
Aldanma Çocuksu İnce Beline, Seni Terk Edip Gidecek Bir Gün…
Yazan: İlşad Özkan
Kızlar, bugün size iyi haberlerim yok! Ayrıca cümleye Amerikan filmlerindeki homoseksüel kuaförler gibi “Kızlar!” diye başlamamın altında yatan herhangi bir cinsel saik de bulunmamaktadır. Eğer kızlar dediğim için bir Amerikan filmi stereotipine benzetileceksem bu en azından amigo takımını çalıştıran koç olmalı. Yerli bir TV karakterine benzetileceksem de alt sınır Gülşen Abi’den başlamaktadır.
Pek çoğunuz gibi ben de düzenli olarak anaokulu, ilkokul, ortaokulu yıllarında “âşık” oldum. Hepiniz kadar da sadık (takıntılı) ve umutluydum (hayalperest). Gelin görün ki bu aşklarımın hiçbir geleceği olmadı, bununla birlikte asla iyi bir platonik olamayıp aşklarımın %90’ını içimde tutamadığımdan, âşık olduğum kızlar tarafından aşağılanmayı da ihmal etmedim (sonra da bana neden içine kapanıksın diyorlar, ulan siz kapattınız!). Yıllar sonra eski okul arkadaşlarımdan bazılarıyla Facebook’ta yeniden görüşünce, çocukken âşık olduğum bu kızların yetişkin hâllerinden hiç hoşlanmadığımı fark ettim. Bunun üzerine kıssadan hisse çıkartarak cümle kadınları uyarmayı bir vazife belledim. Buraya kadar “hisse” çıkartamamış olabilirsiniz, bekleyin siz, esas hisse şimdi kafanıza düşecek…
Neden başınızı öne eğdiniz?

Şimdi buradaki örneği daha yetişkin zamanlarınıza, örneğin lise ve üniversite yıllarınıza uyarlamanızı istiyorum. Eminim çoğunuzun lise, üniversite ve takip eden yıllarda fazla kilo gibi bir derdi yoktu. Ceylan gibi sekmekte, geleceğe dair hiçbir vücut formu endişesi duymamakta idiniz. Duymadınız da ne oldu, sorarım size? Duymayanların büyük bir kısmı şimdi bana “Hocam, yanlarda biraz fazlalık var, acık da kalçalar var ama,” diyorlar. Deyin, ben şikâyetçi değilim, Gülşen Abi’ye çevirdiniz zaten, boynum kıldan incedir velakin sorarım size: Ah daha önceleri, nerelerdeydiniz? (Üstelik sevinçli değil, endişeli bir telaş içindesiniz.)
Eski fotoğraflarınızı arkadaşlarınıza gösterirken “Ayy, şekerim görüyorsun işte, o zamanlar belim incecikti, ama o kortizol ilaçlarından (ya da iki çocuk doğurduktan) sonra şiştim kaldım böyle, kilo veremiyorum artık,” diye hayıflanma kisvesi altında kendinizi haklı gösterme çabası içinde olduğunuzu biliyorum. Çoğunuzun ciddi bir süreğen engel oluşturacak hastalığı yok ama, bunu nasıl açıklıyorsunuz? Ayrıca, ben size iki, üç, dört çocuk doğurmuş ama fit olmuş kadınları göstersem ne diyeceksiniz? Aha da gösteriyorum, işte üç çocuk annesi (Hayır anacım, çocuklarını dadılar da büyütmemiş peşinen söyleyeyim.)
Ailenizin Madonna’sı olun
Televizyonda 100 (!) yaşına merdiven dayamış Madonna’yı gördüğünüzde “E bende de milyon dolarlar olsa ben de formda kalırım, hayatım,” dediğinizi de biliyorum. Peki benim formunu yitirmeyen memur teyzemin de mi milyon dolarları olduğunu sanıyorsunuz? Hayır, yok. O beslenmesine dikkat ediyor ve düzenli spor yapıyor.

Bahanelerin arkasına sığınmak geçici bir süre kendinizi iyi hissetmenizi sağlayabilir, ancak gerçek durumunuz sizin bahanelerinizle alakalı değildir. Gerçek şu ki, çok yiyorsunuz ve çok az hareket ediyorsunuz (çok hareket etseniz de çok yedikten sonra anlamı yok). Forma girmek ve formda kalmanın maddi bir yönü var ama sandığınız kadar fazla değil. Ayrıca spor yapıyor olmanız da yetmez, temel nokta çok yiyor olmanız. Akıllıca ya da sağlıklı beslenmiyorsunuz, sağlıklı gıdalar tercih etseniz bile çok yiyorsunuz. Çok hareket ediyorum diyerek düzenli spor yapmakla aynı etkiyi görmeniz mümkün değildir. Daha önemlisi, eğer beslenmenize dikkat etmiyorsanız düzenli spor yapsanız bile çok faydası olmaz ve yine hızla kilo alırsınız.
Yemeği kaçırınca fazladan spor yapıyorum diyenler dikkat!
Biliyorsunuz, bir süre önce internetten koçluk yapmaya başladım. Kilo almak isteyenler gibi kilo vermek isteyen öğrencilerim de var ve iki tane kilo verme öğrencim verdiğim programların dışına çıkarak fazladan atıştırmalar yapıyorlar. Bu öngördüğüm bir şeydi zaten ve bunun için bunların not edilip bana iletilmesi gibi bir kuralım var. İşte bu iletim esnasında bu öğrencilerimden “Şu kadar fazladan yedim ama, şu kadar da fazladan spor da yaptım…” gibi bir çeşit hafifletici sebep de geliyor.
Bu yapılan doğru ve mantıklı, daha da önemlisi, gerçekten etkili midir? Kesinlikle hayır, hele bilinçli hazırlanmış bir programı takip ediyorsanız zararınız daha da fazla olur. Öncelikle, bir spor programı takip etseniz de etmeseniz de aldığınız fazladan kaloriler genelde kolayca 750 kcal falan oluyor, ancak güya telafi etmek için yaptığınız spor taş çatlasa 400 kalori yakıyor, zaten genelde o taş da çatlamıyor, 250 falan ancak yakıyorsunuz ortalama. Bu durumda “yediğimi yakıyorum” inancınızın temeli pek olmuyor. İkinci zararınız ise, takip ettiğiniz bilinçli ve düzenli spor programının dinlenme dönemini kafanıza göre yaptığınız bir sporla baltalıyorsunuz. Eğer bir programda, –hele benim verdiğim bir programda– kaçamak yaptınızsa, telafi (!) etmek için kafanıza göre spor yapmayın. Yediğinizle kalın, daha iyi.
Kibele misin sen?

Ben size Victoria’nın Melekleri’ni örnek alın demiyorum, gerçekçi ve mantıklı bir hedef seçmiş olmazsınız (o melekler çocuk yaşta seçiliyor, vücut tipleri belli, diyetleri belli falan). Ama sayılı kadın fitness modelini örnek alın, onların vücutlarını örnek almanız da gerçekçi olmayabilir ama davranışları genelde örnektir, yani ben size “olabileceğinizin en iyisi” olabilirsiniz diyorum. Ya formda olmadığınız için sızlanmaktan vazgeçeceksiniz ve Ana Tanrıça Kibele’nin vücudunu örnek alacaksınız, ya da kendinize çeki düzen vereceksiniz.
Yıllardır sayılamayacak kadar çok soru aldım, bunlardan bazılarını bizzat mağdurla tanışarak olay yerinde inceledim. Gördüğüm şu ki, doğru yaptığınızı sandığınız tonla yanlışınız var. Spor yapanlar için de durum farklı değildi (benim bizzat incelediğim örnekler spor yapanlardı üstelik). En yaygın sorun ise beslenmenin fazla ve zamanlamasının da iyi olmamasıydı.
Elbette zamanın etkisini durdurmanız mümkün değildir. Yıllar geçtikçe vücut formunuz değişecektir ve beliniz de kaçınılmaz olarak kalınlaşacaktır. Ancak 30-40 yaşındaki kadının sızlanmasını anlamıyorum (65 yaşında tığ gibi olan ve kesinlikle milyoner olmayan kadınlar var). Yaşınız kaç olursa olsun, sızlanmayı bırakın kızlar! Forma girmek elinizde, biraz doğru bilgi, biraz da çaba (sağlıklı spor da olursa daha da iyi). Yoksa vücut olarak Jane Fonda gibi değil, Banu Alkan gibi eninize ve balonlamasına yaşlanırsınız, benden söylemesi.
Özellikle 18-35 yaş arasındaki gençlere sesleniyorum, sizin hiçbir bahaneniz yok. Sızlanan olursa, Dionysos adına yemin olsun ki, meşhur Japon turpumu katana gibi kullanmak kaydıyla sizi pişman ederim. (Japon turpumun tehlikesi hakkında detaylı bilgi için eski yazılarıma bakabilirsiniz.)
Zinde ve göbeksiz kalın, Zinde Türkiye’den ayrılmayın!

İlşad bey
bayıldım bu yazıya
internet üzerinden koçluk yapıyor musunuz?
Evet Sofi, ancak son günlerde mevcut danışanlarıma bile haksızlık ediyorum ve yoğunluktan ötürü geri kalıyorum. Bu sebeple bu ayın ortasına ya da sonuna kadar birini daha ekleyebileceğimi hiç sanmıyorum 🙂 Bu sorunu çözmek ve sistemimi oturtmak istiyorum.