uykusuzluk ve farklı nedenlerle zor günler geçirebilirler. Özellikle lohusalık depresyonu nedeniyle zor günler geçirir ve tabii ki depresyonda olan bir kişinin bebeğiyle sağlıklı iletişim kurabileceği düşünülemez. Böyle durumlarda mutlaka psikolojik yardım alınmalıdır.
Baba da aktif rol almalı
Bebeğin dünyaya yeni geldiği günlerde, babalar da ne yapacaklarını bilemedikleri için bir kaygı yaşarlar. Baba ayrıca, yeni doğmuş bebeğiyle bağ kurmayı anne kadar erken başaramayabilir, bundan kaçınabilir.
Bebeğin bakımı konusunda babaya da şans verilmeli ve cesaretlendirilmelidir. Araştırmalar babanın doğuma katıldığı durumlarda bebekleriyle daha çabuk bağlanma yaşadıklarını göstermektedir.
Özgüven duygusunun temeli
Bebekle zaman geçirmeye başlayan anne onun tepkilerinden, çıkardığı seslerden, ağlamasından ihtiyaçlarını anlamaya başlar. Bu anlaşılma bebeğin bu davranışlarını pekiştirir, kendine güven duygusunu geliştirir. Annem beni anlıyor. İşte bu duygunun temeli, derinlerde buraya dayanır. Ve ebeveynle bebek arasında uyumlu, ruhsal bir dans başlar.
Bebek güvenli bir bağlanma yaşadığında kuşkusuz daha mutlu, sosyal, başarılı, güvenli bağımsız bir yetişkin olmaya aday olacaktır.
Her bebek bir şekilde bağlanır ve bunun paralelinde yaşamı şekillenir. Bu bağlanma modellerinde annenin tavrı belirleyicidir.
Bağlanmanın tipleri
Güvenli bağlanma: Bu bağlanma modelinde çocuk hem kendi benliğine hem de başkalarına karşı olumlu bir algıya sahiptir. İlişkileri güven temellidir. Bu ilişki biçiminde anne bebeğin ihtiyaçlarını anlar, ona şefkatle yaklaşır. Bebek kendini güvende hisseder.
Saplantılı bağlanma: Çocuk kendi benliğine karşı olumsuz, başkalarına karşı ise olumlu bir tutum içindedir. Eksik olan güven duygusunu başkalarına hizmet edip onay görerek tamamlamaya çalışır. Bu tip bağlanan kişiler ileriki yaşamlarında da reddedilmek ve terk edilmekten korkarlar. Baskıcı, kuralcı anne modelleri burada rol oynar.
Kayıtsız bağlanma: Burada çocuk kendi benliğine ilişkin olumlu, başkalarına ilişkin olumsuz bir algı içindedir. Bunlar bağımlı ilişkiler kurmayı reddederler. Bu bağlanma modelinin ortaya çıkmasına çocuğu kendisine yaklaştırmayan mesafeli anneler sebep olur.Çocuk duygularını anneye belli etmekten kaçınır. Bu kişiler daha sonra da bağlanma ihtiyaçlarını çeşitli savunma mekanizmaları kullanarak reddederler.
Korkulu bağlanma: Bu modelde de çocuğun hem kendi benlik algısı hem de başkalarına ilişkin algısı olumsuzdur. Kimseye güvenmez, yakın ilişkilerden kaçınır.
Gerekiyorsa profesyonel yardım alın
Bağlanma sürecinde aileye yeni katılan bireyle ilgili beklentiler önemlidir. Her anne baba sağlıklı bir çocuk sahibi olmak ister. Kuşkusuz her şey her zaman yolunda gitmez. Bazen hayal kırıklıkları yaşanır. Bebek ve ebeveynlere ait çeşitli sorunlar nedeni ile bağlanma süreci olumsuz etkilenir ve kişilerin bu süreci aşmaları için psikolojik yardım almaları gerekir.
Genellikle bir sağlık sorunu ile doğan bebeklerde anne babalar ciddi bağlanma sorunu yaşarlar.
Ne kadar çaba harcarlarsa harcasınlar sürekli ağlayan bir bebek bir süre sonra anne babayı yılgınlığa sürükler. Bir süre sonra çaresiz kalıp ilgilenmekten vazgeçebilirler.
Ne zaman ne istediği anlaşılamayan bebeklerin anne babasında da bu durum yaşanabilir. Bebeğin tavırlarında bir tutarlılık yoktur ve ebeveynlere nasıl davranacağını şaşırtır.
Bazen de anne babalar alışık olmadıkları bir fiziksel görünüm, ya da doğumsal bir engelle karşılaştıklarında bağlanma süreci sekteye uğrar. Çünkü öncelikle reddetme duygusu yaşanır ve bu kabullenmeye dönüşene kadar zaman geçer. Tabi ki bu zaman kaybı bağlanma sürecinin aleyhinedir. Bu dönemde tıbbi tedavi kadar ailelere verilecek psikolojik destek de çok önemlidir.
Boşanmayı bebeğe yansıtmamalıdır
Bebeğin bakımını öncelikle anneler üstlenir. Bazı babalar hep uzaktan seyretmeyi tercih eder, adeta bebeğe dokunmaktan korkar. Ya da anne bilinçli bir şekilde babayı uzak tutar. Ama şu unutulmamalıdır ki bebeğin sağlıklı bir ruhsal gelişiminin olabilmesi için anneler kadar babalar da önemlidir.
Bazı ailelerde bebek ya da çocuk zorunlu olarak ebeveynlerden bir dönem uzak kalabilir. Tekrar bir araya gelindiğinde çocuk iletişimi reddedebilir. Bu duruma boşanma vakalarında da rastlayabiliriz. Böyle bir durumda ebeveyn hayal kırıklığı, suçluluk, kızgınlık, başkalarını suçlama gibi inişli çıkışlı duygular yaşar. Bazıları da iletişim kurmaktan vazgeçebilir ya da çocuğa olumsuz bir tavır sergileyebilir. Oysa asıl yapılacak olan doğru davranış, ısrarlı bir şekilde çocukla iletişim kurmaya çabalamak olmalıdır.
Bir diğer durum da annenin çocuğa karşı sergilemiş olduğu davranış modelleridir.
Güvenli bağ kurmanın tek bir yolu yoktur fakat temelde annenin bebekle ilgilenmesi, onu anlamaya çalışması çok iyi bir başlangıç olacaktır.
Sevgili anne babalar size söyleyeceğim son söz çocuğunuzu sevin ve bu sevgiyi ona gösterin. Unutmayın, sevgi ve ilgi, çocuğunuza verebileceğiniz en güzel hediyedir ve bunu hep hatırlayacaklardır.

Fotoğraf: Ben Heine
İlk yorum yapan siz olun