İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Maraton Sporcuları Koşarken Neden Ölüyor?

Maraton Sporcuları Koşarken Neden Ölüyor

Yazan: Hayri Özmeriç

Dünya çapında ünlü maratoncuların yine dünyanın bir numaralı maratonlarında aniden düşüp ölmeleri pek çok soruları ve endişeleri gündeme taşıdı. Nitekim;

• 28 yaşında dünyanın önde gelen maraton koşucularından (2005 yılı USATF 20 Km şampiyonu 59:53:) Ryan Shay’in 3.11.2007 günü New York’ta Olimpiyat Maraton seçmeleri sırasında 9’uncu kilometrede aniden düşüp ölmesi,

• Bu olayın ardından ING New York Maratonu’nu bitiren 50 yaşındaki Matthew Hardy’nin finişten iki saat sonra kalp krizinden vefat etmesi,

• Bu olaydan bir ay önce 07.10.2007 deki Chicago Maratonu’nda kalp kapakçığı sarkması (mitral valve prolapse) sebebi ile Chad Scheber (35) da koşu sırasında hayatını kaybetmesi,

Yukarıda yazılan olayların gerçekleşmesi, “Koşu sağlık için bu kadar yararlı ise koşucular pistlerde neden düşüp ölüyorlar” sloganı ile koşunun insan sağlığına uygun ve faydalı olmadığı tartışmasını tekrar gündeme getirmiş idi. Bu konuda ciddi araştırmalarla konuya açıklık getirmeye çalışan gerçek araştırmacı bazı yetkililerin tespitlerini ana hatları ile aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

Steven Blair’in Görüşü

Blair 69 yaşında, 88 kilogram ağırlındadır ve 165 cm’lik boyuna rağmen her gün koşmaktadır. 18 maraton bitirmiştir ve en iyi derecesi de 3:28:’dir. Bedensel sağlık konusunda doktora sahibi, dünyaca ünlü Cooper Clinic’in 22 yıl CEO’luğunu yapmıştır. Hâlen South Carolina Üniversitesi’nde Halk Sağlığı Bölümü Profesörü olarak çalışmaktadır. Amerikan Kalp Sağlığı Vakfı ve Amerikan Spor Hekimliği önemli üst düzey yöneticilerindendir.

Cooper Clinic’in 30 yıl boyunca düzenli olarak arşivlediği 80.000 erkek ve kadının koşu bandındaki test verilerinde Blair’in yaptığı tetkiklerin özeti:

• Kondisyonu çok iyi olan kişileri kalp hastalıklarından ölüm oranı, kondisyonu bozuk olan kişilere göre yarı yarıya azdır.

• İyi kondisyonda olanların kalp sektesi, diyabet, yüksek tansiyon problemleri ile karşılaşma ihtimali oldukça azdır. Kanser riskleri de düşüktür.

• En önemli bulgu ise: sağlıklı yaşam sporu yapanların yaşlılıkta bunama ve Alzheimer risklerinin önemli ölçüde az olduğudur.

• Şişman ama spor yaptığı için kondisyonu iyi olan kişilerin genel sağlığı, normal kiloda olan kondisyonlu kişiler kadar iyidir. Başka bir ifade ile; muntazam / devamlı egzersiz yapmak fazla kilodan oluşabilecek sağlık risklerini de telafi etmektedir.

• Son sözü ise: “Dünyanın her yerinde binlerce defa koştum, ancak bir veya iki defa koşu sonrası mutlu olmadım. Koşuyorum, çünkü koşu beni mutlu ediyor. Bu da koşmam için kafi sebeptir.” demektedir…

Jeremy Morris’in Görüşü

27 Yıl İngiltere Tıbbi Araştırma Konseyi’nde direktör olarak çalışmış, 1996 yılında Ralph Paffenberger ile birlikte Uluslar arası Olimpiyat Komitesi’nin’nin spor hekimliği bilimlerinde mükemmeliyet ödülünü almıştır.

40 ila 64 yaş arası 17.000 kişi üzerinde yaptığı araştırmanın son sözü, “Yoğun egzersiz; yaşlanan kalbin iskemi (ischemia – lokal kan akışı blokajı) sonuçlarına karşı vücudun doğal korunmasıdır.” olmuştur

Paul Williams’ın (Ph. D) Görüşü

Haftalık sporda ekstra 2000 kalorinin üzerinde (takribi 40 km üzerinde) egzersiz yapan ciddi sporcuların sağlığı konusunda ısrarlı çalışmalar yapmıştır. Bütün araştırmaları sonunda verdiği mesaj “Daha fazlası daha iyidir.” demek olmuştur ve diğer uzmanlar aynı fikirde olmasa da Williams düşüncesinde ısrar etmektedir. 1997’de 8283 sporcu üzerinde yaptığı çalışma sonunda haftada 80 km koşanların sağlık durumunun haftada 15 km koşanlara göre HDL (faydalı kolesterol) bakımından 2,5 defa daha iyi olduğunu ve yüksek tansiyon itibarı ile de 50% daha iyi durumda bulunduğunu tespit etmiştir.

Haftada 40 kilometreden fazla koşanlar ile haftada 8 kilometreden az koşanlar ki toplam 24.000 erkek koşucunun sağlık dataları üzerinde yaptığı araştırma sonunda uzun mesafe koşanların haftada 8 kilometreden daha az koşanlara nazaran yüksek tansiyona %57 ila %80 oranında daha az muhatap olduğunu tespit etmiştir.

Doktor Thompson’nın Görüşü

Hardford Hastanesi kardiyoloji uzmanı olup 61 yaşında Boston Maratonu’nu bitirmiştir. 40 yıl evvel 1968 derecesi 2:49:22’ ise de kendi rekoru 2:28:25’ dir.

Jim Fixx’in öldüğü günlerde Stanford Üniversitesinde Koşucularda Kalp Krizi Ölümleri konusunda iki tebliği ile Amerikan medyasında çok ünlenmiştir.

Sporun kalpte meydana getirdiği olumlu gelişmelerden Thompson fevkalade etkilenmektedir ve şu sözler ona aittir: “Egzersizlere başlamadan evvel fevkalade kilolu ve hantal olan bir kişiyi düşünün; egzersizlere başladıktan birkaç ay sonra tamamen başka bir şahıs olmuştur, kalp hayret verici gelişme göstermiştir, bu türden şahıslar genelde spor sayesinde fevkalade sağlıklı duruma gelmişlerdir.”

Thompson “Koşucular neden düşüp ölüyor?” sorusuna cevabense,
30-35 yaşından genç olanların ölümleri kalplerindeki yapısal bozukluklardan kaynaklanmaktadır. Örneğin; hypertrophic cardiomyopathy (kalp kasları aşırı gelişmesi) yapısal kalp bozukluğunun, yüksek kapasiteli ve sağlıklı koşucu kalp yapısı ile alakası yoktur. Diğer bir ifade ile hypertronin cardiomyopathy; yapısı bozulmuş, hatalı çalışan tehlikeli bir kalp yapısıdır, hatalı yapısal oluşumdur, bu yapısal bozukluk mukavemet koşuları sonucunda oluşmaz.

35 yaş üstündekiler de ise; genelde atar damarlardaki kolesterol birikintileri koşu sırasında yüksek tempolu kan akışı hareketleri ile parçalanarak kanda serbest dolaşan pıhtıların oluşmasıdır. Kanda serbest dolaşan bu pıhtılar kılcal kalp damarlarını tıkayarak kalp krizlerine sebep olur. Netice itibarı ile bu durumda ölüme sebep koşu değildir. Asıl sebep atar damar hastalığıdır, koşu sadece tetikleyici durumundadır.

Bazen 48 saat önce check-up’tan geçmiş olan kondisyonlu bir atletin egzersiz sırasında ölmesi dahi sporun sağlığa faydası konusundaki inancı değiştirmemelidir. Risk çok düşüktür ama faydası gerçekten fevkalade yüksektir. demektedir.

Thompson, kısaca son söz olarak: “Uzun ve güçlü bir hayat istiyorsanız haftada dört gün muhakkak spor yapınız. Hedefiniz önünüzdeki bir saat boyunca mutlaka yaşamaksa hemen doğruca bir yatağa uzanınız, ama yalnız başınıza! Gökten taş yağmadıkça nasıl olsa bir saati sağ salim tamamlarsınız.” diyerek son noktayı koymaktadır.

Doktor Kenneth H. Cooper’ın Önemli Notu

Doktor Cooper, bazı ahvalde maksimum kalp atışının %85 seviyelerinde yapılan check-up’ların noksan teşhislere sebep olduğunu, aslında kapsamlı bir check-up tetkikinin kalp atışının maksimum %95-100 seviyelerine yükseltildiği bir aşamada yapılması sonunda kalbin gerçek yapısının ortaya çıkabileceğini ileri sürmektedir.

Maraton Sırasındaki Ölümler

Bu konuda yapılmış olan pek çok istatistiki araştırmalardan bazıları şöylece sıralanabilir:

Minnesota Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörü Bill Robert ile Minneapolis’te ani kalp ölümleri uzmanı Dr. Barry Maron, birlikte yaptıkları ve 1976 yılına kadar geçmişe uzanan çalışmalarında “Twin City” ile “Marine Corps” maratonlarındaki ölüm vakalarını araştırmışlardır. Araştırma dönemi boyunca maratonu bitiren 525.700 koşucuya mukabil kalp krizinden 7 ölüm olayı meydana gelmiştir. Kısaca, ölüm oranı 75.000’de 1’dir. (2007 yılı ve öncelerinde 42.195 metrelik İstanbul Avrasya Maratonu’nun tamamını bitirenler –kayıt yaptıranlar değil– azami 500 civarında olduğunu belirtmek isterim.)

Londra kardiyologlarından Daniel Tunstall, Londra Maratonu’nda Sağlık Direktörü olarak görev yapmış, maraton derecesi de 3:19’dur. 1981’den 2007 yılına kadar 27 yıl boyunca Londra’da tertiplenen 27 maratonu bitiren koşucuların 712.000 sporcu olmasına mukabil kalp krizinden ölenlerin 8 olduğunu tespit etmiştir. Buna göre Londra maratonlarında ölüm oranı 89.000’de 1’dir. Bu sekiz ölümden beşinin kolestrol pıhtılarından (cholestrol deposits) üçünün de yapısal kalp bozukluklarından (structual heart abnormalities) ileri geldiği tespit edilmiştir.

Daniel Tunstall, Maraton koşusu orantılı olarak daha az risklidir, ama yine de ihmal edilebilir de olsa riski vardır. Sporcular endişe etmekte haklıdırlar. Maratonun ve egzersizin faydası hayat boyu olduğu için endişeleri giderecek bilgilerle halkı bilhassa eğitmemiz gerekir demektedir.

British Medical Journal Aralık 2007’de, maratonlardaki ölümler konusunda, bugüne kadarki en derin araştırmayı yapmıştır. Toronto Üniversitesi’nden Dr. Donald Redelmeier son 30 yılda 26 ülkede ayrı ayrı organize edilen 750 maratonu incelemiştir. Toplam koşucu 3.292.268 olmasına karşın kalp krizinden ölenlerin sayısı 26’dır. Kısaca, ölüm oranı 126.000 koşucuda 1 sporcudur. Redelmeier’in en önemli tespiti ölüm olayının yaklaşık yarısının son milde veya finişten hemen sonra olmasıdır. 4:17 derecesi ile maraton koşan Redelmeier’in koşuculara en önemli tavsiyesi “finişte sprint yapmayınız, ben finişi jogla ve gülümseyerek tamamlarım” olmuştur.

2007 yılı zarfında ayda 878.517 nüsha basan (610.489 ödenmiş,113.187 nominal dağıtım) olan Runner’s World mecmuasının uzun yıllar editörlüğünü yapmış, 1968’de Boston şampiyonu olan Amby Burfoot maraton konusundaki düşüncelerini koşu dünyasının en büyük filozofu olarak kabul edilen Dr. George Sheehan’ın şu sözlerini naklederek özetlemektedir:

Vücudunu dinle: Vücudun devam et diyorsa durma koş; rahatla diyorsa hemen yavaşla, üstüne gitme. Şayet dur diyorsa, ona özel dikkat ve itina göstermiş olabilmenizi ümit ederim.

Ülkemiz ve Amerika’daki Halk Koşuları

Türkiye’de organize edilen en kalabalık maraton:
Avrasya 2010 Bitirenler ——— Bayan 234 ——— Erkek 1039 (Türk koşucu 301)
Avrasya 2007 Bitirenler ——— Bayan 87 ———– Erkek 544 (Türk koşucu 240)

Kaynak: http://www.istanbulmaraton.org
* Ülkemizdeki halk koşularının tümünü kapsayan istatistiki verilere maalesef ulaşılamamıştır.

Amerikada yol koşu yarışmalarını (5000M ve üstü) bitirenler
Cinsiyet ————— 1990 ————— 1995 ————– 2000 ————— 2005 ————– 2010
Bayan ————— 1.999.250 ——- 2.215.520 ——– 3.619.560 —— 4.494.392 —— 6.938.000
Erkek ————— 3.597.750 ——- 4.707.980 ——– 4.998.440 —— 4.947.658 —— 6.073.500
Toplam ————- 5.597.000 ——- 6.923.500 —— 8.618.000 ——– 9.442.050 —— 13.011.500

Yukarıda açıklanan yol koşuları içindeki maraton ve yarı maraton koşuları
Maraton ———- 224.000 ——– 293.000 ——– 353.000 ——– 395.000 ——– 507.000
Yarı Maraton — 303.000 ——– 420.000 ——– 482.000 ——– 658.000 ——– 1.385.000

2010 yılında Maraton koşanların yaş kategorileri
20 yaş altı ————- %2
20-39 yaş grubu —– %52
40 yaş üstü ———– %46

Amerika’da 2010 yılındaki maratonlarda ilk beşe girenler
İzahat ————————————– Maratonu bitiren koşucu adedi
ING Maraton – New York ——————————- 44.977
Bank of America – Chicago —————————- 36.088
Boston Maratonu —————————————– 22.672
Honda Los Angelos Maratonu ———————— 22.580
Marine Corps Maraton – Washington ————— 21.944

Kaynak: http://www.runningusa.org

Koşu sporu üzerine yapılan muhtelif eleştirilere Amerikan toplumunun reaksiyonu en kesin şekli ile yukarıda sunulan istatistiki rakamlarda kendisini göstermektedir. Nitekim son yirmi yıl içinde halk koşularına katılma oranı yüzde yüzün üzerinde yükselmiştir. Bu verilerin diğer bir ifadesi; genel halk kitlesi içinde yarışma amaçlı olmayıp kendi kendine koşu yapanların oranının bundan çok daha fazla oranlarda artmış olduğudur.

Sağlık için spor, sağlıklı spor egzersizleri dileği ile,
Hayri Özmeriç
Yazının Hazırlanmasında Kullanılan Başlıca Kaynak : Runner’s World dergisi

Bu yazı kanunen tescillenmiştir.

Koşu sporu, koşucu ölümü, maraton, maratoncular, maratonda ölüm, sporcu ölümleri, sağlık için koşu, koşmak, koşu egzersizine başlamak, koşuculuk ve benzeri konular hakkında olup sağlıklı yaşam (fitness) ve spor konusuyla ilgili olan bu yazıda kullanılan telif haklarıyla korunan görseller: infomatique, tbone_sandwich, Tomasz Tom Kulbowski, Reinhard_Schuldt ve Whiskeygonebad Creative Commons lisanslarına uygun olarak kullanılmıştır.


4 Yorum

  1. Dünya üzerindeki varlığı Dinazorlar sonrası 2-3 milyon yıl olan insanoğlunun bilimsel anlamda yaşam daki yeri ve varlığının amacı avcılıktır.Çok kısa ve patlayıcı koşularla avlanan küçük guruplar binlerce yıl boyunca et dışında besin kaynağı bulamamışlar ve tarım dönemi ile yeni bir beslenme tarzı yaratıp avlanmanın dışında da bir yaşam biçimi geliştirip evcil hayvanlar ile besin zincirlerini zenginleştirmişlerdir.Bugün 3 milyon yıl sonra bile her ne kadar çok hareketsiz (biomekanik anlamda) yaşıyorsak da aslında genlerimizdeki sır avcılığımızdır ve bizler uzun ve zahmetli vücut direncine dayalı dayanıklılık  testlerine uygun değiliz.Profesyonel olmayan ve bu derece uzun mesafeleri ekonomik anlamda bir gelir hedefi olmaksızın koşan bireylere nacizane tavsiyem YAPMAYINIZ. Sağlıklı kalmak için koşuyorsanız günde 15 dakikalık bir performansın bile (ev ve iş yaşamı dışında) kardiyovasküler sistemde yüzde elli iyileşme yarattığını çoğumuz bilmeyiz.Tabi buradan 15 dakika yeterli fazlası haram gibi bir sonuç çıkartmayalım lütfen.Doğal olarak süre ve yoğunluk anlamında doğru modellemeler var ve bu sitede veya başka kaynaklarda bunları bulabiliriz. Koşmak size mutluluk mu veriyor? O halde koşunuz  lakin katılım adına bile olsa yarı maraton veya maraton değil sadece 30  dakikalık koşular ile (yavaş olmak kaydıyle) haftanın 3-4 günü vücudunuzda sağlıklı ve dirençli bir metabolizma oluşturabilir ve kaybettiğniz suyu da daha kısa zamanda yerine koyabilirsiniz.Bu konudaki bazı kaynakların ”daha fazla mesafe ve sağlık verilerinde daha mükemmel sonuçlar ”içerkli  yazı ve söylemlerini üzüntüyle karşılıyorum.Bu derece uzun koşular ile vücudumuzdan ağırlıklı olarak suyun dışında çok da fazla bir şey kaybetmediğimizi bilseydik belkide bu kadar koşmazdık.Üstelik ortalama 1.5-2 saat ile 3.5-4 saat arasında değişen yarı marathon ve  maraton koşuları esnasında hücrelerimizde  yoğun kimyasal alış veriş sonrası ortaya çıkan metabolik kirlenmenin boyutlarını ve bunun doğal sonucu olarak ortaya çıkan yaşlılıktan haberdar olsaydık belkide sadece yürürdük.Bunları size  sporu çok seven, meraklı, alıntılarını yansıtan bir amatör olarak değil gene sporu çok seven ve tam da şu günlerde bir kaç maraton koşan öğrencisini TRABZON-ALANYA-TARSUS maratonlarına hazırlayan kıyısından köşesinden veteran bir atlet ve spor hocası olarak anlatıyorum.  Saygılarımla

  2. hayri ozmeric hayri ozmeric 6 Şubat 2012

    Degerli Spor Hocasi, kosu sporu hakkindaki degerlemeleriniz maalesef iki uc noktada toplaniyor. Birisi maraton ve half maraton olarak zirve digeri en basit, en kısa zamanlı 15/20 dakikalik kosular. Olaya daha genis acidan bakmanizda yadsinamayacak yarar var. Bir ulkede 13.000.000 (on uc milyon) kisinin kosup bitirdigi genelde orta ve uzun mesafe kosularini ve neticelerini elestirmeden red eden havaya girmek olaya cok dar acidan bakma sonucunda olusuyor. Aslinda mesafe kosularini bir ulke capinda kesin verilerle ortaya koyan yukaridaki
    bilgileri ve o ulke insanlari uzerinde meydana getirdigi her turlu yasam etkilerini tartisir nitelikte bir yorum ulkemizde sporla ilgisi olan vatandaslara daha yardimci olacaktir. Bu vesile ile calismalarinizda esenlik ve basarilar dilerim

  3. Sn Hayri özmeriç. değerrli yazılarınızı okuyup bundan yararlanan halkımız adına çabanızdan mutluluk duydum.Aynı zamanda hayli geniş bir içerikte yazdığınız yazılarınız  gerçekten takdire şayan ve size saygı duyuyorum.Ben yazdıklarınıza eleştiri değil, hayat şartlarının zorlaştığı yüzyılımızda sporseverlerin  ihtiyaçtan doğan  aktivite eğilimlerinde oluşan ivmenin onlara zarar vermeden nasıl gerçekleşebileceği ile ilgili, şahısları hedef almayan ama oluşabilecek  fayda -zarar ilişkisene farklı bir bakış acısı getirmeye ve bu konudaki bilinçlerine bir sorgu getirmeye çalıştım.Malumunuz  bu değerli site son derece yararlı ve yoruma açık bir buluşma noktası ve bizler de seviyeli yorumlara açık insanlarız. Hatta öyleki sizin gibi değerli ilerlemiş yaşıyla ve tecrübeleri ile herkesi spora adapte etme gayretinden vazgeçmeyen insanların benim gibi red eden,havaya giren ve çok dar açıdan bakan(isterseniz buna öğrendiklerini özümseyememiş diyelim) deneyimsiz yorumcuların yorumlarına göstermiş olduğunuz tahammül herkese örnel teşkil edecektir. Kıymetli yazılarınızı  takip edeceğimi bildirir ve saygılarımı sunarım.

  4. Degerli Sporhocasi, hakkimdaki onurlandirici sozlerinize cok tesekkur ederim, gercekten layik oldugum müddetce de mutluluk duyarim. Olayin temelinde ilk planda iki ana unsur var. “MUDAVELEYI EFKARDAN BARIKA-I HAKIKATLAR DOGAR” cok cok eskilerden kalmis bir halk deyimi, eski lisana duskun oldugumdan degil de olayi en kisa en bilincli sekilde ifade eden halk deyimini burada kullandim anlami da “FİKİRLERİN ALİNİP VERİLMESİNDEN GERCEGIN FEVKALADE PARLAK ISIGI DOGAR” olgusuna her ikimizinde ard niyetlerden ari olarak samimi inancidir. İkincisi ise bildigimiz bir sey varsa bunu cevre ile paylasma istegidir.
    Bu da insana mutluluk veriyor. Tipki senin gencleri kosu sporunda antrene ettigin gibi. Esenlikler dilegi ile calismalarinda basarilar dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir