
Zinde Türkiye için yazan: Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat
Dostluk hakkında çok şey yazılıp çizilmiş, pek çok târifler ve tasvirler yapılmıştır. En sevdiklerimden birkaç tânesini yazayım:
• Dost, karşısına silâhsız ve kalkansız çıkabildiğiniz insandır.
• Dost, kötü günde de arayan adamdır.
• Dost, açıklarınızı bilmesine rağmen arkanızı dönebildiğiniz adamdır.
• Dost, zamanın ve yaşanmışlıkların süzgecinden geçip sadakatini ispatlamış adamdır.
Bunun gibi pek çok şey yazılabilir tabii… Aklıma rahmetli Âşık Veysel’in mısrâları geliveriyor:
Dost dost diye nicesine sarıldım
Beyhude yalvardım hey yar
Boşa yoruldum
Benim sâdık dostum
Kara topraktır
Kara toprak
Ne bilge, ne vakur, ne gönül ehli ve mütevâzı’ adamdı. Adam gibi adamdı.
Hiç unutmam, radyoda genç bir muhabir “Senin şiirlerinde ozanca bir şekilde akarsulardan nasıl elektrik elde edileceği bile var, ne diyorsun?” diye küstahlık ötesi bir üslûpla suâl eylediğinde, “Benim içime öyle geliyor, söyleyiveriyorum, gerçeğini sizin gibi ilim irfan ehli bilir ancak.” diyebilecek kadar kâmildi…
Hülya’yla Yatıp Kaya’yla Kalkan Nesil
Şimdiki nesiller Hülya’yla kalkıp Kaya’yla yatmaktan, kim kiminle nerede şey etmişliğinin peşinde koşmaktan başka şey düşünemez hâle geldi, getirildi… Eminim ki, kaybedeli çok sene olmayan bu ermiş kişiyi bilen gençlerimiz pek azdır. Kültürümüzü, mânevî değerlerimizi ve insanlığımızı son otuz senede nasıl da sür’atle yitirdik.
Heyhat! Artık eski dostluklar da kalmadı. Her şey vahşi kapitalizmin faydacılık ve menfaâtperestliğine, yâni maddiyata tahvil edildi. Artık sevgiliye “siz” diyenler, aşkını ifâde edebilmek için beste yapanlar yok. Hâttâ böyleleri ahmak ve salak yerine konup dalga geçilir oldu…
Kullandığınız markayla, gittiğiniz mekânlarla, satın alma gücünüzle ölçülüyorsunuz; insaniyet öldü ama beşerî zâfiyet kanser gibi bütün her tarafı istilâ etti!

Kimden Dost Olur
Haydi, kimlerden dost (koca, karı, âşık da dâhil) olur suâlini, yâni kâmil, olgun ve oturmuş bir kişiliğin özellikleri nedir sorunsalını cevaplayalım:
Mizah kullanabilen ve bunu alaycılıkla karıştırmamayı başaran,
Yeni durumlara ve fikirlere peşin hükümsüz yaklaşabilen ve tahammüllü olan,
Konformist (baş eğici, bi’at edici) olmayan ama ma’kûl ve mantıklı eleştirileri kabûllenebilen,
Hiçbir fikrin veya inancın mutaassıbı yâni yobazı olmayan ama kendi net tercihleri, inançları da bulunan,
Nesne ilişkilerinde (arkadaşlıkta, sosyal ve ekonomik hayatta) sebatkâr ve tutarlı olan,
İçi kin, nefret ve öfke gibi yıkıcı duygularla dolu olmayan,
Diğerkâm olan yâni karşılık beklemeksizin iyi davranabilen,
Kimseleri göklere çıkarmadığı gibi, kolay kolay da yerin dibine batırmayan,
Sözüne güvenilir, ipiyle kuyuya inilebilir olan,
Emanete ihânet etmeyen,
Arkadaşının karısına, kızına veya kocasına, sevgilisine yan gözle dahi bakmayan,
Tutamayacağı sözü vermeyen, verdiği sözü de tutan,
Kendisine tanınan imkânları suiistimâl etmeksizin, dürüstçe kullanan,
Merhametli olan ama aşırı derecede de verici olmayan,
İyilik yaparken bunu karşısındakinin gözüne sokmayan ve karşılığını beklemeyen,
San’at, edebiyat ve benzeri şeylerle kendini aşmaya gayret eden,
Hâl ve hareketlerinde ölçüyü aşırı bozmayan yâni güvenilir olan,
Gustosu, zevki olan ama şatafattan hoşlanmayan,
Her şeyi yerine zamanına ve yöntemine göre yapan,
İçince sarhoş olsa bile dağıtmayan ve terbiyesizleşmeyen
…insanlardan dost çıkar.
Bunları bulmak pek zordur, buldunuz mu da asla bırakmamak, onlara lâyık olmak gerekir çünkü aynı çabayı ve incitmeme kaygısını onlar zâten herkes için taşırlar.
Kimden Dost Olmaz
Şimdi başa dönüp, kimden dost veya arkadaş olmaz suâlini de cevaplayalım:
Kadir bilmez olan, yapılan iyiliği cezasız bırakmayan,
Fırtınalı ilişkileri olan (karısına veya sevgilisine kötü davranan, döven, kocasına benzer şeyleri yapan, sürekli eş değiştiren),
Sözünün eri olmayan, yalan söyleyen,
Emniyeti sûiistimâl eden (meselâ beş gün kalırım deyip beş haftada zor yolladığınız biri),
Kendi menfaât ve ihtiyaçları için sizi kullanıp, işine yaramaz hâle geldiğinizde üzerinize sifonu çekiveren ve bir de suçlayan,
Tahammülsüz, münakaşa kaldıramayan,
Emânete ihânet eden,
Kendi vatanına, milletine ve çevresine karşı anlamsız kin ve nefret hisleri duyan,
Yapmak için değil yıkmak için eleştiren,
Gereksiz kabadayılık, “ben neymişim be ağabey” çıkışları yapan,
Başta maddiyat olmak üzere, sizi sömüren ve buna izin vermediğinizde ortadan kaybolan,
Ve… bilge kişilik kriterlerinin tam tersi tutum ve davranışlar sergileyen
…insanlardan ancak ahbap çıkar, dost olunmaz.
Siz siz olun, dostlarınızın kıymetini bilin ve hatalı, yanlış, patolojik kişilere beyhûde duygusal yatırım yapmayın.
Yapmayın ki, sonra üzülmeyesiniz.
Dostluk dolu günler dileğiyle…
Dostluk hakkında, dostlar hakkında, dost özellikleri gibi konular hakkında olup kişisel gelişim, kişilik gelişimi, ilişkiler konularıyla ilgili ve sağlıklı yaşam konularıyla dolaylı olarak ilgili olan bu yazıda kullanılan telif haklarıyla korunan görseller: flickrohit, lululemon athletica ve elaine faith Creative Commons lisanslarına uygun olarak kullanılmıştır.

Guzel yazi icin tesekkur ederim, , cok hos,hepimizin bir sekilde icerisine girdigi bir girdap gibi yanlizlik, sonunda dostsuzliktan,amerikadaki halk gibi herkes saatlik ucretlerle psikiyatristlere kosacak ne yazikki..
Bunun son yillardaki en belirgin.ornegi spor salonlarinda., sahsen rastliyorum, gencler kaliteli telefonlarindan.uzanan rengarenk kulakliklarin arkasinda kimseyle konusmadan kendi tabirleri ile cool..:) bir sekilde spor yapiyorlar..( istisnalar ise ya karsi cinsten birilerine sevimlilik yapiyor 🙁 )
Maalesef insanlarımız birbirlerine yabancılaştıkça, bu gibi sorunlar da ivmelenerek artacak. Psikiyatri, bu sorunun sâdece bir ucundan tutabilir. Sevgiyle…
Maalesef 🙁
Hocam genç bir vatandaş olarak diyebilirim ki Türkiye’de bugünkü gençliğin çok çok azı bu saydığınız kriterlere uyuyor. Kimden dost olmaz kategorisine bakınca ise sanki 40 yaş ve altı grubun tanımını görüyorum, bu grup aynı zamanda kimden dost olur listesindeki pek az niteliğe sahip. Şehvet düşkünlüğü, terbiyesizlik, kendi milletinden nefret etmek, atasına sövmek, laf olsun diye eleştirmenlik, kadir bilmezlik… Bir takım sözlük siteleri bu saydığım nitelikleri görmek için en iyi yerler. TV’ler de müptezellik merkezi. Ortalıkta aydın diye, toplumun aynası diye dolaşan sanatçı, okumuş, köşe yazarı vs. tipler de evlere şenlik, çoğu boş kafalı bir yerlerden okudukları, duydukları fikirler dışında bir şey yaratamayan insanlar. Bu ahval ve şerait altında dost bulmak mucize gibi hocam. Saydığınız türde artık antika diyebileceğimiz insanların avuç içi kadar bir dünya kurup, çevreye kulak tıkamaktan başka yapabilecekleri bir şey yok gibi. Nerede, ne oldu da bu noktaya geldik sizce?
Maalesef çok ama çok haklısınız. Beyinlerimizi yıkadılar, miilî ve manevî Dilerim ki bu travma bizi adam eder. Ümidiniizi kaybetmeyin…
Ümidini kaybeden vaktini, nakdini ve milliyetini, en korkuncu da, insaniyetini kaybeder…
Sevgi, bilgi ve görgü eksikliğinden dolayı maalesef…
Ellerinize sağlık genç dostum, sevgiler…