İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Diş Beyazlatma Teknikleri

Yazan: Dr. Dt. Mehmet Oğuzcan

Günümüzde medya ve Hollywood baskısıyla giderek artan estetik kaygılar ve diğer bireylerden daha güzel görünmeye duyulan arzu, vücudumuzun her yerinde kendini gösteriyor. Daha yağsız bir göbek, daha güzel görünen saçlar, daha sıkı kalçalar, daha kaslı bir kol için birçok bireyin yapmayacağı çılgınlık yok; bunlar için varsın sağlığımız tehlikeye girsin… Bunlara ek olarak yüz güzelliğimizi tamamlayan ve ilk izlenimde karşıya olumlu izlenim bırakacak olan gülüşümüz neredeyse hepsinden daha önemlidir. Çünkü cılız kolları, şişman göbeği, şekilsiz kalçaları bir şekilde giysilerle gizleriz ama kötü gülüşü gizlemek neredeyse imkânsızdır.

Dişlerin Doğal Rengi Daha Biz Anne Karnındayken Belli Olur

Dişlerin oluşumu bebeğin fetus hâli ile başlar (ilk 3 ay ) ve tabiidir ki renklenmede en önemli rolü oynayan dentin dokusu da bu dönemde oluşum ve gelişime başlar. Dentin, strüktüel yapısını ve dişe vereceği rengi kazanır. İşte bundan sonra ömrümüz boyunca bize hizmet edecek olan doğal (natural / natürel) dentin renkleri böylece ortaya çıkar.

Bazı sistemik rahatsızlıkların etkisi ile iç renklenmeler olarak sınıflandırdığımız renklenmeler oluşur. Dişin rengini etkileyen sistemik hastalıklar arasında eritroblastozis fetalis, sarılık, porfiria, amelogenezis imperfekta, dudak damak yarığı, serebral palzi, ciddi böbrek hasarı, vitamin eksikliği, kalsiyum-fosfor eksikliği sayılırken florozis, yaşlanma ve travma da bu farklılıkları ortaya çıkarır.

Sistemik hastalıkların neden olduğu renk değişimleri uterusta geçen ikinci trimestırdan (hamileliğin 3 ile 6 ay arasında geçen süre) 10 yaşına kadar olan bir süreçte etkilidir. Tetrasiklin ve minosiklin gibi dentin dokusuna bağlanma özelliği bulunan sistemik yolla alınan ilaçların etkileriyle de kendilerini gösterirler (bunlar hep konuşulan antibiyotiklerin bazılarının etken maddeleridir)… Burada çok kısa detaya girelim: Tetrasiklin kalsiyum iyonları ile şelasyona girerek hidroksi apatit kristalinin yapısına derinlemesine nüfuz eder. Dişin en büyük kısmını oluşturan dentinde bulunup pulpal orijinlidir.

Dişlerimiz Renk Değiştirebilirler

Bunun dışında dişlerimiz yaşam boyunca da renk değiştirebilirler. Her yaşta görülebilen bu renklenmeler gıdalara, kötü ağız hijyenine ve restorasyonlara (ağızda bulunan dolgular vb) bağlı olarak ortaya çıkar. Dış ortamdan kromojenlerin diş yüzeyine veya pelikıl tabakasına yerleşimleri sonucu görülür.

Dişlerin beyazlatılmasında birçok sistem kullanılabilir, renklenmelerde lekenin rengi ve beyazlatma seans sayısına (beyazlatma için diş hekimine en az 2 defa fazladan seans gitmek gereklidir, tam beyazlama çoğu vakada 3 seansta tam anlamıyla yakalanabilmektedir), florur renklenmelerinde beyazlatma tekniğinin süresine, hastanın yaşına, lekenin rengine, beyazlatma seanslarının sayısına göre değişecektir.

Diş Beyazlatma Teknikleri

Beyazlatma tekniklerinde etken madde olan karbamit peroksit ve hidrojen peroksit sıklıkla ısı ve ışıkla birlikte uygulanır.

Beyazlatma materyalleri dişe dış yüzünden uygulanır, buna vital beyazlatma adı verilir. İç yüzeyden de uygulanabilir (dişin içerisinden ) ve buna da devital beyazlatma adı verilir. Bunların dışında kişiye özel kaşıkların hazırlanarak evde tedavinin pekiştirildiği ya da az olan renklenmelerin tedavi edildiği home bleach tekniği ve gece uykuda kullanılabilen plakların yapıldığı night guard gibi sistemler de vardır bununla beraber 8-10 yıl kadar önce dişlerin üzerine yapıştırılan ve bazı vaklarda başarıyı yakalayabilen strip’ler de Amerika’da piyasaya çıkmıştır. Tüm bunlarla birlikte asıl olan, hekimin muayenehanede ısı ve ışık yardımıyla uyguladığı vital ve devital tekniklerdir.

Diş Macunları Doğal Renklenmeleri Değiştirmez, Yalnızca Sonradan Oluşan Renklenmeler Üzerinde Etkilidirler

Dişlerin, ancak sonradan kazanılmış olan renklenmeleri diş macunu aracılığıyla beyazlatılabilir (yani çay, çorba renklenmeleri ). Doğal olarak ortaya çıkmış olan bu dış renklenmelerin tedavisi üzerinde çalışılan diş macunlarından %1’lik tetrasodyum polisülfat, %7’lik sodyumtripolifosfat, %0.243’lük sodyumflörür ve %10’luk yüksek miktarlardaki silikali diş macunları günde iki kez kullanımla 8 hafta sonunda başarılı bulunmuşlardır.

Karar Vermeden Önce Beyazlatma Hakkında Doğru Bilgi ve Yönlendirme Alın

Muayenehaneye başvurarak dişlerini beyazlatmak isteyen hastaların bir kısmında hassasiyetler olabilir, özellikle diş eti çekilmelerinde hekim ne kadar dikkat ederse etsin bir miktar hassasiyet artacaktır.

Bugün birçok kişi dişlerinin beyazlatılmasını istiyor; belki yaşamlarında kendilerine aldıkları bir aksesuar gibi istenilen bir farklılık olsun, belki de tamamen değişiklik olsun diye isteniyor. Sebep ne olursa olsun, diş hekiminin hastanın yönlendirilmesi ve bilgilendirilmesindeki rolü son derece önemlidir. Her ne kadar kontrollü uygulanan bir beyazlatma ajanı büyük risk oluşturmuyorsa da, diş minesinde bir takım değişikliklerin olabildiği de bir gerçektir. Dişlerin beyazlatılmasındansa dişlerin natürel renklerinin korunması ve sağlıklı görünümlerinin devamlılığının sağlanması da en kötü ihtimalde bile beyazlatılmış diş kadar bakımlı görüntü sağlayacaktır. Tabii ki bu beyazlatmanın fiziksel görünüme bağlı olarak yaşam şeklini ve psikolojisini etkileyebilecek bireylerde hasta isteklerinin desteklenmesi istisnai bir doğrudur.

Bu yazı kanunen tescillenmiştir.

Diş beyazlatma, doğal diş rengi, diş beyazlatması, sağlıklı diş beyazlatma teknikleri, doğal beyazlık, doğal beyaz diş, en iyi beyazlatıcı diş macunu ve diş sağlığı hakkında olup sağlıklı yaşamla ilgili olan bu yazıda kullanılan görseller: Symic, Evil Erin, scragz ve Let Ideas Compete Creative Commons lisanslarına uygun olarak kullanılmıştır.

Bir yorum

  1. güven güven 12 Aralık 2013

    misvak kullanın.mucizeyi görün.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir