
Önce Ağırlık mı Yoksa Kardiyo Çalışması mı Yapılmalı? – Başarısız Salonları Tanıma Rehberi
Yazan: İlşad Özkan
Başlıktaki “başarısız” suçlaması çok mu ağır oldu? Hayır, çünkü artık bıktım usandım… Ben size şimdi uydurduğum bir hikaye anlatayım ve neden kızdığımı anlayın: Diyelim ki karpuz almalısınız, size karpuz o kadar lazım ki anlatamam. Sürekli ismini duyduğunuz bir karpuz için artık para vermeye hazırsınız ve gördüğünüz ilk “Büyük Karpuz ve Yaşam Merkezi” tabelasını taşıyan yere, yani bana geliyorsunuz, ben de size karpuz satıyorum diyerek sivri biber verdim. Bana ne derdiniz? İki ihtimal vardır: Ya ne yaptığımı, işimi ve yapmam gereken şeyleri bilmeyen bir cahilimdir ya da sizi kandırmak istiyorumdur. Her ikisi de kötüdür, çünkü eğer cahilsem işimi öğrenmeden size satış yapıyorum demektir; yok eğer sizi kandırıyorsam kanunda yeri olmasa da vicdanen zaten suçluyum demektir. Peki, şimdi bu senaryoyu bir adım daha ileriye götürelim: Siz karpuz almak istiyorsunuz ve ben size kocaman bir sivri biberi güleryüzümle, tüm sevimliliğimle dayadım. Sebzeler hakkında o kadar bilgisizsiniz ki aldığınız sivri biberin karpuz olduğundan eminsiniz, fakat yine de tereddütleriniz var; bu karpuzun suyu yok, çekirdekleri de siyah değil beyaz! İstediğiniz sonuca yaklaşamadınız bile. Bu işte bir terslik olmalı ama bana o kadar güveniyorsunuz ki beni suçlamak aklınızdan geçmiyor, öyleyse sorun bende olmalı diyorsunuz. Bana tekrar geliyorsunuz ve tatlı bir karpuz yeme isteğiyle benden sürekli sivri biber alıyorsunuz. Kusura bakmayın dostum, ben bir karpuzcu değilim ve siz de bir salaksınız. Eminim anlattığım bu hayalî hikâyede kendini bulanlar olmuştur. Öyleyse gelin sizi sivri biber yemekten kurtarayım.
Kendi kendime diyorum ki, kendi sektörünü eleştirmekte aceleci olma, birkaç çürük yumurtadan bahsedip insanları uyarayım derken sektöründeki binlerce temiz insanı zan altında bırakma. Gel gör ki ben böyle dedikçe can sıkan olaylar daha çok kulağıma geliyor, öyle uzaktan da değil, bizzat arkadaşlarım, öğrencilerim mağdur edilmiş. “Hele bir otur soluklan, yeğenim, derdin nedir hele bir de?” diyerek beni sakinleştiren aksakallılar da olmadığına göre öfke patlamamı yaşamaya devam edebilirim. Gelin, önce hangi konudan bahsettiğimi netleştireyim…
Geçen gün Yağ Yakarken Kas Yapma yazımda kokoreç yerken beni arayarak yeni spor salonundaki hocalardan bahseden arkadaşımı hatırlarsınız. O arkadaşım da bana ağırlık antrenmanlarından önce salon hocaları tarafından âdeta kardiyo yapmaya zorlandığını, hem de tek bir alette değil birden çok alette kardiyoya zorlandığını anlatmıştı. Ondan önce de bazı okurlarım bana danışırken salonlardaki rutinlerinden bu şekilde bahsetmişti. Sabrım git gide taşıyordu (sabrım taştığında 10 kaplan gücünde yazarım demiş miydim?).
Dalga geçerek gerçekleri konuşmayan salonlar
Geçen gün ise birebir antrenmanı tutmayacaksa da çok ısrar eden olduğundan artık internet üzerinden ders verme kararı almıştım. Çalışma tarzım şu: Öğrenci adaylarıyla önce ön görüşme yapıyor, ardından bir değerlendirme yaparak sonucu onlara bildiriyor ve en çok ihtiyacı olduğunu düşündüğüm 5 tanesini seçiyorum, 5’den fazla kişiyle çalışırsam verim alamam diyorum.
İşte bu sebeple bugün ön görüşmeleri yapmaya başladım. ilk görüştüğüm adaydan, daha önce onlarca okurumdan duyduğum şeyi duydum, o da gittiği salonda önce neredeyse zorla kardiyo yaptırılıyor, ardından da ağırlık çalıştırılıyormuş. Anlattığına göre beslenmesi de oldukça ideal olmasına rağmen elbette bu şekilde çalışan çoğu insan gibi sonuç alamamış. Kendisi benim yazılarımı okuduğu için kardiyodan önce ağırlık yapmak istemiş ve spor salonundaki eğitmenlere neden önce kardiyo sonra ağırlık yaptırdıklarını sormuş, “İnternette okuduğum bir yazıda önce ağırlık sonra kardiyo deniliyor, siz neden önce kardiyo sonra ağırlık yaptırıyorsunuz?” demiş. Hocalar ise gülerek “Ne yani, önce ağırlık sonra mı kardiyo yaptıracakmışız, hahaha” demişler (tamam, hahaha diye gülmemiş olabilirler ama resmen dalga geçerek gülmüşler). Tamam, şimdi fazla ileri gittiler; hem yanlış yaptıracaksınız hem de sorgulayanlarla dalga geçeceksiniz ha? Hayır, işte bu çok fazla! Şu anda süper kahraman kıyafetlerimi giydim ve yazıma öyle devam ediyorum, çünkü Gotham City’de dersini alması gereken bir grup çok bilmiş eğitmen var…
Öncelikle tüm okurlarıma diyorum ki, biz “herhangi bir site” değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Ülkenin en çok içerik üreten, en çok okunan fitness ve sağlıklı yaşam dergisiyiz. Bizden bahsetmeniz gerekirse “Zinde Türkiye Dergisi’nden falanca yazar,” deyin. Benden bahsetmeniz gerekirse İlşad Özkan deyin, beni okumanız suç değil ve inanıyorsanız sizleri bilimsel olarak bilgilendirdiğim için ve kerizliğe varan seviyede dürüst olduğum için inanıyorsunuz. Gaslı ve gıllı gollarını kenetleyip karşınızda istihza kahkaları atan ve sizi gözünüzün içine bakarak yanıltanların maskelerinin arkasındaki gerçek yüz ve niyetlerini öğrenmek içinse yazımı okumaya devam edin.
Önce kardiyo diye tutturan spor salonlarının gerçek niyeti ne?
Böyle ısrarları olan salonların hedefi daha çok paradan başka bir şey olabilir mi? Gerçek niyetleri sizin hedeflerinize ulaşmanız değil, siz standart bir üyesiniz, bir hiçsiniz, paranızı almaları önemli gerisi değil. Peki, bunu nasıl yapıyorlar? Gelin şimdi bir salonu düşünerek bu ısrarlarının altında yatan olası sebepleri ortaya çıkaralım.
Salonların neredeyse tamamında koşu veya başka aktiviteler için yeterli bir alan bulunmaz ve kardiyo ihtiyaçları koşu bantları, eliptik ve normal bisikletler ve kürek gibi spor makinelerinde karşılanır. Genellikle hiçbir salonda tüm üyelere yetecek kardiyo imkânı yoktur, çünkü bir kişi bir kardiyo cihazını ortalama olarak 1 saat meşgul eder, bu da iyimser bir hesaplamayla bir kardiyo cihazının 12 saatlik bir çalışmayla en fazla 12 kişiye hizmet vermesi demektir. Ancak bu hesaplama bizi yanıltacaktır çünkü salonlarda “yoğun saatler” dediğimiz bir gerçek vardır, yani belirli zaman aralıklarında salonlar en dolu saatlerini yaşar ve gelenlerin hepsine iyi kardiyo hizmeti verilmesi mümkün olmaz. Bu saatlerde benzer bir yoğunluk ağırlık çalışılan istasyonlar için de geçerli olur. Peki, o bazı salonlar buna nasıl bir çözüm buldu dersiniz? İlk olarak, kişilere birazdan açıklayacağım gibi hiçbir mantığı olmayan yanlış ve verimsiz bir düzen öneriyorlar. Onlara diyorlar ki, 15 dk. koşu bandında koş, 15 dk. bisiklette çalış, 15 dk. başka bir aerobik cihazında çalış ve sonra da ağırlığa geç. Ama ben her zaman ne diyorum: Aynı antrenmanda yapıyorsanız önce ağırlık, sonra kardiyo. Şimdi size bu önerimin sebebini açıklayayım ama önce antrenman hedeflerine göre önce hangi çalışmanın yapılacağından bahsedeyim.
Antrenman hedeflerine göre kardiyovasküler aerobik antrenmanları konumlama
Kardiyo yapacaksan sevgili dostum, bunun üç ana yolu vardır:
a) Ağırlık çalışmalarından farklı günlerde yapmak (idealdir, temiz olur, tartışma yapacak bir sorun da kalmaz).
b) Bu ikisini aynı anda yapmak (aynı antrenmanda değil, aynı anda diyorum). Bunun için tasarlanmış HIIT ve Circuit tarzı antrenmanlar vardır.
c) Kardiyoyu önce ya da sonra yapmak.
Bu yazımın konusu C Grubu’ndakiler. Bu yazı sizin için gereken yanıtları taşıyor.
Büyük spor salonlarının dünya çapında desteklediği gerçek dışı görüşler
Eğer hedefiniz sağlığınızı geliştirmekse kardiyoyu önce ya da sonra yapmanız pek önemli değildir. Eğer hedefiniz dayanıklılığınızı artırmaksa ağırlık egzersizleri pek önemli değildir ve aerobik egzersizlere yoğunlaşmanız gerekir. Ancak birçok salonda yapıldığı gibi alet alet gezmek yerine her antrenmanda bir egzersize odaklanmak daha iyidir. Hedefiniz kas yapmaksa kardiyoyu önce yapmanız bu hedefe ulaşmanızı zorlaştırır. Son olarak ise pek çoğunuzun ilgisini çeken yağ yakma hedefine geçelim.
Bugün sadece ülkemizde değil dünyada genel olarak aerobiği önce yapma eğilimi vardır ve ülkemizdeki salonların büyük kısmı sistemlerini başka ülkelerden kopya ettiklerinden sorgusuz sualsiz önce aerobik yaptırırlar. Peki, bunun mantığı nedir? Sorarsanız bunun mantığı, bir antrenmanda olabildiğince çok yağ yakmaya odaklanmaktır ancak bu bakış açısı “antrenman dışı yağ yakımı” avantajını büyük oranda engeller. Bu görüşe göre eğer önce ağırlık antrenmanı yapılırsa kişiler yorulacak ve aerobik egzersizi yapacak halleri kalmayacaktır. Bu görüş yeni başlayanlar dikkate alındığında doğrudur ancak bedeli “daha az kas yapmak” olan bu tutumu sürdürmek ne kadar mantıklıdır? Doğrusu, kişilerin kas gelişimini de sağlayarak aerobik yapmaya da alıştırmak değil midir?
Elbette yağ yakmak kişilerin beslenmesiyle de çok yakından ilişkilidir ancak bu görüşe göre antrenman yapan birçok kişinin sonuç alamamasını sadece beslenmelerine bağlayabilir miyiz? Soruyorum size: Kas oranı çok az olan birinin kaslarını geliştirmezseniz onu nasıl etkili bir şekilde zayıflatacaksınız veya zayıflatırsanız bu kilosunu nasıl kolayca korutacaksınız? Bu görüş büyük spor işletmeleri tarafından desteklenen sakat ve bilimsel olarak oldukça desteksiz bir görüştür. Ağırlık antrenmanlarının verimsiz geçmesinin sonuçları ortadadır. Çünkü yağ yakmak beslenmeye çok bağlıyken aerobik antrenmanlarını öncelemenin yağ oranını düşürmekte temel belirleyici olamayacağı ortadadır. Ancak kas kazanımınız için yeterli antrenmanı yaptıktan yeterli besini alıyorsanız az ya da çok yemeniz fark yaratmayacağından, verimsiz ağırlık antrenmanları yapmanız kas geliştiremeyeceğiniz anlamına gelir. Kaslansaydınız yağ yakımınızın nasıl artacağını tekrar anlatmama gerek yok. Bu durumda kas kazanımından vazgeçmek orta kısa ve uzun vadede kişinin daha az yağ yakmasına neden olacaktır. Ayrıca önce ağırlık antrenmanları yapıp kas glikojenlerini büyük oranda tükettikten sonra aerobikle yağ yakımına geçmeniz çok daha hızlı ve kolay olacaktır.
Yağ yakmak isteyenler yukarıda yazdıklarımı dikkate almalı ancak kas yapmayı daha önemseyenler için bir haberim var: Ağırlıktan sonra ciddi bir kardiyo egzersizi yapmanız kas kazanımınızı bir miktar azaltır. Bunun için yağ yakmaktan çok kas yapmanız önemliyse önce ağırlık çalışın ve ardından gidin, yiyin için ve dinlenin. Ağırlıktan sonra ille kardiyo yapacağım diyorsanız da yarım saati geçmeyin. Çünkü kardiyoyu uzattığınız her saat vücudunuz vücut yağlarıyla birlikte proteinleri de enerji için yıkacaktır. Bu sebeple birinci hedefi kas kazanmak olanlara önerim kardiyoyu ayrı günler yapmaları ya da biraz daha az kazanımı göze alarak ağırlıktan sonra abartmadan kardiyo yapmalarıdır.
Şimdi bana otorite geçinen dergileri, kitapları ve 8-10 deneğe dayanarak, bilimsel kurallar hiçe sayılarak yaptırılan sözde deneyleri getirin ve onlarla hesaplaşalım. Eleştirdiğim görüşü savunan bütün antrenör arkadaşlarımı bu yazıya yorum yapmaya davet ediyorum, mümkünse “bilimsel sandıkları” verilerle birlikte.
Sanırım C grubundakilerin tüm hedefleri için gerekli açıklamayı yaptım.

Biraz bilimsel açıklama: Neden önce ağırlık çalışmalıyız?
Detaya girersek anaerobik eşik, Krebs döngüsü falan derken konuyu ayrı bir yazıda ele almak gerekecektir onun için kısa geçeceğim. Temel bir noktadan bahsedeceğim, ki bu tek başına yeterli olup detaya girmemize hiç gerek olmadığını gösterecektir. Enerji yönünden, kısa ve şiddetli egzersizlerde glikoz, uzun süren egzersizlerde vücut yağı önemlidir. Ağırlık çalışmaları yönünden kişi kendini geliştirdikçe anaerobik sistemde kullanılan enzim artışı da olduğundan bu glikoz daha verimli kullanılır. Bu bile yeterli bir özet ama detaylandıralım.
Örneğin bisiklet ya da koşu egzersizine başlayacaksanız bu demektir ki vücudunuzun hareket etmek için güce ihtiyacı vardır. Hareketi sağlayacak fiziksel gücü ise kaslarınız sağlar. Bu da demek oluyor ki kaslarınız çalışmaya ve enerji harcamaya başlar. Peki, kaslarınız gereksindikleri ilk enerjiyi nereden alır? Siz aslında aerobik bir çalışma yapıyor da olsanız ilk başta vücudunuz enerji ihtiyacını anerobik şekilde elde edecektir. Bunun için adenozintrifosfat (ATP) birincil kas enerji kaynağıdır ve üç şekilde elde edilir: fosforilazasyon, oksidatif fosforilizasyon ve glikolitik fosforilizasyon. İlk ciddi ihtiyacınız besinlerden alarak kanınıza geçen karbonhidratlardan ve kaslarınızdaki glikojen depolarından karşılanır.
Antrenman söz konusu olduğunda vücudumuzun iki enerji kaynağından söz etmeliyiz (normalde ikiden fazladır ama ben konuyu dağıtmak istemiyorum). Bu iki kaynak kas glikojenleri ve vücut yağlarıdır. Kas glikojenleriniz ağırlık çalışması için önce başvurmanız gereken kaynaklarınızdır.
Çalışan kasların sadece ilk birkaç kasılmasında kullanılan enerjiyi boş verin, fizyoloji dersinde değiliz. Devam eden ATP yani enerji ihtiyacını karşılamak için vücudumuz kas glikojenlerini yıkıma uğratarak hareket için gereken enerjiyi sağlar. Bu anaerobik bir enerjidir ve vücut yağları enerji için kullanılmamaktadır. Egzersiziniz devam ediyorsa yavaş yavaş vücut yağlarınız da yakılarak enerjiye çevrilir ve egzersiziniz uzamaya devam ediyorsa yağların glikoza oranla kullanılması da iyice artar. Tebrikler yağ yakmaya başladınız ama o da ne, tam da yağ yakım moduna geçmişken hocanızın sözlerini hatırladınız, şimdi eliptik bisiklete geçeceksiniz…
Bu doğru değildir. Yeni bir egzersiz cihazına geçerek farklı kasları çalıştırmanız demek bu sefer de o yeni kasların sunduğu glikoz kaynaklarını kullanmanız demektir ve bu yüzden antrenman esnası yağ yakımınız büyük bir sekteye uğrar, enerjinin çoğu tekrar karbonhidratlardan alınır. Eğer benim bir salonum olsaydı ve böyle çalışan birini görseydim ona gider ve amacını sorardım: “Amacın ne?” Eğer benim bir çalışanım ona böyle yapmasını söylemişse gidip o çalışanımı bulur ve aynı soruyu ona sorardım: “Amacın ne?” Üzgünüm ama o çalışanla muhtemelen yollarımızı ayırırdık çünkü insanlar bana her şeyden önce “hedefleri” için para ödüyorlar ve ben o parayı hak etmeliyim. Onları bilerek hedeflerine uygun çalıştırmıyorsam ben o parayı hak etmeden yediğimi düşünürüm.
Devam edelim, aerobik egzersizinizi yaptınız, kendinizi fişek gibi hissediyorsunuz ama hiçbir halt olmadığınızı ağırlıkların altına geçtiğinizde anlıyorsunuz. Evet, hem verimli bir şekilde ağırlık çalışmayı yapamıyorsunuz hem de sakatlık riskinizi artırdınız. Neden? Her şeyi bilen hocanız size ille önce aerobik yapılacak dedi diye…
Siz, aslında ağırlık antrenmanı için ihtiyacınız olan güçlü karbonhidrat kaynaklarını aerobik egzersizlerinizde kullanırsanız bunun iki türlü zararı olur: İlki, ağırlık antrenmanlarınız daha yumuşak geçmek zorunda kalır, istediğiniz kadar sert ve etkili antrenman yapamazsınız; ikincisi ise aerobik çalışmalar esnasında elde etmek istediğiniz “anlık vücut yağı yakımı” sürecine daha geç girersiniz çünkü uzun süre zaten yağ dışı kaynakları kardiyo çalışırken kullanmış olursunuz. Yani yağ yakım durumuna geçmek için yüzlerce kaloriyi önce kaslarınızdaki şekerlerden harcadınız, yakmak istediğiniz yağlardan değil. Ayrıca ağırlık çalışmalarınızı sert yapacaksanız birincil kas enerji kaynaklarınızı aerobikte tüketmişseniz sakatlık riskiniz artar. Üstelik oldukça kısa aerobik çalıştığınızdan, yağ yakım süreciniz de iyice kısa kalıyor. Sonuçta ne doğru düzgün aerobik çalışıyorsunuz ne de doğru düzgün ağırlık.
Ağırlık antrenmanlarınızı daha hafif yapmanız yağ yakımınızı azaltır çünkü kaslarınız dinlenme esnasında enerji kaynağı olarak vücut yağlarını kullanabilirler ve ağırlık antrenmanlarınız ne kadar verimliyse (yani sertse) dinlenme anlarında o kadar daha fazla vücut yağınızı enerjiye çevirerek yakarsınız. Gördüğünüz gibi, kas geliştirenlerin ilk önce aerobik yapması birden çok şekilde hedefe ulaşılmasını zorlaştırmaktadır ve bunun alışkanlık haline getirildiğini düşünmek bile istemiyorum. Gelin görün bazı salon sahipleri ve onların “aman istasyonlarda yığılma olmasın” talimatını sizin hedeflerinizden üstün tutan bazı eğitmenler, ya bu gerçekten habersiz ya da bu gerçeği sizden gizleyerek size boşa kürek çektiriyorlar.
Bu salonlara gidenler neden havanda su dövüyorlar, salonların çıkarı ne?
Size korkunç gelebilir ama gerçek şu ki, böyle salonlara gidiyorsanız o işletme sizi pek o kadar önemsemiyor bence. Sizin hedeflerinizin pek önemi yok, siz spor yapmaya karar vermişsiniz, onlar da sanki sizi hedefinizden uzaklaştırmaya karar vermiş. Sorduğunuzda ise şiddetle onların dediği gibi çalışmanızı öneriyorlar, çünkü bu çalışma şekli onların işine geliyor. Bu şekilde çalıştığınızda her olasılık onların işine geliyor, bu olasılıklar şunlardır:
1) Sonuç alamadığınızı görüp spora gitmekten vazgeçeceksiniz. Bu salonun umurunda değildir çünkü bu tip salonlar satış politikası olarak peşin satışı benimsemişlerdir ve size en az bir 6 aylık ya da belki 36 aylık üyeliği çoktan satıp parasını ya da senedini almışlardır. İade ücreti istediğinizde veya üyeliğinizi bir başka salona devretmek istediğinizde ise bunu reddederler ve mümkün olmadığını söylerler. Bu durumdaysanız size tavsiyem en yakın avukatın kapısını çalın, çünkü kanunen spor salonları sizden satmadıkları veya gelecekte almaktan vazgeçtiğiniz biz hizmetin parasını alamazlar. Vazgeçtiğinizde paranızın bir kısmını gerekiyorsa kanuni yolla kurtarmanız mümkündür. Çoğu insan da bu yola başvurmaz ve kullanmayıp da parasını ödediği üyeliğin üstüne bir bardak soğuk su içer.
2) Çok kararlısınız, o kilolar mutlaka verilecek, o kaslar mutlaka yapılacak ve o salona gidilecek! Güzel, çünkü sizin fazla kilolarınız ya da zayıf kaslarınız salonun umurunda değil. Onların bu hatalı sistemine uyduğunuz sürece pek bir halt elde edemeyeceksiniz. Varlığınız ise onları rahatsız etmeyecek çünkü ihtiyacınız olan aletleri değil, onların istediği aletleri onların istediği kadar kullanıyorsunuz ve “sistemi” aksatmayacaksınız. Hem üstelik salonu bırakmamanız da güzel, kilo verememenizden ya da kas yapamamanızdan yakındıkça eğitmenler size yanaşacak ve falanca ek besini al, al sana karnitin, al sana protein tozu, bunlar kesin işe yarar diyecekler. Bu sayede esas sorun olan hatalı antrenmanı düzeltmek yerine bir de belki ihtiyacınız olmayan ürünlere para vereceksiniz. Açıkçası, yıllardır bu sektörün içindeki biri olarak her haltın sahtesini görüp duymuş biri olarak böyle salonlarda satılan ürünlerin orijinalliğine de hemen güvenmezdim. Neden derseniz, üç kuruşluk karnitinin bile utanmadan sahtesini yapanları, bunu satanları gördü bu gözler. Allah aşkına, nerede bu devlet? Neyse, devletimiz henüz bu konuları ihmal etse de sizin aslan gibi Zinde Türkiyeniz var 🙂
3) Genetik ve metabolik özellikleriniz o kadar iyi ki bu saçma antrenman sisteminde bile deli gibi antrenman yapıp kılı kırk yararak beslendiniz ve –aslında almanız gerekenden daha az olsa da– biraz sonuç aldınız. Harika, hadi koşarak gidin ve salonunuza, sizi boşvermiş hocalarınıza teşekkür yağdırın!
Spor salonlarında başarı oranı nasıl düştü? Sorun sizde değil, salonunuzda!
Çok eskiden de değil, mesela bir on sene önce, şu büyük spor merkezleri piyasaya girmeden önce iş genellikle mahalle salonlarında dönerdi. Elbette birçok eksiklik vardı falan ama genelde o salonlara gidenler sonuç alırdı. Bugün ise devasa spor merkezleri var, pardon, spor ve yaşam merkezi, gidin de yaşayın yani diye; sohbet, muhabbet, sosyallik 10 numara ama o basenler bir türlü erimiyor hafız, onlar n’olacak? Her neyse, şimdi böyle salonlara gidenlerin çoğu mutsuz ve çabalarından sonuç alamadığını düşünüyor. Sorunu sürekli kendilerinde arıyorlar çünkü güleryüzlü ve profesyonel personel o kadar güvenilir görünüyor ki, hayır hayır, onlar size en iyi programları veriyorlar! Adresinizi verirseniz külâhımı göndereyim de masalınızın geri kalan kısmını ona anlatın…
Spor salonlarına gidenlerin başarı oranı eskiye nazaran büyük ölçüde düşmüş durumda. Eskinin o öğrencisini benimseyen, evladı kadar düşünen, önemseyen, saygı ve sevgi besleyen hocalarını mumla arar olduk; şimdi herkesin tek derdi çarkı döndürmek, nasıl dönerse dönsün…
Eğitmenler kendini geliştirsin demeden önce…
Sizi temin ederim ki sporla ilgili bölümlerden mezun olarak antrenörlüğe ilk adımı atan hemen her arkadaşımız tertemiz niyetler ve büyük bir enerjiyle iş hayatına atılıyor. Ancak bu sektörde iş olanağı kısıtlı, şartlar acımasız ve mantalite eğitmen ya da müşteri odaklı değil, patron odaklı. Patronların haklı yakınmalarını sonra yine dinleriz ancak milletin umutlarını hiçe sayan bir patronu dinleyecek değiliz, onun için iyi patronlarla kötülerini ayıralım. Her neyse, bu patron odaklı sistemde salonların büyük çoğunluğu zerre kadar utanç duymadan sigortasız eğitmen dahi çalıştırmaktadır, ulan sigorta yapmıyorsun bari doğru düzgün maaş ver şu çocuklara desen, o da yok! Rabbena, hep bana! İnanın bana salonlarda sizi bilerek veya bilmeyerek yanlış yönlendiren eğitmenlerin çok büyük bir kısmı patronlarının kurbanlarıdır. Sizi düşünseler bile, yani diyorlardır ki, ben patronun dediğini yapmasam ve bu insanları tam doğru çalıştırmaya kalksam kovulacağım ve yerime bir başkası gelerek onları yanlış yönlendirmeye devam edecek. Öyleyse, doğruyu yapmak için işsiz ve aç kalmaya gerek yok, sistemi değiştiremem ve uyum sağlamazsam üç kuruş maaşımdan da olacağım…
Unutulmamalıdır ki onlarca insanın umutlarını bağladığı her salon onların parasını almakla belli bir yükümlülüğü de üstlenmiş olur, bu yükümlülüğün ağırlığını ve önemini üzerinde yeterince hissedemeyen salonlar için Demokles’in kılıcı olma vazifesini gururla üstlenmeye devam edeceğiz.
Bu yazımdan çıkarılmaması gereken iki anlam
Her salonu suçladığım anlamını çıkarmayın. Bu yazımı okuyup da bir hışımla soluğu salonunuzda almayın. Çünkü salonunuzun sahipleri sporun inceliklerini bilmeyen iyi niyetli yatırımcılar olabilir ve çalıştırdıkları antrenörler de yetersiz olup başka büyük salonlardaki sistemi taklit eden kişiler olabilir. Onlara yazımdan bahsedin ve bir açıklama isteyin. Eğer yazımı okuyup hak veriyor ve sizden özür dileyerek daha verimli bir program uygulatmaya başlıyorlarsa sorun yok demektir. Yok eğer daha iyi bir fikirleri varsa dergimiz burada, görüşlerini büyük bir öğrenme merakı ve gelişim isteğiyle karşılayacağımdan emin olabilirsiniz.
Bir de salonların sizi mutlaka sonuca ulaştıracak büyülü yerler olduğu anlamını çıkarmayın. Salonlar Harikalar Diyarı, eğitmenler de büyücü değildir ancak size hedefinize uygun antrenmanlar vermekle, kanuni olmasa da ahlaken, yükümlüdürler. Doğru antrenmanlar yapıyor olmanıza rağmen sizden ya da çevresel şartlarınızdan kaynaklanan sebeplerle sonuca ulaşamıyor olabilirsiniz. Tıbbi bir durum söz konusu olabilir veya daha detaylı bir ilgiye gereksiniminiz olabilir ancak standart üyesi olduğunuz bir salondan her üyeye gerekenden fazla bir özel ilgi vermesini beklemek doğru olmaz. Bu çoğunlukla ticari sebeplerden mümkün değildir çünkü üye sayısı çok, eğitmen ve kaynak sayılıdır.
Sevgili okurlar, yorumlarınızı esirgemeyin ve uyanık kalın, Zinde Türkiye’den ayrılmayın.

Fotoğraflar: Rob Hammer, Mr. Flibble ve John and Tina Reid

Yazı için teşekkürler… Benim sorum hafif kardiyo üzerine. Ben yaklaşık 1 buçuk saat süren çalışmamın ortalama 15 ila 25 dakika arasını koşma ve esneme hareketleri için kullanıyorum. Kalan zamanımı da ağırlık çalışmalarına ayırıyorum. Yani ağırlık çalışmalarından önce yapılan 15 dakikalık bir koşu için de bu söyledikeriniz geçerli mi? Az veya çok bütün kardiyolar ağırlık çalışmalarından sonra mı yapılacak yoksa bu tarz ufak kardiyoların yapılmasında bir sakınca var mı? Tekrar teşekkürler..
15 dk bir anlamda tam eşik süresi, oun için 15 dk. koşuyu ben önermem, amaç genel ısınmaysa 3-5 dk. genelde yeterli olur zaten. Elbette 15 dk. 45 dk. aerobik kadar kas çalışmalarının verimini düşürmez, görece olarak daha iyi olur. Onun için 10-15 dk’lık kardiyoları büyütmeye gerek yok. Fakat eğer kas çalışması yaptıracağınız bölgeyi kullandığınız bir kardiyo yapıyorsanız, örneğin sırt gününde önce kürek aleti, bacak gününde önce bisiklet gibi, bu durumda bunu önermem çünkü bu yazıdaki olumsuzluklar 15 dk yapsanız da geçerli olur.
Benim de sormak istediğim buydu açıkçası. Isınmadan antrenmana mı geçelim yani diyecektim ki bir arkadaş benzerini sormuş, siz de cevap vermişsiniz. 10-15 dakika süresince seyreden kardiyo veya ısınmaların sorun teşkil etmediğini, lakin bunu bacak gününde yapmanın yazınızdaki sonucu doğuracağını belirtmişsiniz. Misal ben, her gün birkaç dakika esnemenin ardından yaklaşık 5-10 dakika ip atlıyorum ki vücut yoğrulmaya hazır kıvama gelsin. Ancak bu ısınma bacak günlerinde de geçerli, yani bunun da zararlı olduğunu mu söylüyorsunuz; amacı kas büyütmek olan biri için?
Yazınız da çok etkili ve akıcı olmuş, elinize sağlık.
5-6 dakika atlayın, ısınmak için yeterli olur.
Ağırık antremanı öncesinde esneme hareketleri ile birlikte 6 dakika bisiklet öneririm. Vucutu tam anlamı ile ısıtmış oluyorsunuz.
Bu konu hakkında evvelinden pek çok yazı okudum, ilk defa bu kadar net bir anlatıma rastladım ve kafamdaki soru işaretleri kalktı. Çok güzel bir yazı olmuş teşekkürler..
Teşekkürler, Kamil Bey 🙂
Ellerinize saglik guzel bir konu olmus, tersini nasil dusunenler cikiyor anlamiyorum zaten
Sizin de yorum yazan ellerinize sağlık, Ekrem Bey 🙂
Yeni yazınızı beğendim, bir süredir gözlemleyip düşündüğüm şeylerdi benim de.
Çevrede çok görüyorum mesela adam bir yıl düzenli salona gidiyor, beslenmede de pek sorun yok ama yanım yanım dertleniyor çünkü adam gibi değişme yok.
Her gidene vücut yapısı ve hedefe bakmadan, gözlemlemeden vs aynı programı uyguluyorlar.
Ben de gözleminizin önemli bir gerçeği tespit ettiğini düşünüyorum, Ufuk Bey. Yorumunuza teşekkürler 🙂
İlşad Bey Merhaba,
Öncelikle çok güzel bir konuda yazmışsınız, ellerinize sağlık.
36 yaşındayım ciddi sayılabilecek kilo problemim ve şeker başlangıcı teşhisim var:( Kilo vermekte çok zorlanıyorum. Ben de bir spor salonuna üyeyim. Bana verilen programda standart 10 dk. yürüyüş sonrasında ağırlık çalışmaları ve en son 30 dakika yürüyüş. Fakat ben hem bu programı çok sıkıcı bulduğumdan istemeyerek yapıyorum hem de pek faydasını göremedim. Açıkçası salonda grup dersleri var ve ben bir kaç kez Taebo ve Training Station derslerina katıldım çok keyif aldım. Hem vücudumun zorlandığını hissettim hem de terledim. Sizce bu tarz dersler hangi tür çalışmaya girer? Bu çalışmaları haftada 2 gün yapsam 1 günde ağırlık çalışsam kalan günlerde sadece yürüyüş yapsam olur mu?
Çok teşekkürler,
Şeker hastalığı başlangıcı, hastalık olmuyor sanıyorum? Öyle olsa beslenmenizin zamanlaması ve sıklığını yağ yakımınızı olumsuz etkilese bile hastalığınıza göre düzenlemeniz gerekecekti. Size verilen programda ilk 10 dk yürümenin “genel ısınma” amaçlı yaptırıldığı, ardından ağırlık antrenmanlarına geçerek en son olarak da yarım saatlik bir kardiyo yaptırıldığı görülüyor. Kardiyoyu ayrı gün yapmanız, yazımda da bahsettiğim gibi kas yapma verimini daha artıracaktır. Bunun dışında programınızda bir sıkıntı görünmüyor, belki de ağırlık antrenmanınızı çok hafif geçiriyorsunuzdur, ağırlıklar açısından?
Etkili programlar da olsa ne yazık ki sıkıcılık bu uğraşta yaygın bir sıkıntı, bunun için zaten bu kadar farklı moda antrenman çıkıyor. Taebo kardiyo ağırlıklıdır, Training Station hakkında bilgim yok, araştırmadım. “Zorlanma” hissiniz hangi açıdandı, kassal olarak mı yoksa kardiyovasküler olarak mı? Haftada 1 gün ağırlık çalışmak yetersiz olur. O gün tüm vücudunuzu bile ağırlık çalıştırsanız arada 1 hafta boşluk var, olmaz hatta riskli bile olur.
İlşad Bey,
Yanıt verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Belki de dediğiniz gibi ağırlıklar yeterli gelmiyor çünkü kaslarım hiç zorlanmıyor. Bunu programı yazan antrenör ile konuştum ancak 18 kere bu programı uygulamam gerektiğini söyledi. 18 defa yaptıktan sonra program yeniden yazılıyormuş.
Training Station da 1. turda 30 saniye 2. turda 20 saniye 3. turda ise 10-15 saniye kadar bazı hareketler yapılıyor. Örneğin step tahtasına zıplıyorsunuz, ya da bosu üzerinde şınav çekiyorsunuz ya da ip atlıyorsunuz. Her turda zorlaştırılıyor. Bu ve buna benzer hareketler. Zorlanma hissi hem kas hem de kardiyovasküler olarak oluyor. Bu derslerde kendimi bir şey yapmış gibi hissediyorum
Haftada 3 gün ağırlık 2 gün bu dersleri yapsam nasıl olur sizce?
Teşekkürler,
18 mucizesi diye bir şey söz konusu demek! :))
Kaçıncı haftanız ki şu an sizden bir programı 18 kere yapmanızı istediler? Yeni başladıysanız olabilir.
Training Station dediğiniz şey bir HIIT tarzı antrenmana benziyor. Anlıyorum. Devam edebilirsiniz, iyi olur. Bence de 3 gün ağırlık, 2 gün bu dersler iyi iyidir. Kontakta kalın.
Teşekkür ederim, yazmaya devam edeceğim. Bu arada fasılalı beslenme ile ilgili yazılarınızı okumuştum. Uygulamaya başladım, çok iyi geldi. Kahvaltı yaptığımda (her ne kadar taş devrine uygun olsa da) mutlaka acıkarak bir şeyler yeme ihtiyacı duyuyordum. Artık kahvaltıyı öğle yemeğinde (12:45) gibi yapıyorum, bir de akşam 18:30 gibi akşam yemeği yiyorum, hiç acıkma olmuyor. Sanırım insülin ile problemi olanların denemesi gereken bir beslenme biçimi.
İlşad Kardeşim . Gerçekten nevi-şahsına münhasır, çok açık ve kendine özgü ifadenle lisana getirdiğin konular açıklayıcı olmuş . Tebrik ediyorum. Bu siteyi okuyanların herzaman kazanacağı birşey var. Örnek “bizden bir cacık olmaz”:D sonucu bile eğlenceleli bir şekilde kabul buluyor ve şekilden ziyade sağlığın önemini anlatan gizli bir mesaj veriyor. Bu işin profesyonel ve teknik çalışılması gerektiğini vurgulayan kısa zaman değil bir ömür boyu kendinle savaşılması gerektiğini anlatan ve hatta seninde egonun tatmin edip eğlenip eğlendirdiğin güzel bir çalışma olmuş . Devam et yanındayız…..(Bak arkana geçenlerden değiliz sende kıymetimizi bil :D)
:))) Güzel yorumun için teşekkürler abi, zevkle okudum.
bahsettiğiniz konuların bir kısmını yaşayıp sporu salon dığında yapmaya çalışmış biri olarak istikrarsız davranışalrın sayesinde bir sonuç alamadım .şuan oturduğumuz sitede spor salonu var eksik ve yanlış deneyimler sanucu kendi kendime çalışma durumundayım 181 boy 80 kilodayım fit görünmek gayem bu konuda bana ne tavsiyede bulunabilirsiniz teşekkürler …
Work hard, play hard 😉
selam ilşad abi döktürmüşsün yine ellerine saglık , kanımca %90 haklısın kimse kimseyi düşünmüyor çark dönsünde yazın gittigim salonda 900tl ye hoca görmüştüm sigortasız ve bu adama salon patronu büyük hoca yani yerleri dahi süpürtüyordu…
Yanısıra gerçekten mahalle arasında çalışılan salonlar daha iyi kanımca birde su konuya deginmeden geçemeyecegim yabancı salonlarda ön kol agırlık aletleri var bizdeyse barla ön kol yapıyoruz adamlarınki %500 yarar saglıyor bizdeki %40-50 sonra neden gelişemedim ? 🙂 gülünç ama gerçek yıllardır salona gidiyorum 5. senem 39.5 soguk kolumun ölçüsü yani neden olmuyor hiçbirşey eksik degil ama bir yerlerde eksik var demektir kanımca saglam çalışmama ragmen alet eksikligi yüzünden istedigim vucuda sahip olamıyorum yani kaptan hakkımız geçiyordur haram olsun ben ne deyimki daha başka insanlar orada zayıflayacagım yag yakacagım derken hem saglıklarından oluyorlar hem minimum yarar saglıyorlar..
Teşekkürler, Kadir. Bir de alet eksikliği var, onda da haklısın bak.
İlşad Bey, öncelikle yazınız çok iyi di sizi tebrik ederim ve teşekür ben evimde çalışan biri olarak bu konuda sorularımı bir nevi olsa da yanıt buldum sadece tek bir sorum kaldı atlama ipi ile kardio yapıyorum haftada 3 gün pazartesi çarşamba cuma günleri 40 dk ağırlıklarla çalışıyom 71 kioyum 1.78cm boyun dayım %20 yağ oranım var haftada kaç gün ve ne kadar süre kardio yapmam gerekiyor bu soru mu da yanıtlarsanız çok sevinirim şimdiden teşekürler yanıtlarınız ve bilgilendirici yazınız için.
Merhaba yazınız için teşekkürler.Benim aklıma şu soru takıldı mesala sürekli spor yapan birisi kas yoğunluğu fazla fakat üzerindeki yağları bir türlü yakamıyor bu durum için ne yapabilir ?İnterval çalışmaya ne dersiniz?
Muhtemelen beslenmesi başta olmak üzere programın bir yerlerinde sorun vardır. Interval etkili bir çalışma tarzıdır ama yağ yakmada beslenme çok önemlidir.
Sevgili İlşad bey
Öncelikle yazılarınızı takip ettiğimi söyleyebilirim. Bunun sonucunda vardığım üzücü birkaç kanıyı sizinle paylaşmak istedim. Öncelikle kendinizi gereksiz yere överek kalitenizi düşürüyorsunuz. Yazılarınızın çoğu yabancı kaynaklardan çevirme yazılar. Yani herhangi bir spor eğitimi almamış sadece mesleki terimlere hakim orta seviye ingilizce bilen çoğu insan sizin bu yatığınızı yapabilir. Kendinizi bazen batman bazen superman yerine koyuyor ağır eleştiriler yapıyorsunuz bu işin ilginci.. Sizden olsa olsa robin hood olur çünkü yabancılardan alıp süsleyip bize satıyorsunuz..
Gelelim asıl meseleye.. Bukadar övünebilmeniz için spor camiasına bir yenilik katmış olmanız lazım ki araştırdığımızda bu da ulaşılabilir bilgi değil.. Siz hiç kendinize ait bir teori ortaya attınız mı? Yada eleştirdiğiniz antrenman sistemleri hakkında deneme yanılma yöntemini uyguladınız mı? Gerçekten rekortmen bir sporcuyla çalıştınız mı? Akademik olarak yayınınız varmı?
neyse konuyu daha fazla uzatmayalım sabaha kadar gider bu sorular.. Size iyi geceler..
Furkan Bey,
Güne yorumunuzla başladım, hemen yanıt vereyim. Söze “sevgili” diye başlayarak ağır eleştirilerinizin yanında okşama efekti yaratarak kendinizi müşfik ve haklı adam pozisyonuna sokmak istemişsiniz diye düşünüyorum. Çünkü yazınızın geri kalanını okuduğumda başındaki “sevgili” sözüne uygun hiçbir şey göremedim, bilakis buna aykırı yorum ve ifadeler var. Demek ki siz samimiyetsiz ve içten pazarlıklı birisiniz, yazınızın amacı da eleştiri değil, karalama gibi duruyor. Neyse, benim gizlim saklım, karalanmamazlık hakkım falan yok, siz karalayacaksınız ben de ciddi iddialara yanıt vereceğim. Ben şimdi iddialarınızı özetleyip kısaca yanıtlayacağım.
1) “Övünemezsiniz” demişsiniz. Övünmek nesnel ölçütlere dayanması gereken bir duygu durumu ve düşünce değildir. Birisinin övünmesini haklı ya da haksız bulabilirsiniz ama kimseye “övünmeye hakkınız yok,” diyemezsiniz, çünkü bu çok saçmadır. Bu, benim çıkıp birine “kendi esprin çok kötü, gülme, gülemezsin” dememe benzemektedir. Ben bazen sırf şaka bazen de şakayla karışık övünüyorum kardeşim, var mı? Bunun size ne zararı var, ya da olabilir mi? Siz de yazın, siz de yazılarınızda övünün. Ben sizi haklı bulsam da bulmasam da bu sizin hakkınızdır. Onun için insan eleştirirken önce bir kendi yazdığını okusa ne iyi olur, değil mi? Belli ki yazılarımı okuyunca tabiricaizse “kurtlanmışsınız” ve yazmışsınız bir şeyler ve “asıl konu” olarak da övünmemi göstermişsiniz, harika! :)) Yeniliğe gelirsek, ben şimdilik spor dünyasına bir yenilik getirmedim sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz: Ben, kendim bir yeniliğim; yetmez mi?
2) Bana Robin Hood benzetmesi yaparak yabancılardan “çaldığım” imasını yapmışsınız. Ayıptır, neyi çalmışım? Yabancı araştırmaları okumayayım da yazılarımı yazmak için Taş Çağı’ndan itibaren bir keşif faaliyetine mi başlayayım. İnsaf. Kaldı ki, yabancı kaynakları okumam ve sizin deyiminizle onlardan yararlanmam “çalma” olsun, ne olacak? Sorun Robin Hood’a muhtaç fakirler olması mıdır yoksa Robin Hood olması mıdır? Demek ki siz Nottingham Şerifi’nin tarafını tutuyorsunuz, bu çok bariz. Biz bu tip durumlarda daima Nottingham Şerifi’ne karşı Robin’in, Bolu Beyi’ne karşı Köroğlu’nun tarafını tutanlardanız. Bu taraf tutumunuz, statükocu yanınızı ele verdiğiniz bir benzetme olmuş ve benim gibi status quo’yu bozan biri sizi rahatsız etmiş belli ki.
3) Kendimi gereksiz yere överek kalitemi düşürüyormuşum, güya. Beyefendi, hangi kaliteden bahsediyorsunuz? Yazınızı okudum, size göre çalma çırpma, yeniliksiz ve kalitesiz yazan biriyim, ne kalitem olacak ki neyini düşüreyim? Kendinizle çelişiyorsunuz, maksat ben bu İlşad Özkan’a çakayım inandırıcı olsun da, gerisi nasıl olursa olsun. Afiyet olsun size 🙂
4) Yazılarımın çoğu yabancı kaynaklardan çevirme İMİŞ. Sorarım size, hangi yazılarım onlar? Çeviri yaptığımda bunu açıkça yazarım, yapmadığımda yazmam. Böyle genel bir suçlama olmaz, bana çalıntı suçlaması yapıyorsanız aslan gibi buraya işte şu yazınızı şuradan çalmışsınız diyeceksiniz. Hepsini tek tek yazın buraya, bir tanesini değil, hepsini yazın ki herkes görsün. Ayıptır bu yaptığınız. Madem yaptınız, doğru düzgün yapın suçlamanızı.
5) Benim yaptığım orta seviye İngilizcesi olan meslekî terimlere hâkim herkes yapabilirmiş. Yapsınlar o zaman, neden yaptıklarını göremiyoruz. Bahsettiğiniz kümeye giren en az 100.000 kişi olduğunun idrakinde misiniz acaba? Onbinlerce kişi yapabiliyorsa neden yazılarım bu kadar ilgi görüyor? Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Ben yazan görmedim, yazana da daima saygı duydum. Siz hangi gruptansınız?
6) Gerçekten rekortmen bir sporcuyla çalışıp çalışmadığımı söylemek istemiyorum şu anda, bunu etik bulmuyorum ama bu tutumumdan herhalde durumu anlamışsınızdır… Diğer konuya gelirsek, ne teorisi kardeşim, hangi imkanla neyin teorisi? Milyoner miyim ben kafama göre istediğim şeyi araştırayım? Antrenman sistemlerini kendim uygulamış mıyım, hepsini uygulamam ne kadar mümkündür? Onun dışında temeli sağlamdır, merak ediyorsanız.
Özetle beyefendi, ülkemizde cebine her ay milletin parası giren akademisyenlerimizin bile uluslararası yayımı sayılıyken, ülkemizde genel olarak akademisyenden yararlanma oranı %10 bile değilken, ülkemizde genel olarak bu konularda büyük eksiklik varken benim yaptıklarım -her nedense- sizi çokça rahatsız etse de her kesimden insanın takdirini görmektedir. Kaldı ki, ben kendi maddi imkanlarım genişleyince bilimsel çalışmalar da yapacağım, ama şimdi hele bir de akademisyen olmadığımı hesaba katarsanız, böyle bir imkanım bulunmamaktadır ama imkanım olsa idi, ya da olunca bunu zaten yapacağım. Sizin gibilere hava atmak için değil, bu arzu ve merak, bu tutku içimde olduğu için. Bendeki bilim ve öğrenme, öğretme sevgisini sizin gibi statükocu ezberciler anlayamaz.
Efendim, siz yazmaya devam edin, hırsız dediğiniz adam da yazmaya ve bu emsalsiz kervanı yürütmeye devam edecek.
Genelde forumlarda iki kişi arasında başlayan karşılıklı hafif agresif soslu 🙂 tartışmalara yorum yapmayı sevmem ama İlşad Bey’e Furkan Bey’in açıkça vur-kaç yaptığı belli oluyor 🙂 Yanlış görmediysem ilk yorumu atıp kaçmış 🙂 İlşad Bey’in cevabına geri dönüş yapmamış bu da açık bir şekilde trol’lük değil de nedir :)… Kaldı ki o yorumu yaparken acaba kaç tane vücut geliştirme sitesi/forumu inceledi. Bu site kadar derli toplu düzenli bir site ben görmedim gören varsa söylesin. Kontrolden çıkmış aynı konunun defalarca yeniden açıldığı, üyelerinin bazılarının yasaklandığı vb. aksaklığı olan bir sürü VG site/forum içinde bu site bence benzersiz. Öncellikle İlşad Bey’in yazılarındaki -yabancı bilimsel kaynak- gösterme gayretini hayret ve takdirle karşılıyorum 🙂 Bu nasıl azimdir gerçekten bravo :)… İnternet ortamında bilen bilir yeni terim türedi adı ‘bro-science’ yani kulaktan dolma kaynaksız desteksiz kanıtsız bilgilerin bilimselmiş gibi sunulması… Özellikle VG’de bro-science yapanlar o kadar çoğaldı ki gerçekten güvenilir bir liman arayanlar için bu site paha biçilmez…Furkan Bey yapılan esprili benzetmeleri ( Batman örneği ) övme olarak algılamış ki bence asıl kendisi güzel bir şaka yapmış :)….Birini acımasızca eleştirirken önce insan kendi ne yaptı ona bakar… Ben şahsen öyle yapıyorum… Furkan Bey’in de en kısa zamanda http://www.furkanbodytr.com isminde bir site açıp bizlere paylaşımda bulunmasını merakla bekliyorum.
İşte destek budur, şu an 40 kaplan gücündeyim Sayın Yılmaz, çok teşekkürler! :)) İyi ki sizin gibi bilinçli ve birazcık da eli maşalı okurlarımız var 🙂
mrb İlşad bey! öncelikle yalakalık sevmem belirtiyim… V.G. ile ilgili bir çok siteyi gezdim Konu ile ilgili Bilginize ve İlginize güvenerek bana program ve beslenme konusundaki hatalarım veya eksiklerim konusunda yardımcı olacağınızı umarak şuan uygulamayı planladığım programı yazıyorum!
bu arada aynen yukarıda bahsettiğiniz spor salonlarından birine yazıldım(15dk koşu,15dk bisiklet 30dk mekik vs + kalan sürede ağırlık) bende buna uygun hazırlamıştım ama şimdi değiştirmeyi düşünüyorum! vücüt ölçülerim yaş kilo vs hepsini belirticem ilgilenirseniz fikir vermesi amacı ile:
aslında word u direk atabilsem hareketler resimli filan ama şimdi sadece bölge olarak yazıcam:
İsim/Soy İsim/Kod Adı/Cinsiyeti/Yaşı/ Vücut Tipi: Recep MANDACI / G4DD4R / ERKEK / 28 / EKTOMORFİ-ENDOMORFİ(emin değilim 😀 20 yaşında 175cm 55-60kg idim işe başladım 22 yaşında 75-80kg. oldum 😀 )
……………………………………………………………………….
Boy /Başlangıç Kilo / Hedeflenen İdeal Kilo/ Mevcut Kilo / Kilo Farkı: 175cm /
80,5kg. / 70kg. / 78k.g. – 70kg. = 8kg.
………………………………………………………………………..
Başlangıç Vücut Ölçüleri Bilek 17.5 e Göre : Göğüs:100/Kalça:106/Bel: 98/Uyluk:60/Baldır:38/Kol:34/Ö.Kol:28/Boyun:39
………………………………………………………………………….
Hedeflenen İdeal Vücut Ölçüleri: Göğüs:114/Kalça:97/Bel:80/Uyluk:60/Baldır:39/Kol:41/Ö.Kol:33/Boyun:42
………………………………………………………………………….
Günlük Besinlerden Alınan Enerji Miktarı: 1800kl-2000kl
………………………………………………………………………….
Günlük Bazal Metabolizma / Günlük Hareket için Gerekli Enerji İhtiyacı: 1000kl /1200kl
…………………………………………………………………………
Günlük Sporla /Yemekle(azaltmak anlamında) Harcanması Hedeflenen Ortalama Enerji: 500kl /200kl= Toplam:700kl
………………………………………………………………………….
Programın Başlangıç tarihi / Bitiş Tarihi / Süresi : 10-02-2014 / 10.05.2014 / 88 gün (70kg ulaştığımda vücüt ölçülerim istedğime yakın ise günlük 30dk-1 saat arası koşu kondiyon bisikleti tarzında kardio ömürboyu veya ek olarak boks veya kikboks tarzı bir spor dalında kendimi geliştirmek)
…………………………………………………………………………..
Günlük Gereken Yağ Miktarı Kilo Başına gr. Ortama: 0,8gr Toplam 50-70gr.
…………………………………………………………………………..
Günlük Gereken Karbonhidrat Miktarı Kilo Başına gr.O. tempo:2,5gr – A. Tempo: 4gr. Toplam:170-220gr
…………………………………………………………………………..
Günlük Gereken Protein Miktarı Kilo Başına gr. : 1gr-1,2gr=80gr-100gr
……………………………………………………………………………
Günlük Harcanan Toplam Enerji: 1000kl b.m. +1200kl g. işler +500kl spor Toplam=2700
……………………………………………………………………………
Kahvaltı: 2 Yumurta (150kl-12grP-10grY) 100gr Lor ( 100kl-13grP-2grY-4K) 2 DilimEkmek (120kl-4p-15k) Toplam:370kl-29grP-14grY-10grK
……………………………………………………………………………
Öğle Yemeği: Toplam:800kl/1200kl-25grP/35grP-20grY/40grY-80grK/120grK …………………………………………………………………………..
Akşam Yemeği: 1 tabak makarna (330kl-10grP-10grY-60grK) 60gr Peynir(150kl-10grP-11grY) 200ml Yoğurt(70kl-3grP-3grY-4grK) Toplam:550kl-23grP-25grY-64grK
…………………………………………………………………………..
ama sabah kahvaltısı yapamıyorum geç kalkıyorum onuda akşama ilave ediyroum genelde umarım sorun değildir.. kahvaltı önemli biliyorm ama uyanmak 😀 çok zor geliyor! gerçi yazıyı okduduktan sonra artık sabahları kalkıp bi meyve sonra 30dk bsiklet düşünüyourm!
…………………………………………………………………………..
1.GÜN 3dk+3dk yürüyüş+9dk koşu + 15dk bisiklet
Sehpada yarım mekik(15*10) +Sehpada dizleri çekme(15*10)
Eğik sehpada yarım mekik(15*10)+twist
6 farklı hareket 10 tekrar 3 set (göğüs) + 3 farklı hareket 10 tekrar 3 set (kanat) + 3 farklı hareket 10 tekrar 3 set (bacak)
…………………………………………………………………………..
2.GÜN 45dk bisiklet + Teker Karın (15*10)(dizlerimin üstünde, yanda tutma yerleri olan bir tekeri ileri doğru itip geri çekiyorum. bunu 10 set çıkaramıyorum şuanda 3-4 anca)
……………………………………………………………………………
3. gün yine ilk günkü koşu, bisiklet ve karın hareketleri + 4 farklı hareket 10 tekrar 3 set (omuz)(sol omuzum zayıf bu arada sakatlıktan dolayı) + 4 farklı hareket 10 tekrar 3 set (arka kol) + 4 farklı harekt 10 tekrar 3 set (pazu)
…………………………………………………………………………..
4. gün 2. nin aynı
…………………………………………………………………………..
5. gün yine ilk günkü koşu, bisiklet ve karın hareketleri + 4 farklı hareket 10 tekrar 3 set (önkol) + 4 farklı hareket 10 tekrar 3 set (kanat)(bu 2. kanat çalışamam haftada kanatlarım çok zayıf nerdeyse yok :D) + 4 farklı hareket 10 tekrar 3 set (bel)
…………………………………………………………………………..
6. gün 2. nin aynı
…………………………………………………………………………..
7. gün ortaya karışık göğüs ve kanat yok onun dışında bi kaç hereket ve kardio
…………………………………………………………………………..
biraz uzun ve karmaşık görünüyor sanırım uğraşmak istemezseniz anlarım…
ama o kadar çok araştırdım ki kasları yakmadan yağlardan kurtulabilirmiyim diye, sanırım böle bir yol yok ama en azından en az kas kaybı ile yapılabilir bir program ve beslenme önerisi sunarsanız çok makbule geçer. bi yerde birine bişiler öğretmiş ve topluma sağlıklı bir birey daha kazandırmış olursunuz diye düşünüyorum!
amacım belli sanırım göbek ve kasede ki fazla yağlardan kurtulmak göğüs kanat ve kolları güçlendirmek! (boks ve kikboks ile ilgendiğimde yeterlilik göstermesi umudu ile)
tabi sağıklı ve şuanki durumdan daha güçlü ve dayanıklı bir birey haline gelmek!
ne yazdım yaf!
okuduğunuzu varsayıyorum ve bunun içinde tşkr ediyorum!
email=g4dd4rk@hotmail.com
Okudum, öncelikle, takdir edilmeyi ve teşekkürü yalakalık olarak görmem çünkü insanların bana yalakalık yapmaktan bir kazançları yok. Takdir etmekten imtina etmeyin 🙂
Beslenmenizde yağı 70 gramdan 40 grama indirip aradaki kcal için 70 gram daha protein alın. Kalori açığı olan bir program, bu son düzenlemeyle de ideal şekle gelir.
Antrenmanlarınızda 2. gün rutininizi 20-25 dk daha şiddetli bisikletle değiştirin.
Başarılar.
ilginize tşkr ederim…
Bu arada protein ve yağ dengesini kurduktan sonra değiştirmeden devam mı? yoksa kardio ve karın egzersizlerini 2. gün rutinine mi çekim (bu arada 45dk bisikleti ortalama 30kmhz ile 4dk +1dk 45kmhz şeklinde yapıyorum) birde proteini takviye olarak değilde besinlerden almak istiyorum ama bu seferde kcal fazla gelicek yağlar gitmicek endişesi başgösteriyor!
tekrar tşkr ediyorum önerileriniz için..
k.g.
İrşad hocam, öncelikle yazınız için teşekkür ederim ama benim şöyle bir sıkıntım var. Sizin dediğiniz gibi bir haftadır, önce ağırlık sonra kardiyo yapmaya çalışıyorum. Ağılık idmanını bitirdikten sonra, kardiyoya geçiyorum ama canım çıkıyor, yaklaşık 10 dk koştuktan sonra kesiliyorum.Hiç fer’im kalmıyor. Benim bu durumuma yorumunuz nedir?
Bionik Adam olduğunuzu mu sanmıştınız Alparslan Beyciğim? Bu gayet tabiidir, form durumunuz yeterli değil.
Ayrıca aşırı antrenman, yetersiz beslenme gibi sebepler de olabilir.
Hocam isminizi yanlış yazmışım özür dilerim 🙂 amacım kilo vermek, bu yüzden sabah kalktığım gibi kahvaltı etmeden salona gidiyorum daha hızlı kilo verebilmek için. Form tuttuktan sonra(mesela 1 ay) durumun düzeleceğini anladım. Doğru mu anlamışım?
Sabah aç karnına gitmek zorunda değilsiniz, sabah da olsa akşam da olsa kaslarınızın enerji depolarının ağırlık egzersizi için dolu olması önemlidir ve gece uzun süren bir açlıktan sonra bence bu her zaman mümkün olmayabilir. Yine de bahsettiğiniz şekle alışabilirsiniz. Fakat, tükenmenizin sebebi de muhtemelen bu aç açına gidip antrenman yapma denemeleriniz.
İlşad bey size bir sorum daha olucak cevaplayabilirseniz memnun olurum. Protein tozu ve amino asit kullandığımı ve haftada 4 gün hacim çalıştığımı söylemiştim. Bu antremanlar gece 8 buçuk 9 gibi bitiyor ve antreman sonunda aldığım protein tozu ve amino asit yemek yerine geçerek gece geç saatte bir ara öğün olarak yağ eritmeme engel olur mu? Sabah erken saatte kalkarak kahvaltıdan 1-1buçuk saat önce 1 doz protein tozu alıyorum bu da aynı şekilde bir ara öğün olup yağ eritmesini azaltır mı? Teşekkür ederim.
Uğur Bey,
Toplamda o gün protein eksikliğiniz oluyorsa o saatte aldığınız protein tozlarını almanız daha önemlidir, yağı olumsuz etkiler mi etkilemez mi diye düşünmeniz önemsiz kalmaktadır. Ancak, hem sabah hem gece sürekli protein tozu alıyorsanız, beslenmenizdeki lif miktarına dikkat edin, yeterli lif almaya çalışın. Bu sindirim sisteminiz için önemlidir. Başarılar.
Merhabalar yazınızı okudum ve benim için faydalı oldu bu yüzden problemim konusunda sizden fikir almak istedim. Benim sorunum gövdemin zayıf fakat bacaklarımın daha kalın olması ve basenlerimde biriken yağlar. Yaklaşık 15 gün önce spor salonuna başladım hergün yarım saat spor yapıyoruz fakat hiç kardiyo çalışmıyoruz ve yağ oranım çok yüksek çıktı bu benim yağ yakmamı engelleyen bir çalışma mı? Kardiyo yapmazsam yeteri kadar incelemem mi?
Yağlanma daha çok beslenmeyle alakalıdır, kardiyo çalışmadan da yağ oranını azaltmak mümkündür yoksa.
Yazınız çok güzel olmuş İlşad Hocam.
Sorum şu:
Ben dediğiniz gibi kardiyo ve agırlık çalışmalarımı farklı günler ayırdım ve gece yapıyorum sporumu. Öğlen yemeğimi 1 gibi yiyorum, kardiyoyu saat 6’da yapıp sonrasında akşam yemeğini mi yiyim; yoksa 5’te akşam yemeği yiyip 7:30 gibi kardiyo yapmamı mı önerirsiniz?
Kafama şu takılıyor öğlen yemeğinden 5 saat yani uzun bir ara sonra kardiyo yapınca kas gelişimimi olumsuz etkiler mi yada akşam yemeğinden sonra yapınca kardiyo sonrası öğünüm olmayacağı için yine kas gelişimimi olumsuz etkiler mi hangisi önerirsiniz? Sağolun.
İlk başlarda zorlanabilirsiniz ancak ilk söylediğiniz şekilde yapmanız daha iyi olur. Yani 1-2 gibi yemek, 6’da kardiyo. Açlığın kas gelişimine olumsuz etki edebilmesi içinse 10-12 saat kadar uzun sürmesi gerekir.
Çok teşekkür ederim hocam.
Merhaba öncelikle ilk defa yorum yapiyorum spor konusundada bilgili degilim size sormak istedim cunku bugunlerde mantikli bi cevaba ihtiyacm var:) 170boyunda 58kiloyum altiay icnde 6kilo aldim 52halim gayet iyiydi kendime yazik ettim; ( karar verdm kilo verme eskiden beti bisiklet surerim yazin gunde bir saat yurudum kisin biraktim sporu cojta aburcubur yedim yurta şimdi kafam cok karisik bn mankenlerinki gibi fit olmak istiyorum acaba eskisi gibi yuruyus spor mu yapsam yada spor salonuna mi yazilsam agirlik calismalari mi yapsam yani bacaklarim kalin nasil inveltebilirim
Önemli olan yağ oranınızı düşürmeniz ve tercihen bunu yaparken kaslarınızdan olabildiğince az kaybetmeniz. Bunun için beslenmenizin buna göre olması gerekiyor, yaptığınız spor ikinci plandadır. Spor olaraksa benim önerim abartılmayan bir kardiyo düzeni, bunun yanında da sistemli bir ağırlık çalışmasıdır.
Beslenme duzenumde suan yaptigim sadece aburcubur yememek ve aksam yemeginden sonra bisey yemiyorumm baska bi onwriniz var mi??.kardio olarak duzenli olarak bisijlet yuruyus donusumluu olarak yapcam ve plates haftada iki gun birer saat kaydimi yPtirdim umarim bnlar yeterli olur.cevapladiginiz için tesekkur ederim
Bakalım, bir ay sürdürün bakalım…
Sevgili İlşad Bey
Yaklaşıl 1 yıldır hashımoto tirodı hastasıyım 58 kilodan 75 kıloya çıktım.Çalıştığım için spor salonuna veya yürüyüşe gitme şansım yok eve yürüyüş bandı agırlık aldım nasıl bir düzende kullanmamı önerirsiniz yaşımda 35 şimdiden teşekkürler
Selam Ekin, geçmiş olsun. Haşimoto zor bir hastalık ve kiloyu çok etkiliyor ancak ben bu tip durumlarda hekimle koordine olmadan öneri yapmıyorum. İleride belki kapsamlı bir yazı yazıp sizlere yardımcı olabilirim, yani umarım olabilirim, o vakti bulurum…
Yaş: 15 Kilo: 60.3 Boy:167 Fitness Ve Body Gidiyorum 2. Haftam Bitti Hocam Önceden 2 aylk gitmişilihgim var Vucut Tipim Aşırı Yaglı Göbek 3 kat goguslerde yaglı cok 2 haftada 2kilo 200 grm verdim Ben İlk Başta 35 dakka bisiklet kardiyo yapıyorum sonra bölgesel kas çalışıyorum kol arka kol bilek bacak gogus sırt vs gibi sizce ilk kardiyomu yoksa agırlıkmı yapayım????? yazınızı tekrarlarca okudum anlayamadım keşke yazının sonunda sonuc olarak acıklasaydınız örnegin işte yaglı kişiler ilk kardiyo gibi vs ama yinede teşekkürler şimdiden ……
Siz öcne ağırlık, sonra kardiyo yapın bana sorarsanız. Başarılar.
Teşekkür Ederim Üstad Senin Dedigin gibi yapcam yarın 2 haftada 2 Kilo 100 gr verdim galiba senin dedigin gibi ilk kas yapmalıyım Alkışları Hak Eden aDAM iLŞAD BEEY.
@admin artık İlk kas ve sonra kardiyo yapıyorum bugün böyle deneyince baya yoruldum he bide kas kaybı yaşamam dimi ? 35 Dakka Veya 40 Dakka Bisiklette Orta Derecenin Biraz Üstünde Kardiyo Yapıyorum ? şimdiden teşekkürler
Kas kaybı karmaşık bir konu, kitabımı bekleyin. Ancak kaybedersiniz diye bir şey yok, beslenmeyle de çok ilişkili o konu.
Hocam merhaba, ben bir soru yönelteceğim size izninizle. Benim zaman sıkıntım var. Yani her gün 8’de kalkıp antrenman yapmak zorundayım. Her gün cardio yapmak istiyorum fakat yazılarınızı okuyorum sürekli, önce ağırlık diyorsunuz. Fakat dediğim gib zaman sıkıntım olduğundan mütevellit ne yapacağıma karar veremedim. Lütfen cevaplayın.
Merhaba Aslı, her gün sabah 8’de kardiyo yapabilirsin ama her gün yaptığın için azami 1 saat tutmanı öneririm. Bunun yanı sıra muhtelif zamanlarda haftada 3 kere ağırlık çalışman kaslarını korumak için oldukça etkili olacaktır. Başarılar.
Hocam çok teşekkür ederim yardımcı olduğunuz için. 🙂
Hocam size bir sorum olacak 14 yaşındayım yaklaşık 60-62 kiloyum 1.57 1.60 arası boyum var. Göbek ve göğüs bölgemde yağlanma var kalça kısmında da karın kası çalışırsam (mekik vs.) zayıflarmıyım ? Dediğim bölgelerdeki yağlar gider mi ? Ne yapmamı önerirsiniz ? Cevap verirseniz mutlu olurum…
Bu şekilde göbek eritemezsiniz. Kitabımda yağ yakmayla ilgili çok detaylı bilgiler verdim, onu öneririm.
Yazı için çok teşekkür ederim. Muallakta olduğum içinden çıkamadığım bir durumu en ince ayrıntısına kadar açıklayıp beni netleştirdiniz. Çoğu salonun durumu ve antrenörlerin seviyeside malum.
İlşad Bey, yaşım 23 kilom 93 boyum 1.80. sizin makalenizi okumamla birlikte yaptığım program (öncesinde önce kardiyo 45 dk – sonra bölgesel çalışmaydı)
10 dk eliptik
bölgesel ağırlık antremanı (3×12 veya 3×10)
30 dk koşu bandı
3×50 mekik
3×50 ismini bilmediğim 🙂 dambell ile sağ ve sol ayaklara doğru indirme (bel bölgesi için)
sizin benim için önereceğiniz bir program mevcut mudur?
sadece kardiyo mu yoksa ikisini birlikte kaslara yönelik çalışma konusunda hala belirsizim.
Şimdiden çok teşekkür ederim.
Bu şekilde program değerlendirmesi yapacak vaktim olmuyor artık, anlayışınızı rica ederim. Başarılar.
Okudukca dusuncelerim berraklasacagina iyice karisti. Spor salonuna yazildim ama ilgilenecek olan bayanin egitimi yok. Program konusunda kararsiz kaldim iyice. 25 yasindayim , 1.65 boyunda ve 77 kiloyum. 12 yil boyunca judo sporu yaptim birakmak zorunda kalinca cok kilo aldim. .hatfAda uc gun spor yapma olanagim var, salonu bayanlara sadece 3 gun verebiliyorlarmis. Dinlenik nabzim 61, antrenman nabiz araligim 140_155 nasil bir yol izlemeliyim , kafam cok Karisti . Yardimci olabilirseniz sevinirim 🙁
Ben de sorunuzu anlayamadım işin aslı.
hocam iyi güzel hoş da hiç hormonal boyuta değinmemişsiniz. Kardioyla kazanılan testesteron ağırlık antremanındaki etkiyi arttırıyor. Bu konu da ki düşünceleriniz nedir?
Bora selamlar, 5 senedir fitness yazarlığı yapıyorum ve binlerce şey söylendiğini gördüm, ancak bu iddiayı ilk kez senden duydum 🙂 Kardiyo testosteron kazandırmaz, bilakis seviyesini düşürür. Neye dayanarak bu yorumu yaptığını bilmiyorum ama, oldukça hatalı olduğundan kuşkun olmasın.