İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sporcu Bünye İçin Ramazan Hassasiyetleri

Yazan: Günlerin Köpeği

Selam herkese. Daha önce de, çok az olduğu şüphesiz bildiklerim dâhilinde, vücutlarını istedikleri yönde değiştirmek isteyen insanlar tarafından sorulan sorulara ağzımdan düşen kelimeler halinde cevap vermeye, bende yoksa da, bulmaya çalışmıştım. Yine en saf ve kaliteli creatine’den de temiz bu beyaz sayfada da öğrendiklerime benzer bir şeyler karalamaya çalışacağım. Her aklı başında olduğunu sanan yazar gibi isterim ki okunayım. Teoride, teknik bilgiye sahip insanların ülkemizde aslında işin hiç pratiğinde bulunmadıklarını, buna rağmen kullanımı serbest bırakılmış harfleri gönüllerince dizebildikleri ve bunun adını asıl bilgi diye çağırdıkları hepimizin bildiği acı gerçek ve üstesinden gelinmesi gereken bir diğer vakıa. Ne diyetisyenim, ne de profesyonel sporcu, ama böyle yazılar okuduğunda bundan yana şüphesi olan benim gibiler için söylüyorum; bu yazıyı yazan zevatın sadece sırtındaki kendini bulmuş kas sayısı 13. Asal sayıdan daha fazladır… Endişeye gerek yok; alaylı yani…

Yazının içeriği hakkında bilgi vermek, iyi bir yazar için her ne kadar okurun önünde tüketilmesi sakıncalı kelimeler arasında yer alsa da, “benim harflerim sağlam bana bir şey olmaz” deyip bu ilk yazımın bundan sonraki kısmının Ramazan ayı sonrası spor yapma heveslisi bünyelere yönelik olduğunu belirterek devam ediyorum.

Ramazanda Vücut Geliştirme

Bu ayı diğerlerinden ayıran; bir sporcu için idman takvimine kalındığı yerden geri dönmek hem zor hem de bir anlamda oldukça faydalı olabilir. Bu bir ay, belli aralıklarla tüketilen sade ve hafif gıdalar ile günümüz yaşam koşullarında adeta bir çöp öğütücüsüne dönmüş mide bu vesile ile hem bir nebze rahatlatılmış hem de bu dönem suresince idman programından ayrı kalan sporcunun spor yapmaya duyduğu özlemi kamçılaması açısından da oldukça faydalıdır. Evlere sığmaz bu faydaların yanında vücudun nadasa çekildiği bu ayın çıkışının sporcuya verebileceği bir kaç olumsuz etkinin de vücut bulma ihtimali de her ne kadar biz bu hiç olmasın istesek de, olası. Özelikle bu işi hevesle ve azimle yapan sporcular midelerine koydukları açlık mührünü kaldırır kaldırmaz, ateşi henüz sönmemiş eski heveslerini de alıp salonlara akın etmekte ve sanki son yapılan idmanın ardından bir ay değil de bir gün geçmiş gibi terli tişörtlerine aynı sistemle geri dönmektedirler. Ve bu da doğalıyladır ki netice de birçok lüzumsuz ağrıya ve spordan siz tüm kaslarınızla –çizgili olan kalbiniz dâhil- tam tersini arzu etmenize rağmen yine de bir kaç gün ırak kalmanıza neden olabilmektedir. Hatta bazen bu kabahatkarlar sadece aspirin imdat çekiciyle halledilebilecek ufak, tatlı ve narin kas ağrılarıyla kalmayıp uzun dönemde kendini ortaya ciddi sakatlıklara zemin olarak, damarlar, kemikler ve kıkırdaklar ve acıtabileceği diğer tüm oyluklar arasına atabilmektedir. Neymiş?

Aceleye gerek yok! Hepimize yetecek kadar dambıl var.

Kanımca Ramazan ayı sonunda bir diğer dikkat edilmesi gereken husus; hemen her sene spor salonlarına devam etme sorumluluğunu Eylül-Mart ayları arasındaki o uzun dönemde kilo verme kilo alma, ya bende göğüsle kol iyi de biraz omuz yapma amacıyla gelerek gösteren diğer salon üyeleri ya da idmanlarını evlerinde devam ettirenler için. Sebep odur ki vücut neyden yoksun bırakılırsa onu bulduğu ilk anda bu yoksunluğun daha da devam edeceği mantığıyla –ki bu da kendini koruması açısından oldukça mantıklı bir dizayndır- onu kendine biriktirebileceği her anlamda yağ, şeker, protein ve adını bilmediğim diğer enzimler halinde yapıştırmasıdır. Bu yüzden kilo verme niyetli spor yapma isteği içinde olan yağlılar, hem idman programlarına geçişi üstte belirttiğim sebeplerden dolayı daha yumuşak yapmalı hem de bir dönem boyunca istenilen saatte yeme arzusundan mahrum kaldıkları yağlı börek ballı çörek, ağır mezeler ve yoğun alkol tüketiminden uzak durmalıdırlar. Yoksa yürürken dahi sallanan –ki bu nerenizi çalıştırmanız gerektiği konusunda çok güzel doğal bir uyarıcıdır- kıvrımlarını uzunca bir vakit daha evlerinin aynalarına misafir etmek durumunda kalabilirler.

Kilo azlığından şikâyetçi cılız şahsiyetler de Ramazan çıkışı dambıllara halterlere çocuk görmüş maykıl jeksın gibi saldırmamalı. Henüz vücutları taze, elleri nasırsız, eklemleri yer çekimine karşı koymaya dayanıksız ve idmansız olduklarından makara kukara eşliğinde yaptıkları o `ilk gece` antrenmanın ardından ertesi gün ayni saatlerde sorulacak her soruya `ahh!` diye cevap vermek zorunda kalabilirler. Acelemiz yok! Eylül ayındayız; bu ve benzeri siteleri takip etmeniz, salonunuzdaki hocaların yazdıkları programlara uymanız ve yemeğinize özen göstermeniz halinde gelecek sene Ağustos ayında teslim edilmek üzere sizi bambaşka gösterecek mucizevî bir ayna vaat ediyorum.

Şimdi ne yazık ki “her şeye rağmen güzel” memleketimde değilim. Daha uzun bir süre de gelemiyeceğim. Ama yine de biliyorum ki şu anda orada tüm dertlerini, belki de bu yolla tüm dertlerini unutmuş birçok spor sevdalısı Ramazan ayının bitimini ve hep bir şeylerinden şikâyetçi olduğu o salonlara geri dönmek için can atıyor. Ve benim bildiğimi zannettiğimi henüz duymamışlar da öğrenmeli ki, hevesin can yakmadığı çok az görülmüştür. Yani şu anda kanınızı kaynatan salonlara akın edip bir anda ağırlıklara sarılmak makinelerin kablolarını bir bir koparmak koşu bantlarından alevler çıkarmak isteği emin olun ki yeteri kadar iyi kontrol edilmezsen iyi hallisinden sizi yukarıda bahsettiğim takatukacılara götürüp ve daha birçok lüzumsuz sıkıntıya sebep olabilir. Bunun yerine ben sizin yerinizde olsam mesela benim için bunları yazan ve iyi kötü bilgisi olduğunu düşündüğüm birinin söylediklerini de yapacaklarım listesine eklerdim.

Eser sahibi -vücudunuz yani- olan sizin daha iyi bileceğiniz gerçeği göz ardı edilmemekle birlikte Ramazan ayı sonrası kilo alma programına dair diyeceklerim:

1) Mükellef, Muhteşem, Mükemmel ve Muhtelif Bir Kahvaltı

2003 yılında 63 kiloydum bu spora başladığımda. 3,5 sene sonunda tartıya çıktığımda hayatımda ilk defa dururken 100’ü geçtiğimi gördüm: 103 kiloydum. Yani ben ve 47 santim kollarım beraber gördük. Hala dinliyor musun? O halde: Kahvaltı sevilecek hem de çok sevilecek. En az 4 –en az diyorum 10’a yolu var- ama elbette doktorunuza sorun, sonra porotein zehirlenmesinden takalaki olmayın. 4 yumurta beyazı ve 1 adet sarı ve diğer kahvaltı ürünleri bu sofrada tüketilecek. Bu faslın diğer öğünlere göre daha yoğun ve ağır olarak alınmasının sebebi kahvaltıya hiç bir şey yemediğiniz ortalama 8 saatlik bir uykudan gelmiş olmanız ve idman sonrası tüketilecek mükellef sofraya kadar yeniden uykuya giden bu zincir boyunca kadar tam anlamıyla bir şey yenilmeyeceği içindir. Nasıl yani ve neden?

2) Arada Yenilecek Az Yemek

Mide, öğle yemeğine uğratılmadan önce arada kayıntı olarak hafif yağlı bir et ya da sebzeli hamburger –mümkünse hatta tavuk- içeren bir sandiviçin gözüne vurulmalıdır. Kola ve türevleri her ne kadar zararlarıyla nam salmış içecekler olsalar da yine bu sırada bir adet kutuletilebilir. İçerisindeki şeker vesilesi ile vücudumuzda hazır bulunan ve gelecek olan yağın vücutta daha iyi saklanmasını sağlar. Korkma paşa! Bu yağ kötülerden değil. Bu dönem kilo alma donemi. Yağa ihtiyaç var. Al tırsma. Sonra hepsi gidecek onların.

3) Öğle Yemeği

Günün en hafif şekilde geçiştirilecek öğünü ile karşınızda. Ya çalışıyorsundur ya iş bakıyorsundur ya da okuyorsundur. Var mı er kişiye başka ihtimal? Gün ortasında kiloyla kalori yüklenip mideye hamallık ettirmenin manasızlığı oradan da görünüyor değil mi? Öğle yemeği sırasında alınacak yağlı et, börek, çörek vesaire ağır yemekler sizi oturduğunuz yere zımbalayacağı için gereksizdir. Bunun yerine bir iki dilim kepek ekmeği, sebzeli pilav ya da sebzeli herhangi bir şey ve 100-150 gram kadar et mümkünse tavuk. Ve en az sofradaki yemek tabağı kadar bardak su içmek yemekten sonra. İçilecek su ne imam hatırlatacak kadar sıcak olmalı ne de dişlerin akordunu bozacak kadar soğuk. Yemekten sonra içilecek bir bardak sıcağa yakın ılık su yemek sırasında alınan hayvansal yağların donmasını önleyecektir. Bu herze, uzun yaşamak gibi çok sıkıcı bir hobileri olan Japonların her öğünden sonra gerçekleştirdikleri bir seremonidir.

4) İkindi Kayıntısı: Ensevilesiöğün

Çünkü öğlen yemeği sofrasından yarı tok yarı aç kalkmanın verdiği sinir anca bu öğünde tüketilebilecek kahvaltılık yulaf-süt karışımı ya da içine ekmek doğranmış sıcak bir çorba ve sebze yemeği ile anca kesilebilir. Bu öğünde de eğer mümkünse 100-150 gram tavuk eti de tüketilmelidir. Öğünler sırasında sıralı bir şekilde tüketilecek protein, idman öncesi yüklenilen destek ürünlerden çok daha faydalı olacaktır.

5) Akşam Yemeği

İdmana gitmeden önce sporcu hafif besinler tüketmeli. Ne yenirse yensin kan mideye yöneleceği için ağır yemeklerden kaçınılmalı. Daha dişe kürdan sürmeden spor salonuna gitmek sporcuya hem fiziksel anlamda rahatsızlık verir hem de kas gelişimi açısından faydalı değildir. Görürsünüz ki salonda ağır basınca honk honk geğiren bu ağabeyler onlardandır. Yemeğin sindirilmesi, mümkünse spor salonuna yürüyerek gidilmesi ve yemekten sonra çokça su içilmemesi tam randımanlı bir idman için çok daha yararlı olur. İdmandan önce sporcu destekleyici ürünlerini 30 dakika önce alabilir.

6) İdman Dönüşü Yemek

İdmana akşam 7 de başlanıldığı ve takriben eve donusun 9 olduğu varsayılırsa çok ağır bir yemeğin hem uykuda rahatsızlık vereceği bu nedenle sağlık açısından faydalı olmadığı söylenebilir. Bazı bünyelerde şeker çok çabuk düşebileceği için varsa bir elma ya da muzun beli bükülebilir. İdmanın hemen ardından yani kasların bunlara ihtiyaç duyduğu en kritik dakikalar olan idman sonunda varsa destek ürünler alınmalı ve yaklaşık 30 dakika ya da bir saat kadar sonra da yemek faslına geçilmemeli. Vücut ağırlıklarla ilişkiye sokulduğu için kan bulabildiği her delikten damarlara akarken yemek yemenizle mideye gelmesi onun canını sıkacağı için o da sizin canınızı sıkar ve kaslarınız yerine her zaman yaptığınız gibi yine midenizi beslemiş olursunuz.

Yaa işte..

Bitti ya Ramazan.. İnançlar doğrultusunda bir ay boyunca dinlendirildi 5 duyu ile alınabilecekler vasıtası ile beden. Göz baktı ama görmedi, dil tattı ama doymadı, nefes çekildi ama ne kokusudur nedir anlamadı, el dokundu ama hissetmedi, kulak duydu ama işitmedi… Bu işi hakkıyla yapanlar ömürlerini ekecekleri toprağı bir ay daha dinlendirdi.. İnananın bu yoldaki serüveni, herkesin bayramı kutlu olsun.

Bu yazı kanunen tescillenmiştir.

Bu yazıda kullanılan telif haklarıyla korunan görseller: rich115, fransuess ve Nuran’s Creative Commons lisanslarına uygun olarak kullanılmıştır.

3 Yorum

  1. kabus06 kabus06 29 Mayıs 2011

    sizden beslenme ve spor konusunda nasıl yardım alabilim. ben vucudumu geliştirmek istiyorum ve bunun için bir spor salonuna yazıldım. hocaların yeterlı oldugunu düşünmüyorum kendımde bu konu hakkında hiç bir sey bılmıyorum. çünku daha önce hiç spor yapmadım . bana yardımcı olursanız çok sewinirim …

  2. ünal ünal 13 Temmuz 2011

    admin  ramazanda kaybedeceğimiz kilolar  kas sisitemini çok etkiler mi acaba cvp pls

  3. Batuhan Batuhan 10 Temmuz 2013

    Üslubunuz ilginç ve dikkat çekici yalnız bazı yerlerde bu kelime oyunları o kadar abartılı ve uzun ki artık dikkat çekmekten öte sadece yorucu ve dikkat dağıtıcı olmuş okur için. Hele ki bu o okur. bilgisayar başında birçok bilgiyi hızlıca tarıyarak öğrenmek isteyen bir internet kullanıcı ise 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir