2025 yılı yayınlama notu: Aşağıdaki okuyacağınız yazı, sitemizin 10 yıllık aradan sonra yeniden açılması sonucu yayınlanmıştır. İlk yayın tarihi 2014’dür. Bu yazı, yazıldığı dönemdeki güncel olay, kişi, kurum, fiyat, ürün veya o döneme has bilgilere atıflar içeriyor olabilir. Bu unsurlarda değişiklikler olmuş olabilir. Yahut bahsedilen ürün, uygulama, hizmetlerle alakalı olarak yenilikler, çeşitlilikler, alternatifler de çıkmış olabilir. Aynı üründe farklı içerikleri olan ürünler çıkmış olabilir yahut ilgili ürün veya hizmetleri denetleyen kurum veya kuruluşlar değişmiş olabilir. Yazıda bahsedilen şirket, kurum ve benzeri her türlü tüzel kişilik el değiştirmiş olabilir yahut yetkilileri değişmiş olabilir; benzer şekilde bahsi geçen şahıslar iştigallerini değiştirmiş olabilir. Benzer şekilde zikredilen adres ve konumlar da artık geçerli ve doğru olmayabilir… Yazıyı okurken aradaki zaman farkını göz önünde bulundurarak her türlü bilgi, iddia ve tespitte aradan geçen bunca yıl içerisinde değişiklik olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurun ve gereken yerlerde bilgilerin geçerliğini kontrol ediniz.

Türkiye’de fitness ve sağlıklı yaşam yazarı olmak
Yazan: İlşad Özkan
2009 yılında Zinde Türkiye’yi kurarken kafamda asla fitness ve sağlıklı yaşam yazarı olma düşüncesi yoktu. Tek istediğim, internette aklına eseni yazan ve milleti yalan yanlış yönlendiren sitelerden ya da ürün satıcılarının sahte isimlerle yaptıkları manipülatif yayınlardan insanları korumaktı. Nitelikli ve seçkinci bir yayıncılık anlayışıyla, bir tek kişi bile olsa doğru şekilde bilinçlendirebilirsem görevimi tamamlayacağım diye düşünüyordum. Fakat işler pek umduğum gibi ilerlemediğinden, elimi taşın altına sokmam gerektiğini fark ettim ve ara sıra kendim de yazmaya başladım. Daha sonra, beklemediğim bir şekilde, hiç tanımadığım insanların benim okurum olduğunu fark ettim ve okurlarımın benden ilk istedikleri “Size ait yazılar farklı ve okumayı seviyoruz. Lütfen onlara imzanızı atın ve diğerlerinden ayırt edilmelerini sağlayın,” oldu. Şaşırmıştım, demek ki benim kimse girip okumaz sandığım siteyi okuyanlar vardı (bugünse bu alanda lider internet yayıncısı olmayı başardık). İstediklerini yaptım, bana ait yazılar artık ismimle yayınlandığı için belli oluyordu. Fitness yazarlığı maceram böyle başladı ama olgunlaşması zaman alacaktı.
Spor bilmeyen yazar, yazı bilmeyen sporcu
Kendi sağlıklı yaşam, özellikle egzersizlere yönelik fitness yazılarım için birkaç avantajım vardı. Her şeyden önce, bir karşılık beklemeden insanlara bir şeyler vermek için çabalayacak kadar idealisttim. Bugün ise, yazılarım ve çalışmalarım dışında bizzat karşılıksız destek vermem, yaşamımdaki diğer yükümlülükler gereği, artık mümkün değil. Yine de bunun için her fırsatı değerlendiriyor, insanlarımızın ücretsiz faydalar edinebilmesi için gücüm yettiğince çalışıyor, başka çalışmalara destek olmaya çalışıyorum.
Bir diğer avantajım ise, belki iyi bir entelektüel sayılmasam da en azından dünya klasiklerinin çoğunu okumuş olmam ve yazıya ilgili biri olmamdan kaynaklanıyor. Yani, pek çok yerde size sunulan fitness yazarlarının bu sıfatı taşımadığını fark etmişsinizdir. Çoğu, “Bakın, ne güzel vücudum var!” veya “Kaslarım müthiş, değil mi?” dercesine fotoğrafını koymuş, yazı açısından da sınıfta kalmıştır. İlk bakışta; İlahi Komedya’yı, Mesnevi’yi, Yabancı’yı yahut Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru’nu ve daha nice eseri okumuş olmanın fitness yazarlığına ne tür bir katkısı olacağını anlamayabilirsiniz. Evet, iyi veya en azından vasat düzeyde bir okur olmak size daha ağır squat bastırmaz ya da bench press’de salonunuzdaki rekoru kırdırmaz; ama sizin yazı yeteneğinize büyük katkısı olur. Yaptığınız ya da yapacağınız iş yazarlık ise, doğal, içinden geldiği için okuyan iyi bir okur olmak zorundasınız. Buna, en azından usta bir yazar olana kadar, mecbursunuz. Bir diğer nokta ise, okuma alışkanlığınızın devam etmesinin önemli olduğudur. Neredeyse hiç kitap okumadığım birkaç yıl boyunca yazdıklarım oldukça zayıf şeylerdir. Buna karşın kitap okuduğum bir iki haftada bile yazdıklarım fark edilir düzeyde iyileşiyordu. Sonuç olarak, dünyanın en iyi vücuduna da sahip olsanız da bu sizin yazarlık yeteneğinize hiçbir değer katmaz (fakat bunu başarırsanız çok havalı bir yazar olursunuz, orası kesin), vücudunuz veya sporculuğunuz dolayısıyla fitness-spor “gurusu” olarak tanınsanız ve milyonlarca hayranınız olsa da ağzınızı açtığınız, kalemi eline aldığınız an “okur kısmı” size burun kıvıracaktır. Doğru olan da budur zaten, yazınsal bir eylem, yazınsal yetenekler ister ve bunun vazgeçilmez şartlarından biri de iyi bir okur olmaktır.
Ha tabii bir de vücudu iyi olduğu hâlde yazmayı beceremeyen, bir de üstüne teorik bilgileri önemli derecede eksik veya yanlış olanlar vardır, söylemeden geçmeyeyim. Ne yazık ki, bazı spor salonlarında eğitmenlik yapan arkadaşlarımız, spor yapmaya ayırdığı vaktin onda birini mesleki gelişimine ayırmadığı için, spor salonlarında sakatlananlar oldukça fazla sayıdadır.

Bir başka örnek ise, “yazı yeteneği olan sporsuzlar” grubudur. Az önce bir gazetenin ek olarak verdiği dergiyi açtım ve “Yaz tatiline çıkanların forma girmesine yardımcı olacak hareketler” başlığına gözüm takıldı. Sayfayı açtım, evet, edebî değeri olmasa da yazan kişinin yazmakla alakalı biri olduğu belliydi. Editör, yazı kısmını kotarmıştı ama içerikte beş adet bariz hata vardı. Muhtemelen yazar, yazdığı hareketlerin sadece resmini görmüştü ve onları anlatmakla yetindi. Ayrıca, bir hareket için gerekli olan çok önemli bir uyarı ise (muhtemelen yararlandığı kaynaklarda da yazmadığından), bu yazıda yer almıyordu. Program ise, içinde barındırdığı yanlışlıklar bir kenara, kesin olarak verimsizdi (tamamı bir setlik 6 temel hareket + 1 gereksiz hareketten oluşan bir antrenmandan bahsediyoruz). Benim bu açıdan da şansım vardı, üstelik belki kendimi geliştiririm umuduyla işi gücü bırakıp fizyoterapi eğitimi bile aldım. Bu eğitim hiç de beklediğimi vermemiştir, o da ayrı, fakat Vanderbilt Üniversitesi’nin beslenme kursu bana çok şey katmıştı. Spor ve sağlıklı yaşam söz konusuysa, teorik ve pratik bilginiz birinci elden olmak zorundadır. Tamam, formda olmamanızı anlarım, ama yazdığınız bir hareketse onu en azından yüzlerce defa deneyimlemiş olmanız ve hareketi eksiksiz bir şekilde “hissedebilmeniz” de gerekiyor. Tabii, bazı konularda da en azından temel fizyolojik kanunlardan habersiz olmamak lazım. Dolayısıyla, yazarlık yeteneğinizin olması, sizin konu hakkındaki teorik ve pratik eksikliğinizi bir süre kamufle edecekse de bu çok uzun sürmeyecektir ve foyanız er geç meydana çıkacaktır.
Burada söylemem gerekiyor ki, bir dergi yayıncısı olarak benim yazar adayı tercihim “yazı yeteneği olan sporsuzlar” grubudur, çünkü ben yazınsal, kalıcı eserlere kıymet veriyorum. Güzel vücudu olan bir yazar vitrini dolgun gösterebilir ama arkası boş olacaktır, yazı yeteneğini geliştirmesi için gerekli çabayı da asla göstermeyebilir. Buna karşın yazıya ilgisi ve yeteneği olan biri, eğer çalışırsa spor ve sağlıklı yaşam konusunda birkaç yılda kabul edilebilir düzeye gelebilir.
Türkiye’de bu alan boş, siz doldurabilirsiniz
Yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü, şu an –benim bildiğim kadarıyla– Türkiye’de fitness yazarlığından geçimini sağlayabilen tek kişiyim. Bununla birlikte, henüz fitness ve sağlıklı yaşam konusunda uygar dünyanın gerisinden emekleyerek gelen, henüz ayağa kalkıp yürümeye başlamamış bir ülke olduğumuz için, fazla bir fırsat yakaladığımı da söyleyemem. Fakat sabredebilirseniz yıllar ilerledikçe yeni fırsatlar çıkacaktır, onun için fitness yazarlığı kariyerinize ne kadar erken başlarsanız, kendinizi o kadar çabuk hazırlayabilir ve yarın öbür gün iyi fırsatlar çıktığında bunları değerlendirebilirsiniz.
Özellikle 2013’de fitness konusunda gerçek anlamda bir patlama yaşandı (2012’de sektörün maddi yönden aşırı büyümüş olduğu ortaya çıktığı için böyle oldu). Sektörün maddi büyüklüğü öteden beri her yıl çok ciddi yüzdelerde artıyordu ama 2013 yılında ve takip eden bu yılda (2014) bu büyüme fitness ve sağlıklı yaşam yayıncılığına da yansıdı. Öyle ki, her ay en az bir tane yeni fitness yayıncısıyla karşılaşıyoruz (yeni siteler, dergiler, akıllı telefon uygulamaları…). Ne var ki, çoğunun eksiği çok, çünkü nitelikli kişilerle çalışamıyorlar. Onun için, siz bu “nitelikli kişilerden biri” olmaya bakın. Bu sayede gelecek yıllarda sadece fitness ve sağlıklı yaşam yazarlığı / danışmanlığından da geçiminizi temin edebilirsiniz.
Zaman ve sürekli çalışma ister
Hiçbir mesleğin okuluna kaydolduğunuz andan itibaren o mesleğe sahip olmazsınız, ancak konu yazarlık gibi mesleki tanımı belirsiz bir iş olunca, insanlar iki tane yazıyla yazar olduklarını sanabiliyorlar. Halbuki, ne yazarlığı olursa olsun, yazarlık sıfatı yazmaya başladığınız andan itibaren taşımaya başladığınız, ama aynı zamanda henüz kazanmadığınız bir sıfattır. Dolayısıyla, ülkemizdeki fitness ve sağlıklı yaşam sektörünün konunun kültürel, yazınsal, danışılacak kısımlarına henüz yeterli ilgiyi gösterememesi şöyle dursun, sizin de bir yazar olarak rüştünüzü ispat etmeniz için genellikle birkaç yıla ihtiyacınız vardır. Onun için, dün yazdım bugün karşılığını alayım gibi bir beklenti içerisine girmek çoğu zaman karşılıksız kalacaktır. Bu yola girecek hamurunuz, zihniyetiniz, iradeniz ve sebatınız varsa girin, yoksa arada sırada yazan bir konuk olarak bu sahnede yer alabilirsiniz, o kadar.
Ücret yoksa yerine neleri kabul edebilirsiniz
Şartlar olgunlaşana kadar para konusunda biraz esnek ve sabırlı olmanız gerekebilir. Ben profesyonel olarak bu işi yaptığım, ego tatmini peşinde olup paraya pula ihtiyacı olmayan bir züppe olmadığım için bugüne kadar gelen birçok “süslü ama aslında beleşçi” teklifi reddettim. Yaptığım işin, benim için yaşamımı sürdürdüğüm bir “iş” olduğunun görmezden gelinmesi, “Ya ne olacak, sen zaten yazıyosun, ne güzel yeriz işte bize de yazsana ehiehie” denmesi, ciddiye almışsam benim canımı sıkmıştır. Tabii bu tip teklifler genelde size bu tip cümlelerle yapılmaz, size genellikle ağdalı, kurumsal, mesafeli ve “Biz aslında süper yeriz lan, valla bak” mesajı verecek şekillerde yapılır. Gerçekten de birçoğu genelde süper yerlerdir, merkezî yerlerde manzaralı güzel ofisleri, şıkıdım şıkıdım işe gelen neşeli çalışanları vardır (muhabbet de edilebilirler). Bunu düşününce, sizden yaptığınız işi, verdiğiniz hizmeti bedavaya istemeleri daha da garip kaçmaktadır. Yani, işe yaramaz birçok harcamaya karşın fitness ve sağlıklı yaşam yazılarını beleşe alınabilecek bir şey sanmaları, cehaletin mi, yoksa terbiyesizliğin mi göstergesidir, ben henüz anlayamadım.
Tabii, illa ki para alın demek de istemiyorum. Yeni bir yazar olarak tanınmanız özellikle ilk dönemlerde para kadar, hatta bazen ondan bile daha çok önemlidir. Kendi adıma, birçok ünlü dergiye ve çok okunan ulusal gazetelere “bir süre ücret beklemeden yazmayı” teklif etmişimdir. Tabii, henüz kabul eden olmadı, hatta bir kısmı yanıt bile vermedi. Reddedilmek, daha kötüsü dikkate bile alınmamak can sıkıcı, cesaret kırıcı olabilir ama canınızı sıkmayın, cesaretinizi yitirmeyin. İnandığınız, doğru bildiğiniz yolda iltifat ve iltimas beklemeden yürümeye devam edin (iltimasları reddedin, iltifatlar ise iyidir, kabul edin). Er ya da geç, önce düzenli gelire, sonra daha iyi bir gelire kavuşursunuz. Ha, kavuşamadınız mı? O zaman daha çok çalışın…
Ben bugünlerde, ilk kitabımı yazmayı bitirdim, yakında yayınlanır. Bir de geçenlerde, KızlarSoruyor.com adlı kadın erkek ilişkileri konuları dahil pek çok konuda soru-cevap üzerinden yayın yapan bir sitede yer almaya başladım. Siteyi araştırdım ve çok ziyaret edildiğini, üstelik gerçekten de birçok genç kızın soru sorduğunu gördüm. Çok ziyaret edilen bir yer olması, tanınmama bir nebze katkı sağlar; öte yandan, pek çok soruyu es geçsem de soru yanıtlamaya devam ediyorum, geleceğin anneleri olan gençleri doğru bilgilendirmenin önemli bir konu olduğuna inanıyorum.
Sonuç olarak, Türkiye’de fitness ve sağlıklı yaşam yazarı olmak, hem olmayı başarmak hem de olduktan sonra ayakta kalmak açısından şimdilik pek kolay değil, bunu kabul ediyorum ama, mümkün olmayan bir şey de değil ve canlı bir örneği olarak karşınızdayım.
NOT: BU YAZI 2014 YILINA AİTTİR VE GEÇEN ZAMAN İÇİNDE YAZARLIK KARİYERİMDE TATMİN EDİCİ BAŞARI VE SONUÇLARA ULAŞTIM. DARISI İSTEYEN HERKESİN BAŞINA.

Fotoğraf: Bu yazıdaki fotoğraf(lar) DepositPhotos.com veya ShutterStock.com’dan temin edilmiştir. Zinde Türkiye Sağlıklı Yaşam ve Spor Dergisi, bodytr.com
Fitness, pilates ve sağlıklı yaşam alanlarında blog yazarlığı (www.mtsaglikli.com) yapan bir spor eğitmeniyim. Yazınızı okurken bir çok ortak noktamız olduğunu farkettim. Her ay bütün bir çok kitap yanı sıra, güncel siteleri, dergileri ve yabancı kaynakları düzenli olarak tarar, kendi bilgi birikimlerimle harmanlar ve yazılarımı ortaya koyarım hatta kullandığım resimlerin bir çoğunu bizzat kendim çekerim. Ödül olarak tek beklentim teşekkür iken yazılarımın, kullandığım sloganların ve resim çalışmalarımın kaynak gösterilmeksizin çalındığını da farketmişimdir yine de herkesin kazanıyor olması beni mutlu eder. Bu tür web sitelerinin, paylaşımların ve kaliteli yazarların artmasını temenni eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Merhaba Mahmut Bey, ben neredeyse tüm diğer fitness siteleri gibi, sizin de sitenizi biliyordum 🙂 Bayadır bakmadım ama, özenli birisiniz, başarılarınızın devamını dilerim. Yazılarımızın kaynak gösterilmeden alınması konusunda ben de dertliyim ama camiada en azından beni tanıyanlar bunu yapmıyor, zamanla düzelme var. Ayrıca büyük bir sitede paylaşılırsa iletişime geçip kaldırtıyorum. Son çare olaraksa yazılar benim adıma tescilli olduğundan hukuki yola başvurabilirim. Bu uygulamalarım belki size de fikir verir ve art niyetli insanlara karşı yardımcı olabilir.