
Kitabıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkürler
Yazan: İlşad Özkan
Yaşadığım en kötü sene olarak tanımladığım 2014 yılı, aynı zamanda en büyük sevinçlerimi yaşadığım ve bazı çok önemli adımlarımı attığım yıl da olunca, astrolojiye prim vermemekle ne kadar isabetli bir karar verdiğimi tekrar anladım. Zira hiçbir bir yıl bu kadar dengesiz olamazdı ve hiçbir Rezzan Kiraz böyle bir yıldız falı yumurtlayamazdı. Evet, sevgili yükseleni Boğa olan İkizler erkeği, bu sene öyle şeyler yaşayacaksın ki kendini öldürmeyi defalarca aklından geçirmek ve gerekirse buna karar vermek zorunda kalacaksın, tabii sık sık Dali tablolarındaki objeler gibi yamulacak ve sonucunda ambale olacaksın ki aptallıklarına aptallık katabilesin. Ha unutmadan, güzel şeyler de olacak ama bunlar beklemekten acımış kaçak çayın yanındaki şeker kadar anlamsız kalabilir… xoxo, falcı_qıs_rezzan
Evet, kitap çıktıktan çok kısa bir süre sonra, bilge bir liselinin de buyurduğu gibi, moralmanım yerlerde süründü ve hatta çöküntümün ilk günlerinde ota boka bakınca zihnime üşüşenler yüzünden yer yer inleyip tenhalarda böğürdüğüm dahi oldu. 2014 daha ne kadar kötü olabilir derken, esasen kendi içimdeki ahmaklık ve düşüncesizlikten kaynaklanan birkaç sebepten, yalnızlık çukuruna da terk edildim. Kötü olan şey, hâlen bu çukurda olmam ve öngörülemeyen anlarda aşırı duygusallaşıp dalgınlaşmam. Kötü olan bir diğer şey de hâlen 2014 yılı içerisinde olmamız ve bu hem en uğurlu görünüp hem de en meşum yıl olmayı başarabilen yılın bana ne sürprizler hazırladığından habersiz olarak endişeli bir kurbanlık hissiyatı içerisinde olmam. Astrolojiye prim vermediğimi de hesaba katarsanız, aslında takvim yılını baz almadığımı, bu Kara 2014’ün kaç ay daha sürüp takvimsel anlamda 2015’e tecavüz edip etmeyeceğini de bilmiyor olduğumu anlamışsınızdır.
Tabii, bu yıl gerçekleşen ve iyi gibi görünüp özel hayatım dışında halka açık söyleyebileceğim şeylerin başında ise, beklenen kitabım Sen Bir Harikasın’ı çıkarmam geliyor. Evet, çoğu kez bir yangının ortasında yazmak zorunda kalıp umutlarıma ve hayallerime sarılarak tamamladığım kitabı, çoğunuzun satın alıp okuduğunu biliyorum. Nereden mi biliyorum? Satışlardan.
Ve evet, diğer iyi şeylerden biri de bu, kitabı henüz medya aracılığıyla tanıtmamama rağmen kendi kategorisinde D&R listelerinde dönemsel bazda en çok satan 2. kitap olmuş. Hız kesmemiş, daha üstte yer alan Sağlık kategorisinde en çok satan 10’uncu kitap olmayı da başarmış bir ara. Şu an dağıtımcımın elinde kitap kalmamış, benden kitap istiyor, İstanbul’a dönünce ilgilenmem lazım. Onun için henüz satın almadıysanız, temin edebildiğiniz satıcılarda görünce affetmeyin, hemen satın alın derim çünkü dağıtımcıda bitmiş olması kitapçılarda da bittiği anlamına gelmiyormuş.
Açıkçası, ben biraz kaygılıydım, sanıyordum ki kitap çok da iyi olmadı, tamam, iyi oldu ama çok da iyi olmadı gibi geliyordu… Ancak, gelen onlarca yoruma bakılırsa, tanımadığım insanları harekete geçirip bana upuzun teşekkürler yollamalarını sağladıysa, yeterince iyi bir kitap olmuş gibi gözüküyor. Tabii, birkaç proje bazlı iş teklifi ve birkaç yerde konuşma yapmak gibi yazarsal teklifler de almadım değil. Bunların bir kısmını değerlendireceğim, ölmezsem gerçekleştiririm.
Tüm bunlar iyiydi ama ben kendimi piyangoyu tutturmuş Mülayim Sert gibi hissediyordum, gerçi parayla ilgili kayda değer bir gelişme yoktu ama kronolojik talihsizlik yönünden Bombacı Mülayim’den alta kalır bir tarafım da yoktu. Böyle bir zamanda, aldığım en büyük darbelerden sonra gelen bu başarıyı geç kalmış buluyor, Kemal Sunal’ın canlandırdığı Mülayim karakteri gibi sevineceğim yerde ben böyle işin içine ederim diyesim geliyordu. Üstelik, Mülayim koskoca piyangoyu tuttururken benim başarım onunkinden yalnızca entelektüel anlamda üstündü, fakat toplumun tapındığı tüm kapitalist ölçütlere göre kitabım onbinlerce satmadıkça minicik bir başarı sayılacaktı. Başkalarının yargılarını önemsemesem de, gerçek olan, duygusal sorunları devasa bir armağan almış gibi aşsam bile, mevcut satışlarla kendimi bazı önemli somut sorunlardan kurtarmaya yetecek bir kazanç sağlayamayacağım.
Gerçi bazen benim o Ekşi Sözlük’lere girmiş meşhur şeddeli eşek inadım, savaşçı yönüm yeniden canlanıyor, daha güçlü adımlar atmak istiyorum. Dişimle, tırnağımla, sabır ve sebatla elde ettiğim ve günden güne büyütmek istediğim kazanımlara sarılmak ve devam etmek, daha çok çalışmak, daha iyi olmak… Ancak, bazı şeyler anlamını yitirdi artık. Bazı anlarda rezil bir rolü canlandırdığım bu tiyatroya hayat deniyor, ancak ben çoğu zaman bu tiyatronun dışında kaldım, kendi savaşlarımı seçerek, mücadeleler vererek yaşamaya çalıştım. Yaptıklarım kadar, yapmaya tenezzül etmediklerim, yapmayı reddettiklerimle de savaş meydanında ayakta kaldığıma inanıyorum. Ve ben bu savaş alanına güçlü izler bırakmak, iyi kötü devamı gelen küçük de olsa kültürel bir mirasın köklerini bırakmak istiyorum. Ben gittikten sonra bakanların pençelerimin izini görmesini, bunlardan ilham alarak güçlü, özgüvenli adımlar atmasını istiyorum. Fakat, şimdi her şey anlamını yitirmiş gibi. Bu sebepten ilerleyen haftalarda Zinde Türkiye dergisiyle ilgili beklenmedik ve radikal kararlar ilan edersem, şaşırmayın yani. Yok eğer anormal bir durum olmamışsa, çok sevinmişim ve her şey eskisinden de daha iyi olarak yolunda demektir.
Bunca şeyi neden yazdım? Aslında, geçen gün kendimi zorlayıp kalçalarla ilgili bir yazı yazsam da ruh halimden ötürü bir yazı yazasım yoktu. Ancak kitapla ilgili artan teşekkür mektuplarına karşı ben de bir teşekkür yazısı yazmak istedim. Şimdi yazı uzayınca şöyle bir bakıyorum da teşekkür etmek dışında her şeyi yapmışım. Giriş bölümünde neşelice başlayan yazım, gelişme ve sonuç bölümünde ağlaklık beyanına dönüşmüş gibi. Öyleyse sözü fazla uzatmadan kendi aşırı dengesiz 2014’üme döneyim artık ben.
Kitabımı okuyunca duygularına hakim olamayıp klavyeye sarılan, bana destek olduğunu söyleyip iyi dileklerini ileten tüm okurlarıma, gerçekten de her birine, çok teşekkür ederim. Her şey kötü giderken, birçok şey de berbat giderken, içinde bulunduğum anlamsızlık çukurunda her gecenin bir sabahı vardır özdeyişine bile yer yer inandım sayenizde, sağ olun. Kitabı satan bir yazar olmaktan çok, hayatlara dokunmayı başarabilen ve bunu yaptığı için kalpten gelen teşekkürler almış bir insan gibi hissediyorum. Ve bu, bana iyi geldi, teşekkürümün esas sebebi bu. Var olun. Sevdiklerinizle birlikte sağlık ve mutlulukla kalın.
Fazla söze gerek yok; Türkiyede fitness = İlşad ÖZKAN
Başarılarınızın devamanı dilerim ilşad bey, sizin başarınız bizim başarımızdır..
Çok sağ olun Abdullah Bey! 🙂