
“I have a dream: Herkesin vücutçu olduğu bir dünya…”
Yazan: İlşad Özkan
Dün televizyonda, çekenlerin ve hayranlarının ciddi ciddi oturup izlediği yerli bir diziyi, televizyonda o an o açık diye izledik ve bir süre sonra yayında ve yapımda emeği geçenleri de malzeme ettiğimiz espriler üreterek bol bol eğlendik. Yaptığımız tespit ve yorumlarla neşemize neşe, coşkumuza coşku katıyorduk. Tespitlerden biri de şu olmuştu: Dizideki erkeklerin neredeyse tamamı “badi yapmıştı”. Sanırım bunca çalışmanın hakkını vermek için olur olmadık biçimlerde kol kaslarına dikkat çekmeye çalışıyorlardı, belki yönetmen de bunu istiyordu. Yönetmen ne düşünüyordu bilemeyeceğim ama artık “sex sells” kuralının yanına bir de “muscle sells” eklemek gerekebilir. Bu geçerli olmasa bile bu yönde bir inanış olduğu ortada.
Tabii bu kadar “gizli kas odaklı” bir dizi olunca acımasız bir yorum gecikmiyor: “Lanet olsun ya, bunlar yüzünden salonlar tıklım tıkış. İstanbul’daki salonları küçük oyuncular dolduruyor resmen!” Bu yoruma karşı kahkahayı patlatıyorum ama aklım başka bir şeye gidiyor sonra…
2013 yılının Ocak ayında, tanıdığım en yetenekli tasarımcılardan biri olan Mehmed Koçak bana bir e-posta göndermişti. “İşine yarar bence,” başlığını atarak gönderdiği yazıda manipülasyonlu bazı fotoğraflar vardı ve esas konu vücut geliştirmeydi. O dönem fotoğraf galerisi tarzı yayınlar yapmadığımız için bunları değerlendirememiştim ama aklımda kalmıştı. Fakat bir süre önce, tık peşinde koşmadan, klasik “tıkla-sayfa yenileyip geç” galeri anlayışına bulaşmadan çeşitli galeriler yapma kararı aldığımız için, artık bu tip fotoğrafları da sizinle paylaşıyoruz. Ben de bu fotoğrafları yorumsuz bir galeri şeklinde sizlerle paylaşmak istedim. Fakat gördüğünüz gibi, yorum yapmadan da duramadım.
Fotoğrafları Belçikalı fotoğraf sanatçısı Kurt Stallaert hazırlamış. Fotoğrafların dünyaca tanınması önce 2010, sonra 2012’de çeşitli güçlü sitelerde yayımlanmasına dayanıyor. Ancak fotoğraf serisinin esas oluşturulduğu yıl 2009. Kurt bu fotoğrafları için “Bodybuilders World” yani “Vücutçular Dünyası” ismini uygun bulmuş. Fotoğraflara baktığınızda bu ismi neden seçtiğini hemen anlıyorsunuz, çünkü Kurt herkesin vücut geliştirdiği bir dünya düşlemiş ve bunun nasıl olacağını bizimle de paylaşmış. Neşelendiren fotoğraflar doğrusu.

Kurt’ün bu çalışması akla Amerikalı insan hakları savunucusu Martin Luther King Jr.’ın meşhur “I have a dream” sözünü getiriyor. King “Bir hayalim var, tüm insanların eşit olduğu bir dünya düşlüyorum,” demişti. Onun 1963’deki bu sözlerinden yaklaşık yarım asır sonra Belçikalı fotoğraf sanatçısı Stallaert de sanki “I have a dream,” diyerek başlıyor ama devamını “Tüm insanların vücutçu olduğu bir dünya düşlüyorum,” şeklinde getiriyor.
ABD’deki siyahîlerin haklarını yılmadan, yorulmadan, tehditlere boyun eğmeden bağıra bağıra savunan ve ırkçılığa karşı tarihin unutmayacağı bir mücadele veren Martin Luther, 4 Nisan 1968 tarihinde gerçekleştirilen bir suikast sonucu ebediyen susturuluyor. Aynı yılın Ekim ayında, 1968 Yaz Olimpiyat Oyunları 200 metre yarışlarında ABD adına yarışarak altın ve bronz madalyayı kazanan iki zenci atlet, Tommie Smith ve John Carlos, madalya seremonisinde siyah eldiven geçirdikleri ellerini yumruk yapıp havaya kaldırmış ve başlarını öne eğmişlerdi. Bu hareketleriyle, ABD’deki zenci karşıtı ırkçı ayrımcılığı protesto etmişlerdi. ABD’li yetkilileri çılgına çeviren bu olay sonrası bir dizi gelişme olduysa da bu yaşananlar Olimpiyat tarihinin unutulmaz olaylarından biri hâline geldi. 2009 yılındaki fotoğraflara bakarak 46 yıl öncesiyle kurduğum bu bağ, fotoğrafların benim birikimlerime çarparak çağrıştırdıkları, sanatçı da bunları kast etti diyemem. Fakat Stallaert’in fotoğraflarında da zencilere biçilen rollerin “daha yoksul ya da daha düşük statüdeki roller” olduğu konusundaki tespitime kimsenin itiraz edeceğini sanmam.
Belki Avrupalı fotoğrafçı farkında olmadan kendisine Avrupa’dan bulaşmış ayrımcı zihniyetini yansıttı, belki sadece “gerçekçi” davranmak istedi ya da belki kendince ırkçılığa karşı farklı bir eleştiri getirdi. Gerçek nedir bilmiyorum, fakat tüm bunların dışında, fotoğrafların basit bir esprisi var ve belki siz de sadece bunlara bakıp gülüp geçersiniz. İyi seyirler.
















İlk yorum yapan siz olun