İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkileri ve Alınması Gereken Önlemler

tv-izleyen-cocuk

Televizyonun Çocuk Üzerindeki Etkileri ve Alınması Gereken Önlemler

Yazan: Psikolog, Samime Ünlü Sonugüler

Günümüzde televizyon, hem çocuklar hem yetişkinler için oldukça popüler kitle iletişim araçlarından biri durumundadır. Hemen her evde, boş zamanların değerlendirildiği vazgeçilemeyen bir unsur haline gelmiştir.

Hemen hemen tüm çocuklar televizyona ilgi duyuyor. Çünkü orada hareketli, renkli, ilgi çekici bir dünya var. Evde küçük bir bebeğe bakan bakıcılar, büyükanneler hatta anneler bile rahatça iş yapmak, bebekle çok uğraşmadan bakabilmek için çocukları televizyon karşısına oturtuyorlar. Bebek hipnotize olmuş bir şekilde ekranda akıp giden görüntüleri izlemeye dalıyor.

Bazı Amerikan ailelerinde de, ailelerin bebeklerinin daha zeki olması için özellikle alınan, bu amaçla hazırlanmış dvd’leri izlettirdikleri de alınan bilgiler arasında.

Bazen de aileler izlemedikleri halde, küçüklükten beri kazanılan bir alışkanlık olduğu için, çocuklar televizyon izlemekten vazgeçemiyor.

Sınırsız TV izletmek ne kadar doğru?

Peki biz yetişkinler için bile faydası tartışılırken bebeklerimize, çocuklarımıza sınır koymadan televizyon izletmek ne kadar doğrudur?

Çocukların beyni ilk 2-3 yıl boyunca inanılmaz bir hızla gelişim gösterir. Bu dönem âdeta tüm hayat boyu kazanılmaya devam edilecek bilgilerin temelinin atılması olarak düşünülebilir. Bu dönemde beynin uygun bir şekilde gelişebilmesi için çocuğun deneyimleri ve çevreyle girilen ilişkiler çok büyük önem taşır. Yani kısaca beyin deneyimlerle gelişir. Televizyon ekranındaki görüntüler ise gerçek hayattakinden farklıdır. Görüntü iki boyutludur. Ekrandaki bir nesneyi düşündüğümüzde düz ve gölgelendirilmiştir. Biz yetişkinler geçmişteki deneyimlerimiz sayesinde bu nesneyi üç boyutlu olarak algılayabiliriz. Fakat bir bebeğin henüz bu deneyimi olmadığı için bizim gibi algılaması mümkün değildir.

Deneyimlemeden öğrenme?

Mesela bir top düşünün; çocuk topu eline alır, yuvarlaklığını sertliğini hisseder, yuvarlar, zıplatır, vurursa hızlanır, ilerde bir yerde durur. Tüm bunlar deneyimdir. Hiç deneyim sahibi olmadan ve belli bir zihinsel olgunluğa erişmeden ekranda gördüğü nesnenin gerçek dünyada nasıl temsil edildiğini bilmesi imkânsızdır. Çocuğun bunu anlayabilmesi için ilk iki yıl dünyayla ilişki kurması gerekir. Gerçek dünyadaki öğrenme her zaman için tercih edilmelidir.

Televizyonda gerçekten eğitici, öğretici, eğlenceli programlar da vardır. Dış uyaranların yeterince olmadığı bazı bölgelerde ve ailelerde çocuklar televizyon izleyerek çok çeşitli bilgiler edinebilirler. Önemli olan çocuğun dünyasının sadece televizyonla sınırlı olmamasıdır. Dış dünya ile ilişki kurmalı, hayal kurmalı, okumalı, oyun oynamalı vb. faaliyetlere zaman ayrılmalıdır.

Pek çok aile çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden yakınmaktadır. Aslında yapılacak olan televizyon izlemeyi tamamen yasaklamak değildir, çocuğun hangi programları izleyeceğine beraber karar verip ona göre sınır konulmalıdır. Çocuk uygun programlar içinden kendi seçimini yapmalıdır.

TV İzlemenin Etkileri

Dil gelişimi

Kuşkusuz televizyon izlemenin en olumsuz etkilerinden biri dil gelişimiyle ilgilidir.

Yapılan araştırmalarda 8-16 aylık dönemde televizyon izleyen çocukların 3 yaşındaki dil gelişimlerine bakıldığında, kelime hazinesi yönünden yaşıtlarından daha geri oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca 12-36 aylık çocuklarda da, hafıza, dikkat ve odaklanma becerisi bakımından olumsuz gelişmeler olduğu belirtilmiştir.

Bebekleri n dil gelişimindeki geriliğin televizyon izleme seviyesiyle doğru orantılı olduğunu da iddia eden farklı araştırmalarda vardır. Uzun süre televizyon izleyen çocukların dil gelişimi yanında sosyal gelişimi de olumsuz etkilenecektir.

Çocuklar, erken dönemde dil gelişirken, ses tonu, mimikler, yüz ifadesi gibi ipuçlarından yararlanarak konuşmayı anlamlandırırlar. Ayrıca tanıdıkları kişilerle basit cümlelerle karşılıklı konuşma yaparak dili çok daha kolay öğrenirler. Televizyon izleyen çocukların bu şansı azalır.

Karşılıklı iletişim yerine, televizyon ile tek yönlü bir iletişim içine giren çocuk pasifize olur, amaçlarını planlarını erteler. Çevresiyle etkileşime girmemesi iletişim için dile gereksinim duymaması, göz kontağı kurmaması konuşma gelişimi oldukça olumsuz etkileyen koşullardandır. Çünkü dilin gelişmesinin ön koşullarından birisi, çevre ile konuşarak iletişim kurmaktır.

Dilin yanında okuma becerileri, kısa dönem hafızası, söylenileni ve komutları anlama becerileri olumsuz etkilenen diğer alanlardır. Çocuk göz ilişkisinden kaçınır, iletişimden kaçınır, konuşmaz ve bu belirtilerle otizmi çağrıştırır.

Bu nedenle yaşına girmiş, işittiği halde kelime üretiminde sorun olan bebekler ya da biraz daha büyümüş ama dil gelişimi konusunda yaşıtlarından geri olan çocuklar değerlendirilirken, televizyon izleme alışkanlıkları yönünden de sorgulanmalıdır.

Televizyon, uygun sürelerde iki yaşından sonra bir yetişkin eşliğinde izlenmeye başladığında çocuğun dil gelişimini ve bilişsel gelişimini olumlu etkileyecektir. Eğitici programlar, çocukla konuşularak izlenmelidir. Böylece çocuğun sözcük dağarcığının artması, yeni bilgiler edinmesi, merak uyandırılması ve eğlenceli vakit geçirmesi gibi kazanımları olur.

Zihinsel gelişim

Zekâ da daha önce belirttiğimiz gibi deneyimler sayesinde gelişen bir alandır. Televizyon izleyerek pasifize olan çocuk tam olarak motor gelişiminin en hızlı olduğu dönemde, yeni şeyler keşfedip öğrenecekken, bir ekranın karşısında oturup saatler harcıyorsa, bilişsel gelişim açısından birçok fırsatı kaçıracaktır. Burada da yine uygun yaş, uygun süre, uygun program kuralı geçerlidir. En önemli şey iki yaşından önce çocuklara televizyon izletmemektir.

Şiddet

Televizyonda şiddet görüntüsünü izleyen çocuklar bunu hayatın bir parçası olarak algılayabilirler. Bu nedenle şiddet izleyen bir çocuğun bunu taklit etmesi kaçınılmazdır. Filmdeki kahramanlara özenen çocuk çevresindekilere vurabilir, kavgaya yönelebilir, dış dünyaya karşı güvensizlik gelişebilir. Şiddetin kabul edilebilir olduğu algısı gelişebilir. Şiddet ne kadar tekrara maruz kalırsa o kadar normalleşecektir. Şiddetin her koşulda kazandığını öğrenen çocuk, ilişkilerini bu bağlamda kuracaktır. Gerçek şiddet görüntüleri kadar hayvanlara uygulanan şiddet görüntüleri de zararlıdır. Özellikle güvensiz çocuklar, erkek çocuklar, kendi ailesi içinde şiddete tanık olan çocuklar ve küçük çocuklar şiddet görüntülerinden çok daha olumsuz etkilenirler.

Gerçeklik algısı zarar görür

Altı yaşından küçük çocuklar hayal ve gerçeği birbirinden ayırt edemezler. İzledikleri programın kurgu olduğunu fark edemezler. Karakterleri gerçek zannedip onlara özenirler. Kendilerinde aynı özellik olmadığını düşünüp hayal kırıklığına uğrayabilirler ya da aynı gücün kendinde olduğunu varsayıp denemeye karar verebilirler. Örneğin; kendisinin Süpermen olduğunu düşünen bir çocuk balkondan aşağı atlayabilir.

Çocuk pasifize olur

1-2 yaş sonrası çocuğun yürümeye başlaması ile birlikte motor davranışları daha da gelişir ve çocuğun dünyayı dokunarak keşfetmesi hız kazanır. Fakat televizyon yetişkinleri de çocukları da hareketsiz kıldığı için çocuk asıl yapması gereken koşma, oynama, akranlarıyla paylaşma gibi aktiviteleri yapmaz; sosyalleşme ve deneyimlemekten vazgeçer. Konuşma, yazma, pratik yapma ve aktif düşünme de zarar gören diğer alanlardır.

Dikkat toplamada güçlük

Çok hızlı geçen görüntüler daha algılanıp anlamlandırılmadan değişir. Ekranda sürekli akan bir görüntü seli vardır. Gerçek hayatta ise algılama ve anlamlandırma çok önemlidir. Çocuk bu nedenle odaklanması gereken şeye odaklanmada, algılamada ve anlamlandırmada güçlük yaşar.

Yaşına uygun olmayan kadın erkek ilişkilerine yönelik programları yanlış yorumlayabilir

Yetişkinlere uygun ilişki modellerini gördüklerinde onları uygulamak isteyebilirler ya da yanlış anlayabilirler, merak edebilirler. O nedenle televizyon izlerken çocuğu içerik konusunda mutlaka denetlenmek gerek. Odasına televizyon konup, seçim ona bırakılmamalıdır.

Korku

Televizyonda korkutma amacı ile sunulan programlar çocukların psikolojisini oldukça olumsuz etkiler. Canavarlar, tuhaf görünümlü yaratıklar, ölümü içeren öyküler, doğal afetler, kazalar, anne-baba ölümüne ilişkin öyküler bunlardandır. Çocuk bunların gerçek olup olmadığını 7-8 yaşına kadar kavrayamaz.

Ailelere öneriler

1) Öncelikle yaş ve uygun televizyon izleme sürelerine baktığımızda;

2) 3 yaş arası çocukta bu süre 20 dakikayı geçmemelidir. Televizyon, uygun program başladığında açılmalı, sonrasında kapatılmalıdır.

3) 3-6 yaş arasındaki çocuklara 30 dakikalık süre 15’er dakikalık iki bölümde izleme olanağı tanıyacak şekilde bölünmelidir.

4) 6-12 yaş arasındaki çocuklarda belki zaman sınır koymakta zorlanırsınız ama çocuğu sosyalleşeceği etkinliklere yönlendirebilirsiniz. Bilinç erken dönemde kazandırılırsa çok sorun yaşanmaz.

5) Çocuk televizyon izlerken yetişkin de yanında olmalı olan biten hakkında yorumlar yapılmalıdır. Çocuğun fikirleri sorulup, yetişkinde yine kendi fikirlerini belirtmelidir.

6) Çocuğun kendi odasına televizyon konulmamalıdır. Sınırları anne- baba çizmelidir. Çocuğun kendi hakkında doğru karar vermesi beklenmemelidir.

7) Yemek yerken televizyon seyredilmemelidir. Bu zaman dilimi ailenin etkileşimde bulanacağı bir zaman dilimi olmalıdır.

8) İzlenmediği halde televizyon bir köşede açık bırakılmamalıdır. Sürekli açık olan bir televizyon, sınır koymada problem yaratır.

9) Sadece çocuğa televizyon izleme demek yetmez, alternatif etkinlikler sunulmalıdır. Bir süre sonra, çocuğunuzun sizinle keyif içinde paylaştığı bir etkinliği tercih ettiğini göreceksiniz.

10) Televizyon ile ilgili kural, mümkün olduğunca erken yaşta konulmalıdır. Sonradan bağımlılık haline gelmiş davranışları değiştirmek çok daha zor olur.

11) Eğer çocuğunuz iki yaşından küçükse kesinlikle televizyon izletmeyin.

12) Çocuğunuzla sizin dışınızda bir bakıcı ilgileniyorsa, o kişinin çocuğunuza televizyon izletip izletmediğini, programın içeriğini ve süresini mutlaka denetleyin. Çünkü birçok bakıcı rahat etmek için televizyonu kullanacaktır.

13) Çocuğunuzun yaşı uygunsa televizyondaki olayın kurgu olduğunu, gerçek olmadığını mutlaka çocuğunuza anlatın.

14) Anne-baba kurallar konusunda tutarlı olmalı, söz birliği etmelidirler.

15) Anne-babada kitap okuyarak, müzik dinleyerek, spor yaparak ve daha farklı yollarla çocuğa uygun model olmalıdırlar.

Sevgili büyükler, çocuklarınıza sınır koymadan önce, kendi televizyon izleme alışkanlıklarınızı gözden geçirmeniz gerekiyor. Çocuklarınızın dünyayı sizin gözünüzden görerek hayata adımları attıklarını sakın unutmayın.

Bu yazı kanunen tescillenmiştir.

Fotoğraf: Radha Madhava

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir