
‘Sevgi hormonu’ bağımlılığı önleyebilir
Zinde Türkiye – Adelaide Üniversitesi’nden uzmanların yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, alkol ve uyuşturucuya olan bağımlılığa yatkınlığın kaynağında, çocukluk döneminde vücutta salgılanan ve halk arasında “sevgi hormonu” olarak adlandırılan hormondaki eksiklik olabilir.
Bu ezber bozan fikir, primer olarak beyinde nöromodülatör görevi olan bir memeli hormonu olan ve üremedeki rolü ile bilinen “oksitsin hormonu”na odaklanan bir araştırmanın sonucunda ortaya çıktı. Bu hormon, sosyal ilişkilerdeki performansı artıma ile eş ve anne davranış biçimlerindeki kilit rolü nedeniyle, halk arasında “sevgi hormonu” olarak da adlandırılıyor. Bu ay özel bir sayı yayımlayan The International Journal of Pharmacology, Biochemistry and Behavior dergisi de, oksitsin hormonu ile alkol ve uyuşturucu bağımlılığı arasındaki ilişkiyi, Adelaide Üniversitesi’nden Dr. Femke Buisman-Pijlman’ın kaleme aldığı makaleyle yayımladı. Bağımlılık ve aile konularında önemli çalışmaları bulunan Dr. Pijlman, bazı insanların bağımlılık davranışlarını yenmekte yaşadıkları zorluğun, onların oksitsin sisteminin az gelişmişliği ile açıklanabileceğini söyledi.
“Yenidoğan bebeklerin vücutlarında kendiliğinden oksitsin seviyeleri olduğunu biliyoruz ve bu, anne ile bebek arasındaki en önemli bağın oluşmasını sağlıyor. Ancak insanın oksitsin sistemi ilk doğduğu anda tamamen gelişmiş değildir, üç yaşına kadar da gelişimi bitmez. Bu demek oluyor ki bu süreçte sistemimiz, dış ve iç etkilere tamamen açık durumdadır.”
Oksitsin sistemin “deneyimler” yoluyla geliştiğine dikkat çeken Dr. Pijlman, “Bizim oksitsin sistemimizi etkileyen en önemli faktörler genetik, toplumsal cinsiyet ve çevreseldir. Genlerinizi değiştiremezsiniz, ama çevresel faktörler oksitsin sistem üzerinde, gelişimini tamamlayana kadar hayati bir etkiye sahiptir. Bugüne kadarki araştırmalar, insanların oksitsin seviyelerinde yüksek derecede farklılıklar olduğunu ortaya koydu. Biz, insanların oksitsin’lerinden neden ve nasıl farklılıklar olduğunun yanı sıra, insan sağlığı üzerinde nasıl yararlı bir etki yaratabileceğimiz ile ilgileniyoruz” diye konuştu.
Uyuşturucu bağımlılığı konusunda risk faktörlerinin 4 yaşında dahi gözlemlendiğine dikkat çeken Dr. Pijlman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oksitsin sistemin vücuttaki gelişimi üç yaşında son bulduğu için, bu durum bilimsel araştırmalarda yeni bir pencere açabilir. Oksitsin uyuşturucunun verdiği hazzı ve stres duygusunu azaltma yetisine sahip, tabii eğer iyi bir şekilde gelişimini tamamlamış olursa.”

Fotoğraf: Yessie González
İlk yorum yapan siz olun