2025 Notu: Bu yazı 2011 yılında yayınlanmış olup ulaşım, konaklama vb. seçenekler zaman içerisinde değişmiş olabilir.

Sakin Adaları Sevenler İçin Bir Sığınak: Paşalimanı
Yazan ve Fotoğraflayan: Mustafa İlkuçan
Daniel Defoe’nin Robinson Crusoe ve Jules Verne’nin İki Sene Mektep Tatili (günümüzde “İki Yıl Okul Tatili”adıyla çıkıyor) kitaplarını okuduğumda henüz çok küçüktüm. Okulların kapanmasıyla birlikte o yıllarda âdet olduğu üzere Konyaaltı Sahili’ne, “oba”denilen yazlıklarımıza göçer, tüm yazı denizle iç içe geçirirdik. Okullar açılsa bile oba hayatı devam eder, denizden çıkıp okula, okuldan çıkıp denize koşardık. Obamızın önünde bağlı kayığımızla kâh balığa, kâh gezmeye giderdik. Kitaplardan sonra kafama yerleşmiş olan “ada” düşüncesi, neredeyse tüm oyunlarımın temeli olmuştu. Hep kayığımızın battığını hayal eder (hatta kim bilir bunu şiddetle isterdim?), o zamanlar bildiğim tek ada olan Sıçan Adası’na çıkar, Robinson olurdum mahsusçuktan. Ortaokul yıllarımda bisikletlerle Topçam’a kadar gider, şamreller üzerine yüklediğimiz nevalelerimizle yüzerek 45 dakika ile 1 saat arasında Sıçan Adası’na gider, tüm günü orada geçirirdik.

Kıtaya Yakın Bir Ada
Paşalimanı Adası benim ilk gerçek adam. Kukumav Tepesi’ne çıkıp etrafa bakınca dört yanın denizle çevrili olduğunu görebilirsiniz. Hoş, anakara pek yakındır ama olsun, burası bir adadır. Öyle kolay kolay gelip gidemezsiniz, deniz patlarsa mahsur kalırsınız. Hiçbir şeyi atamazsınız, bir gün lazım olur; çöpleri ayırmak, her şeyi paylaşmak zorundasınız. Çünkü ada, bir anlamda “yokluk” demektir.
Adaya ilk gidişimizde sonbahardı, eşimle Erdek’ten biraz alışveriş yapıp geçmiştik adaya. Yazlıkçılar dönmüş, ada gerçek sahiplerine kalmıştı. Sessizliği, doğallığı, kendi kendineliğiyle büyülemişti bizi. Eldeki stoklar tükenince olanla yetinmek zorunda kalmıştık. Aslında çok iyi bildiğimiz bir şeyi “olanla sürdürmeyi” yeniden anımsamıştık. İki ot ya da yaprak toplar salata yaparsın, varsa balık yoksa zeytin, bir de ekmek, al sana mis gibi yemek. Kent hayatının bize unutturduğu bu yaşam tarzını o günden beri uygulamaya çalışıyoruz.

Lala Mustafa Paşa’nın Ziyareti Adaya Şimdiki Adını Veriyor
Paşalimanı’nda ilk insan yerleşiminin M.Ö. 450 yıllarına kadar gittiği tahmin ediliyor. Kıbrıs seferinden dönerken fırtınaya yakalanan Lala Mustafa Paşa, Paşalimanı’na sığınır; ölülerini gömer, yaralılarını tedavi ettirir, gemilerini onartır. Aynı zamanda adaya şarap fabrikası, çeşme ve cami gibi yapılar yaptırır. Adanın adı buradan geliyor. Adada zeytin ve adakarası üzümü, erik, şeftali yetişiyor bolca. Zeytinyağının ve şarabının nefis olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Denizi balık ve kabuklular yönünden çok zengin. Balık tutabilir, zıpkınla vurabilir, midyeleri ellerinizle toplayıp yiyebilirsiniz. Biz her ziyaretimizde eğer sardalya zamanıysa, boklu sardalya ve ada şarabıyla kahvaltı etme geleneğini sürdürürüz. Yanlış anlaşılmasın, boklu kebap, balıkların hiç temizlenmeden ızgaraya atılması demek. Bazen asma yaprağına sarılarak, bazen tenekede yapılır, balığın pulları üzerinde piştiği metaryale yapışıp ayrılır, iç organlarını da yerken bırakırsınız. Bu pratik ve hızlı yöntem tüm balıkçılar tarafından kullanılır.
Paşalimanı’na Ulaşım
Marmara ve Avşa adalarının yakınında bulunan Paşalimanı Adası’nda; Paşalimanı, Tuzla, Poyrazlı, Harmanlı ve Balıklı adında beş köy bulunuyor. Eskiden oldukça zahmetli ve sorunlu olan ulaşım, tüm adaları dolaşan Erdek çıkışlı arabalı vapurların günde 4-5 sefer yapmalarıyla bu yıl oldukça rahatlamış. Vapurlar Paşalimanı Adası’nda Balıklı İskelesi’ne yanaşıyorlar, oradan tüm köylere dolmuş var. Vapur seferleri için http://www.gestasdenizulasim.com.tr/bilgiler.php adresini inceleyebilirsiniz.
Paşalimanı’nda Konaklama
Paşalimanı’nda turizm yok denecek kadar az. Mesela hiç pansiyon yok, kalmak isterseniz ev kiralamak zorundasınız. Haftalık ya da aylık hatta sezonluk kiralayabilirsiniz. Ev kiralamak için: Celal Emre, 0532 680 54 42, celal@akro.com.tr
Paşalimanı’nda Yeme-İçme
Market, çay bahçesi, fırın ve lokanta mevcut. Balık almak için sabah erkenden çay bahçesine gidip çayınızı yudumlayarak adalılarla sohbet ederken balıkçıların dönmesini bekleyebilirsiniz. Balığınızı aldıktan sonra fırından sıcacık ekmeğinizi de alır eve dönersiniz.
Şehir gürültüsünden uzak, denize yakın, martı sesleri arasında Robinsonculuk oynar gibi bir tatil istiyorsanız Paşalimanı sizi bekliyor.


sayın mustafa ilkuçan. o kadar güzel yazmışsınızki paşalimanı ve o güzel resimler gerçekten gözlerim doldu.ama kıskandım sizi ben orayı yaşayamadığım için.ben 80 li yıllarda tanıştım orayla annem beni 40 lı iken vermiş annaneme ve orada büyümüşüm heryerinde ayak izim vardır.herbir fotoğrafında gözlerim dolar herbiryerinde anılarım vardır.amaherşey zamana yenikdüşüyor orasıda öyle benimiçin zaman geçtikçe herşeyin tadı kaçıyor.gizliliği bitiyor.yeniyeni kodomanlar türüyor adayı sahipleniyor.onun için saklı bırakın orayı kimseler bilmesin kimseler sahiplenmesin.sende sahiplenme lütfen.benimhayallerimde ki gibi kalsın orası benim için bambaşka dokunmasınlar.
Biz ne kadar saklasakta; sistem kanser gibi hızla yokediyor heryeri.Ama hayallerimize dokunamıyorlar merak etmeyin.
mustafa abi merhaba nasılsın bende gecen sene geldim paşalimanına halamın evi var orda süper müthiş doğası havası insanları ve sahili denizi olan harika bi yerleşim alanı..bu senede gelicemm.antalyaymış bodrummuş fasa fisoo tam bir aile ortamı