İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bazı Fizyoterapistlerin Derdi Ne?

2025 yılı yeniden yayınlama notu: Aşağıdaki okuyacağınız yazı, sitemizin 10 yıllık aradan sonra yeniden açılması sonucu yayınlanmıştır. İlk yayın tarihi 2013’dür. Bu yazı, yazıldığı dönemdeki güncel olay, kişi, kurum, fiyat, ürün veya o döneme has bilgilere atıflar içeriyor olabilir. Bu unsurlarda değişiklikler olmuş olabilir. Yahut bahsedilen ürün, uygulama, hizmetlerle alakalı olarak yenilikler, çeşitlilikler, alternatifler de çıkmış olabilir. Aynı üründe farklı içerikleri olan ürünler çıkmış olabilir yahut ilgili ürün veya hizmetleri denetleyen kurum veya kuruluşlar değişmiş olabilir. Yazıda bahsedilen şirket, kurum ve benzeri her türlü tüzel kişilik el değiştirmiş olabilir yahut yetkilileri değişmiş olabilir; benzer şekilde bahsi geçen şahıslar iştigallerini değiştirmiş olabilir. Benzer şekilde zikredilen adres ve konumlar da artık geçerli ve doğru olmayabilir… Yazıyı okurken aradaki zaman farkını göz önünde bulundurarak her türlü bilgi, iddia ve tespitte aradan geçen bunca yıl içerisinde değişiklik olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurun ve gereken yerlerde bilgilerin geçerliğini kontrol ediniz.

Uzaktan eğitim masaya yatırılmalıdır.

Bazı Fizyoterapistlerin Derdi Ne?

Yazan: İlşad Özkan

Fizyoterapist dünyasında küçük çaplı bir kıyamet kopuyor, daha doğrusu koparılmaya çalışılıyor ve olayı araştırıp anlamadan pek çok fizyoterapist veya fizyoterapist adayı da felaket tellallarına prim veriyor. Aklıselim sahibi pek çok fizyoterapist ise eminim meslek dünyasında “hain” damgası yememek için susup görüşlerini kendine saklıyor. Fizyoterapistler tabii olarak halk desteği olmadan birtakım taleplerinde başarıya ulaşamayacaklarını düşünerek geçenlerde bir dernek aracılığıyla kısa bir basın açıklaması yaptı ve eylem yapacaklarını duyurdular. Sosyal medyada da taleplerine destek arıyor fizyoterapistler ve herkesin imzasını istiyorlar. Bununla ilgili bir kampanya başlatmışlar, ekran görüntüsü aşağıda. Sorup soruşturmadan birtakım felaket tellallarının aklına uymanın komik sonuçları oluyor elbette…

Tabii ben bu kadar “talep” deyince, fizyoterapistlerin bir şeyleri talep ettiğini, bir şeylerin değişmesini istediklerini sanmışsınızdır ama işin komik yanı, ortada tam anlamıyla bir talep falan yok aslında! Bu oldukça komik, çünkü ortada yapılan ya da yakın zamanda yapılacak bir şey yok. Görüşme aşamasında olduğu iddia edilen bir şeyin hiç görüşülmemesi talebi var ortada, ne kadar akademik ve bilimsel bir talep, değil mi? Yani, bazı fizyoterapist arkadaşlar bazı konuların görüşülmesine bile karşı! Hâlbuki hangi konu olursa olsun ciddi olarak görüşülüp ele alınınca o konuyla ilgili olumlu ve olumsuz görüşlerin sunulması, bir anlamda olası bir değişikliğin muhaliflerine de yarayacak bir çalışma yapılması söz konusudur ancak bu arkadaşlara bakılırsa bazı şeylerin görüşülmesi bile sakıncalı herhâlde. Korkuları ne acaba?

Fizyoterapist imza kampanyası.

Sosyal medyada imza kampanyası başlatan Gökçe adlı bir arkadaşımız da mesleği ve geleceği için endişeye düşmüş olacak ki enteresan bir imza kampanyası başlatmış ve başlığı da görmüş olduğunuz gibi “Yüksek Öğretim Kuruluna (YÖK): Fizyoterapistime dokunma: Uzaktan eğitime HAYIR.” şeklinde atmış. Hani konuyu bilmeyen biri okusa, birilerinin fizyoterapistlerle uğraştığını, tüm 4 yıllık eğitim alan fizyoterapistleri yeryüzünden silmeye ant içtiğini zannedecek. Açıklama kısmı da aynı derece konuyu açıklamaktan yoksun olmuş: “Günümüzde fizyoterapistliğin ne kadar önemli olduğunun farkında olup uzaktan eğitime izin vermemeliyiz. Sağlığımızı tehlikeye atmamalıyız.” -Oldu, dinimiz amin. Bu metin tabii ki konuyu açıklamıyor ama en azından birkaç şeyi anlamaya başlar gibi oluyoruz:
Fizyoterapistlik çok önemliymiş (katılıyorum),
Uzaktan eğitime izin vermemeliymişiz (Neden?)
Sağlığımızı tehlikeye atmamalıymışız (Nasıl yani?)

İmzalanılması istenen metin de aynı derece içerikten ve ciddiyetten yoksun olmuş: “Fizyoterapistime dokunma: Uzaktan eğitime HAYIR. Saygılarımla,” Gökçe arkadaşımız bana kızmasın ama bir imza kampanyası, hele toplumu ilgilendirdiği iddia edilen bir kampanya bu şekilde yapılınca hiç güzel olmamış.

Bu gürültünün temeli ne?

Uzaktan eğitimle fizyoterapist.

Koparılan bunca gürültünün altında herhangi bir yasa tasarısı falan olduğunu zannetmiş olabilirsiniz ama böyle bir şey yok. Nitekim Başbakanlık Müşaviri Ahmet Çotuk (ki kendisi aynı zamanda bir fizyoterapist) birkaç gün önce artık bu gürültülere dayanamamış olacak ki aşağıdaki açıklamayı yapmış:

Sevgili meslektaşlarım, günlerdir hepinizi gereksiz yere kaygılandıran ve boşuna efor sarf ettiren uzaktan eğitimle lisans tamamlama, kısa süreli kurslarla fizyoterapist yetiştirme vb. gibi 6225 sayılı kanunu iyi okuyamayan ve yorumlayamayan birtakım kişilerin ortaya attığı iddialar üzerine Sağlık Bakanlığı’nın ilgili tüm birimlerinden konu hakkında detaylı bilgi istenmiş ve Bakanlık nezdinde böyle bir çalışma veya çalışma fikrinin dahi olmadığı, olamayacağı, çünkü 6225 sayılı yasada fizyoterapist olmanın ön koşulu açık ve seçik yazılmış bulunmaktadır, diyerek yasal engel net olarak ortaya konmuştur. Hal böyle iken siz çok değerli meslektaşlarımın aslı astarı olmayan dedikodularla moral motivasyonları düşürenleri, gereksiz efor sarf ettirenleri tüm kamuoyu önünde esefle kınıyorum. Tüm bu yapılanların maksatlı olduğunu düşünüyor, bundan sonra bu tip dedikodulara itibar edilmemesini ve bunlarla hareket edilmemesi için ilgili makamların önlemini alarak meslektaşlarımızı daha hızlı ve daha sağlıklı bilgilerle yönlendirmesini beklemekteyim.

Selam ve saygılarımla,

Ahmet Çotuk
Başbakanlık Müşaviri
Fizyoterapist

Uzaktan eğitimle fizyoterapi haberi.

Dedikodunun temeli neydi?

Dedikoduların temelinde MediHaber.net ve benzeri gibi birçok sağlık haber sitesi yatıyor. Bu tip siteler uzaktan eğitimle ya da başka kısa süreli eğitimlerle fizyoterapist olunacağını iddia ettiler. Ancak tartışmaları alevlendiren iddia bunların hiçbiri değil de sağdaki haber olmuştu (büyütmek için resme tıklayın).

Gördüğünüz gibi, eğer haber doğruysa bir protokol konusunda YÖK’ün görüş bildirmesi beklenmekteymiş. Bunlar nihai karar değil, çalışmadır diye de altı çizilmiş. Buna rağmen bazı fizyoterapistler bu durumdan inanılmaz derecede rahatsız olmuş görünerek diğer fizyoterapistleri galeyana getirmeye başladı. Sanıyorum bu olay planlandı ve meslekî hassasiyeti, endişesi en yüksek olan bir meslek grubu kullanılmak istendi. Bu neden istenmiş olabilir ayrı bir soru ama yapılan iş öyle bir noktaya geldi ki, uzaktan eğitim gibi ciddi bir uygulamanın bile tartışılmadan rafa kaldırılması talebi toplum menfaatlerine aykırı olduğu için sessiz kalamadım.

Tartışmayı başlatan haber.

Küfürbazlık fizyoterapistlere yakışmaz

Mümkünse fizyoterapistlerin kamuyla iletişimi Türkiye Fizyoterapistler Derneği gibi köklü ve ciddi kurumlara bırakılsa çirkinlikler yaşanmaz. Çünkü kaynağı belirsiz çeşitli internet grupları, bu mesleğin imajına zarar veren bir ortama dönüşebiliyor.

Kısa bir süre öncesine kadar Facebook’ta binlerce üyesi olan, bu konuda en kalabalık fizyoterapi ve fizyoterapi öğencileri grubuna üyeydim. Yukarıdaki uzaktan eğitim söylentileri ve ardı arkası kesilmeyen tepkiler gelmeye başladıktan sonra bu konuyu Zinde Türkiye’de haber yapmak ve tartışmaya açmak amacıyla fizyoterapistlerden bilgi edinmek, olası bir uzaktan eğitimin yararlarını ve sakıncalarını okurlarımıza anlatmayı tasarlamıştım ve bu bağlamda uzaktan eğitimin neden istenilmediği konulu bir soru yönelttim gruba ve altını çizerek ciddi sebeplerin ve mantıklı izahların gelmesini istediğimi söyledim. Ne yazık ki ciddi açıklama şöyle dursun, sürekli olası bir uygulamayla dalga geçen yorumlar yahut tepkisel cümleler geliyordu ve pek çok kişi ısrarla benim mesleğimi ya da ne okuduğumu soruyordu. En sonunda, okuduğum bölümü söylemezsem gruptan çıkarılacağım uyarısını da duyunca grupta bulunmanın hakkım olduğunu ifade etmek için fizyoterapi öğrencisi olduğumu söyledim, iki yıllık. Bu açıklamamdan sonra yine esas konuda görüş bildirmek yerine seri hâlinde dalga geçme amaçlı yazılar, yer yer hakaretamiz sataşmalar gelmeye başladı. Bunlara cevap vermiyordum ancak bu tip gereksiz yazılar da silinmiyordu, silinmemesinden cesaret alanlar olmuş ki işi küfre vardırdılar. Bense hâlen konunun ciddiyetle ele alınmasını istiyor, kötü sözleri görmezden geliyordum. Bu arada mesaj kutuma okulumu soran, ev adresimi soran internet kabadayılarının yazıları gelmeye başladı, elbette bunlara da yanıt vermedim. Ancak başlatmak istediğim masum soruşturma git gide zıvanadan çıkmıştı ve en sonunda şahsıma ve aileme küfredilmesine kadar vardı. Bundan sonra pek tabii bu küfürbazların gruptan atılacağını düşünebilirsiniz ama öyle olmadı. İlgili küfürlü yorumları beğenen başka fizyoterapistler arttıkça arttı ve en sonunda da ben gruptan atıldım. Elbette bu tutum, toksik insanların görüş alışverişi yapmaya ne kadar kapalı bir gruba sahip olduğunu görmemi sağladı ve uzaktan eğitim konusuna neden bu kadar karşı çıkıldığını merak ederek fizyoterapistlere destek verme konusunu askıya aldım. Onlar, “Neden uzaktan eğitim olmamalı?” sorusuna yanıt veremiyordu madem, bu konuda yazmak için acele etmeye gerek yoktu çünkü ben o bazı fizyoterapistlerin aksine sebepsiz yere, eğrisini doğrusunu masaya yatırmadan bir tasarıya kişisel sebeplerle karşı çıkacak değildim çok şükür…

Bazı fizyoterapistler kompleksi mi?

Bazı fizyoterapistlerin böyle bir soruya tahammülü olmadığını, düşünce yerine küfürlü tepkiler vermeyi sevdiklerinden bahsetmiştim. Elbette hepsi böyle değil, tanıdığım harika fizyoterapistler var, hem mesleklerine hem de insanlara saygılılar ve arkadaşım, akrabam olan pek çok fizyoterapist de var. Onun için birazdan yazacaklarımın kocaman bir meslek grubunu zan altında bırakmak olmayacağının altını çizer, yalnızca mesleklerinin ismini de lekeleyen sayılı kendini bilmezi kast ettiğimi bilmenizi isterim.

Bunca abartılı tepkinin, küfrün yanı sıra bu hakaretleri ve küfürleri beğenen onca fizyoterapistin oluşuna önce çok şaşırmıştım ancak sonra bunun sebebini araştırmaya koyuldum. Vardığım sonuç şuydu: Kompleks. Bu kelime insan psikolojisinde kullanılmışsa “Hastalıklı davranışları ortaya çıkaran, kişinin bilincini az çok şartlandıran, genellikle çocukluk döneminde kazanılmış, baskı altında tutulmuş hatıra, duygu ve düşüncelerin bütünü.” olarak tanımlanır. Özelde ise bana gösterilen tepkiyi “aşağılık kompleksi” tanımlamasıyla açıklayabiliriz: “Alfred Adler tarafından ortaya atılan ve kişinin bazı yönlerde kendini diğerlerinden aşağı hissetmesi neden olan karmaşa. Bu komplekse sahip kişilerde genellikle kendini ispat etme çabası görülür. Sıklıkla farkına varılmaz ve telafi etme düşüncesi, kişileri eziyet içine sürükler, şaşırtıcı bir kazanım veya aşırı bir antisosyal davranışla sonuçlanır. Kişi toplumsal bakımdan düştüğünü, önemsiz kaldığını hisseder ve böylece paranoid reaksiyon tipleri gelişebilir.” Görünen o ki bazı fizyoterapistler hak ettikleri mesleki saygıyı görmediklerine inanıp şartlanmışlar ve meslekleriyle ilgili en ufak bir olumsuz görüş imasına bile katlanamayarak antisosyal ve aşırı tepkiler olan küfür, hakaret, küçük düşürmeye çalışmak gibi yollara başvuruyorlar. Bunun sebebini bilmiyorum ama böyle arkadaşların profesyonel destek almasını veya benim bizzat tanıma mutluluğuna eriştiğim bazı fizyoterapistler gibileriyle tanışarak hem iyi bir fizyoterapist hem de iyi bir insan olmayı öğrenmesini dilerim. Esasında, koparılan gürültünün, yayılan yalan haberlerin altından da bu komplekse sahip arkadaşlar çıkarsa hiç şaşırmam. Onların kandırdığı, yanlış yönlendirdiği kesimin de gözlerini açmalarını umarım.

Uzaktan eğitim gerçekten kötü mü?

Bunca tartışmanın altında kalan esas konu bu oldu aslında ve bu ilgi çekici konuyu fizyoterapistler açısından tartışmak da güme gitti. Esas izin verilmemesi gereken olay budur, çünkü gelişen dünyada, değişen şart ve ihtiyaçlarda, alternatif çözüm arayışları saygıya değer, toplumun menfaatine olan bir uğraştır. Biliyor musunuz, oldukça yerinde ve iyi bir uygulama olan dikey geçiş uygulamasına da (DGS) karşı çıkanlar çoktu ama AB uyum şartları çerçevesinde imzalanan protokoller gereği bu olanağın kapısı açılınca ne kadar yetenekli insan dikey geçiş yoluyla hayallerindeki bölümlere girebildi ve şimdi kaç tanesi mesleklerini severek yapıyor, aynı zamanda mesleklerini de en güzel biçimde temsil ediyorlar? Uzaktan eğitim gibi önemli bir konuyu alaya almak, küçümsemek çok hatalı ve temelsiz bir tepkidir. Uzaktan eğitim uygulaması, öncelikle, teorik açıdan örgün öğretime kıyasla daha zorludur genellikle, yani anlayacağınız öyle oturup chat yapmaya benzemez, elini kolunu sallayarak başarılamaz. Kaldı ki, pratik isteyen lisans bölümlerinde teorik dersleri vermek de yetmez, pratik şartı da aranır, yani o bazı fizyoterapistlerin “Evlerinde oturup bilgisayardan diploma alacaklar, biz 4 sene uzaya çıkıp orada astrofizik okuduk, yok öyle yağma!” minvalinden naraları gerçekle bağdaşmayan ilkel tepkilerdir. Kaldı ki, madem ki uzaktan eğitimle fizyoterapi olmaz, bunca hafta geçti, neden bir tane bile ciddi, sebep-sonuç olasılıklarına dayanan tek bir karşı çıkış bile yapılamadı?

Uzaktan eğitimle fizyoterapi diploması veren ülkeler

Siz sanıyor musunuz ki böyle ilerici bir uygulamayı bizim bürokratlarımız icat etti de onun için görüşülmesini talep ediyorlar? Sanıyor musunuz ki gerçekten bu uygulama sağlıksızdır? Hayır, gerçekler hiç de öyle değil. Bilim ve tıp alanındaki seviyeleri bizden ileride olan ABD, Japonya, İngiltere, Kanada ve Avustralya örnekleri var. Bunların hepsi gelişmiş ülkelerdir ve çok ciddi eğitim kurumları dahil olmak üzere pek çok üniversite vasıtasıyla uzaktan eğitimle fizyoterapi diploması vermektedirler. Sizce, uzaktan eğitime karşı çıkan kaç fizyoterapist ya da fizyoterapist adayının bu gerçekten haberi var? Etrafa küfretmek, toplumun çıkarını düşünen fizyoterapistleri de galeyana getirmek isteyen fizyoterapistlerin bu gerçeği görmesini engellemek ve belki de bazı siyasi amaçlarla tüm halkı galeyana getirmeye çalışmak reva mıdır? Lütfen hiç kimse bilim, eğitim gibi bütün toplumu ilgilendiren konuları siyasi amaçlarına alet ederek gerçeği örtbas etmesin. Uzaktan eğitim, belirli koşulları yerine getirebilen sayılı insanın yararlanabileceği, şart ve usulleri olan, mezun olanların ne tür haklara sahip olacağı açıkça belirlenmiş, gelişmiş ülkelerde zaten uygulanmakta olan ciddi bir alternatiftir. Bu uygulamanın kendine has üstünlükleri olduğu gibi, iyi ayarlanmazsa olası zararları da söz konusudur, bunları konuşalım, siyasetten ve komplekslerden uzak bir şekilde… Unutulmamalıdır ki senin ya da benim üç günlük ömrümüzdeki çıkarlarımız, ego sorunlarımız değil, tüm toplumun ve gelecek nesillerin çıkarı daha önce gelir ve bunun için çağa uygun her gereklilik adam gibi masaya yatırılmalıdır. Fizyoterapi bu uygulamaya uygundur ya da değildir, bu hiç önemli değil, önemli olan bunların konuşularak bu imkândan yurttaşların en uygun biçimde yararlanabilmesinin gecikmeden sağlanmasıdır. Fizyoterapistlerin ya da başka bir meslek grubundan insanların oldukça kişisel gerekçelerle eğitimci rolüne soyunmaları doğru değildir. Belki bundan 40 sene sonra fizyoterapi dâhil nice bölümden diplomalarını uzaktan eğitimle alan başarılı meslek erbapları, başarılı akademisyenler göreceğiz. Belki de o kadar bile beklememize gerek yoktur, mesela annaannemizin uzaktan eğitimle psikoloji diploması aldığını göreceğimiz günler kapıdadır, kim bilir?..

Not: Aslında beni oldukça kızdırmış olan fizyoterapistler olmasına rağmen bu yazıda bu tip şahsi ve gerilimli konulara yer vermek istemedim. Çünkü üç beş tane kendini bilmez edepsiz yüzünden, binlerce tertemiz mensubu olan bir meslek grubu zan altında kalmamalı.

Ek:Uzaktan eğitimi çok uzaktan ve hep uzaktan zanneden, zannetmekle kalmayıp gerçek sanki öyleymiş gibi “klinik ve pratik çalışmalardan uzak kalmış fizyoterapistler yetiştirilecek” gibi saçma hayaller kuranlara, bu hayallerini gerçek sanıp kendi çapında toplumu uyarmaya çalışanlara sesleniyorum. Yıllardır Amerika’da yaşayan bir tanıdığımın, konuyla ilgili olarak düştüğü şu notu dikkatle okumalarını öneriyorum. Meselenin bir anlamda özeti budur ve ne kadar asılsız bir iftiranın peşinden gidildiğini umarım siz de görürsünüz. Size düşen, sizi kimin yok yere gaza getirdiğini bulup onları kınamak olmalıdır, milleti yalan ve iftiralarla kışkırtmak değil…

Sevgili dünyadan habersiz yurttaşlarım. Uzaktan eğitim zannettiğiniz gibi pratiğin tamamen kaldırılması, sınavlara evden girilmesi ya da canı isteyenin hemen alıp başarıyla mezun olması anlamına gelmiyor. Uzaktan eğitimi verilen dersler pratik ya da laboratuar içeriyorsa bunlar gene ortamında yapılıyor. Yani sadece teori/ders kısımları evden öğreniliyor. Kaldı ki her şeyi kendi kendinize öğrenmek zorunda olduğunuzdan, açıklama yapacak kimse olmadığından aslında bazı konuları uzaktan eğitimle öğrenmek okulunda öğrenmekten çok daha zor. Yani merak etmeyin, işsiz kalmazsınız. 🙂

Altını çizerek söylemek istiyorum ki, ben uzaktan fizyoterapi eğitimi verilsin ya da verilmesin demiyorum. Uzaktan eğitim konusu genel olarak her bölüm için masaya yatırılsın, uzmanlar, bilirkişiler ve yetkili birimler bu konuyu enine boyuna araştırsın. Uzaktan eğitim medeni bir fırsat, eğitim seviyesini yükseltmek için güzel bir yoldur. Fizyoterapi eğitimi buna uygun bulunur veya bulunmaz, mesele bu değil, mesele şu ki, birtakım fizyoterapistlerin uzaktan eğitim konusuna hiçbir gerçek ve akılcı delil getirmeden karşı çıkması ve konuşanları bile susturmak istemesi barbarlıktır.

Bir soru, bir yanıt

Konuyla ilgili endişelerini dile getiren ve uzaktan eğitime karşı olan fizyoterapi öğrencisi bir arkadaşımızla e-postalaştık. Aşağıdaki açıklamamdan sonra konuya çok daha ılımlı yaklaştı. Bu sebeple ben bu yazışmayı, gereksiz ve şahsi kısımlarını çıkartarak buraya da aktarmayı uygun buldum ve kendi cevabımı sizlerle paylaşmak istedim.

Peki, uzaktan eğitimin sınavsız olması ve her iki yıllığa bu şansın verilmesi sizce adil bir durum mu? Kimsenin okuma hakkı elinden falan alınmıyor sonuçta; sınavı kazanan gider okulunu okur. Şu anki alt yapıyla uzaktan eğitimle fizyoterapist yetiştirilemez. Çünkü biz 4 bin civarı öğrenciye bile yeterli laboratuar yok, yeterli hoca yok. Bu uygulama altyapısı oluşturulmadan yapılırsa 100 bin civarı öğrenciye bu hak tanınacak ve olacakları siz düşünün artık… Umarım YÖK bu kadar hızla, mantar gibi çoğalttığı FTR okulları varken zor olanı seçip de ortalığı bulandırmaz.

Elbette, böyle bir şey gündeme gelirse buna karşı çıkılır; altyapısız, hazırlıksız ve adaletten uzak bir uygulamayı ne ben ne de vicdan sahibi başkası kabul eder. Ama bunlar felaket senaryoları gibi duruyor, böyle senaryoların aslı astarı yok. Zaten bu bahsettiğin 100 bin civarı öğrenciyi uzaktan okutma olasılığı için de altyapı yok, zaten ön çalışma için gündeme getirilen iki yıllık FT mezunlarının sayısı da birkaç bin ancadır, o da ayrı bir konu. Her uzaktan eğitimin kendine has şartları olur. Bu düzenlemeleri yapacak insanların kendisi de fakülte mezunu ve çevrelerinde ailelerinden, arkadaşlarından yüzlerce örnek var. Her iki yıllık mezununa böyle bir uzaktan eğitim verileceğini zannetmiyorum, bu hakkı elde etmek için belirli şartlar aranır. En basitinden X üniversitesi pilot olarak bu uygulamaya başlarsa, atıyorum azami 40 öğrenci alabilir ki binlerce adaydan bu kırk kişiyi seçmenin en doğru yolu araştırılır. Bir başka nokta, fizyoterapi şimdilik ülkemizde uzaktan eğitime uygun olmayabilir, öyleyse de gerekli çalışmalar yapılarak belki on sene sonra uygun hale getirilebilir, belki de hiçbir zaman olmaz… Toplumda herkes iyi bir aile ortamında, rahatça ders çalışabildiği ortamlarda yaşamıyor, mevcut eğitim fırsatlarını kaçırmak zorunda kalmış o kadar çok insan var ki… İnsanları eğitmek, topluma kazandırmak lazım, elbette bunu hak edenleri. Ama bazı şansları kaçırmış olanlara bir şans sunmadan kimin hak edip etmediğini de bilemeyiz.

Bu yazı kanunen tescillenmiştir.

27 Yorum

  1. ekrem ekrem 29 Temmuz 2013

    Ilsad bey yazinizi dikkatle ve heyecanla okudum ancak bu olaylarin arkadinda tekel guclerinin ellerinden gideceginden korkan , kendini gelistirmekten aciz hocalar oldugunu dusunuyorum ,tipki ataturkun kurani basili hale getirip insanlara ulasmasini saglama girisimine karsi cikan haci hoca tayfasi gibi bunlar hem para ,hem tek bilgi ve danisma kaynagi olma, gibi hirs ve merkezcilik pesindedirler

    • Ekrem Bey,
      Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Bu olasılık tamamen gözümden kaçmış, aklıma gelmemişti. Gerçekten ilgi çekici ve olasılık dâhilinde bir şeyden bahsetmişsiniz. Birilerinin önemini yitireceğini düşünerek genç fizyoterapistleri ve öğrencileri kışkırtması da elbette olasıdır. Teşekkürler.

  2. eda ünsal eda ünsal 29 Temmuz 2013

    asıl sizin derdiniz ne? hem uzaktan eğitim gibi bi durum söz konusu olmaz diyorsunuz hem de uzaktan eğitim kötü birşey mi? diyerek kendinizle çelişiyorsunuz. asıl siz söyleyin sizin amacınız ne? (!) uzaktan eğitimle fizyoterapist olmak isteyen akrabanız falan mı var? çok rica ediyorum eğer işiniz düşerse sakın 4 yıllık lisans mezunu fizyoterapist aramayın olur mu uzaktan eğitim almış birini bulun ne de olsa o kadar kötü değilmiş (!) Allah akıl fikir mantık sağduyu ne varsa versin size..

    • Eda Hanım selam,
      Benim derdim toplumsal eğitim seviyesinin meşru ve gerçekten etkili yollarla yukarı çekilmesidir. Sizinkinin ne olduğu ise meçhul…

      Ben uzaktan eğitim söz konusu olmaz demedim, yazımı tekrar okuyun, ben böyle bir iddia yok görünüyor, bakın yapılan açıklamalara dedim, olmaz, olmamalı demedim, aksine bu konu görüşülmelidir dedim. Uzaktan eğitim kötü müdür iyi midir bu tartışılsın çünkü ciddi bir seçenektir dedim.

      Diğer iddialarınız ise tartışmanın seviyesine bence uygun değildir, yapmayın. Yine de bilin ki benim fizyoterapist akrabalarım vardır ama uzaktan fizyoterapistlik eğitimi almak isteyen bir akrabam yoktur.

      • umut umut 26 Ağustos 2013

        o dediğiniz ülkelerde üniversiteleri inceledim ve hiç birisinde fizyoterapist’in uzaktan eğitimle yetiştiğinden bahsetmiyor,bachalor science diploması da uzaktan alınmıyorsa kaynak gösterin demekten başka bir seçenek bırakmıyorsunuz. yazınızda uzaktan eğitim le ilgili kafanızdan yönetmelik uydurmuşunuz  teoriği evde pratiği okulda diye,bu durumun pratik gerekliliğiyle ilgili bir yönetmelik yok bu ülkede,uzaktan eğitim felsefe,sosyoloji gibi tamamen teorik ve düşünsel alanlarda uygulanıyor öğretmenlikte bile uygulanmıyor,öğretmenlikten çok pratiği olan ,öğretmenden çok insana dokunan bu meslekte bu şekilde uygulamaların nedenini bulamadım eğer neden 3 yıl önceki bakanın fizyoterapist açığı ise ülkede zaten yeterli fizyoterapist var her yıl binin üstünde mezun veriliyor.açık olsa 50 kişi almazlar binlerce hemşire alabiliyorlarsa açığa paralel istihdam olur ;ki bu populer mesleklere susamış kimselerin uydurmalarıdır uydurma diyorum böyle bir uygulamanın olmayacağını yök te başbakanlıktan yetkili kimsede  söylemiştir.

        • Umut Bey merhaba,
          Ben gerçekten uzaktan eğitime olan düşmanlığınızı anlayamıyorum. Geçenlerde okuldan arkadaşlar aradılar, iki yıllık fizyoterapi mezunları. Yüksek puan alanlar nereye gitsem diye düşünüyor, düşük ve neredeyse berbat puan alanlar da özel üniversite beğeniyor şu anda 4 yıllık için. Hatta neredeyse sıfır çekmiş bir arkadaşımız ise Kıbrıs’a gidebileceğini düşünüyor.

          Uzaktan eğitimle FTR iki yıllık fizyoterapi okuyanlara tanınmış bir hak idi, yani benim incelediğim haberde öyleydi. Bu öğrenciler zaten DGS ile kolayca dikey geöiş yapabiliyorlar. Açık bir şekilde, belki dile getirilmesi gereken bir sorun olarak, 4 yıllık FTR okumak zaten çok kolaylaştırılmış durumda.

          Sorularınıza ise detaylı yanıt vermeyle uğraşacak vaktim yok çünkü sanırım siz daha yazıyı bile okumadan benden yanıt bekliyorsunuz. Yazıyı okursanız, uzaktan eğitim uygulamasında pratik derslerin klinik ortamda verileceğini not etmiştim. Kaldı ki ben uzaktan eğitimle illa FTR okunsun da demiyorum ama bu konu araştırılmalıdır dedim. Ben bazı fizyoterapistlerin bu konuya olağanüstü tepki vermesine anlam veremediğim ve ciddi bir eğitim sistemini küçük düşürmek istediklerini gördüğüm için bu yazıyı yazdım. Ben başı dik, özlük hakları tam ve hak ettikleri saygıyı gören, kendine de saygısı olan fizyoterapistlerın olduğu bir Türkiye istiyorum. Yani sizin dile getirdiğiniz endişelerin zaten aslı yok, mevcut düzenlemeler yüzünden / sayesinde isteyen hemen herkes, hele parası varsa, kolayca FTR okuyabilecek duruma getirilmiş durumda. Bu benim suçum değil, suçluyu burada aramayın. Esas konulara yoğunlaşın, uzaktan eğitime hiç takılmayın derim.

          • umut umut 7 Kasım 2013

            merhaba
            ayrıntılı cevap değil istediğim yazınızı gözden geçirmenizi istiyorum yurtdışında fizyoterapi BSc eğitiminde uzaktan eğitim  uygulaması yok.MSC ve DPT de yok
            Sanırım konumuz FTR ye girişin kolaylığı
            dgs ile  alınan maksimum öğrenci sayısı kontenjanın %10 u ki ;bu diğer lisans bölümlerinde var.
            2011 de 18 bin 2012 de 22 binlere geriledi okul sayısına bağlı olarak devlet ve tam burslu özellerde
            .Burssuz özellerde başarı sırası düşük olanlardan para faktörünü karşılayanlar okuyabilir bu durumu, yüksek sıralaması olan  parasız eğitimle kıyaslanması mantıklı değil.
            Uzaktan eğitimin nasıl olması gerektiğini Akademisyenler planlıyorlar elbet,bizimde uzaktan eğitimle aldığımız dersler var bir çok üniversitede olduğu gibi. edebiyat tarih gibi dersler.Şuan zaten bu ülkede hiç bir fizyoterapist hocanın uzaktan eğitim sertifikasıda yok, o yüzden ftrnin psikososyal rehabilitasyon gibi teorik dersi uzaktan verilemez şu an.
            Yani uzaktan eğitime karşı çıkılmıyor.Bİzim ne kadar zorluklarla bitirdiğimiz/okulun uzadığı bölümümüze alakasız bölümlerden fizik tedavi teknikerliğine kadar hç bir sınav olmadan kolaylkla girilmesine karşı çıklıyor bu haksızlıktır. DGS de işleyiş normal çünkü başka bölümlerden gelenlerin  ortak derslerin süreleri içeriği bile farklı olduğundan tekrardan ftr versiyonuyla alıp normal bir lisansiyer oluyorlar.örneğin biz ilk dönem lokomotor sistem ikinci dönem genel anatomi,daha sonra nöroanatomi görüyoruz,diğer 2 yıllık bölümlerin müfredatında 1 dönem anatomi var sadece.
            Özetle dgs ile girip 2 yılda mezun olunulmuyor.Dgs ile normal lisans eğitiminiz tamamlamak mümkün ama uzaktan eğitimde değil.ayrıca sonunda yökün bu duruma izin vermediğide çıktı  ,fazla umursamayada gerek yok

  3. Ayşe Yüzer Ayşe Yüzer 29 Temmuz 2013

    Fizyoterapist olmanın bir yolu var zaten LYS sınavına girip yeterli puanı alırsın ve dört yıllık eğitimini alıp meslek sahibi olursun.56tane üniversitede bu bölüm var olmak isteyenler için yol açık.ilk olarak %80 i uygulamalı olan bu bölümü bizzat okumuş biri olarak uzaktan eğitimle fzt eğitimi verilemeyeceğini biliyorum.Kamuda bu alanda açık olsa diyeceğim ama zaten alım da yapılmıyor . O halde bu söylenenlerin uygulanma ihtiyacı neden var ? İnsanlar yıllarca emek verip fizyoterapist olurken neden birileri çok daha kolay yoldan bu mesleği elde etsin? Bu yıl LYS sınavı ile fizyoterapi bölümlerine yerleşen o kadar öğrencinin hakkını kim vercek?Lütfen empati yapın.

    • Ayşe Hanım selam,
      Her şeyden önce fizyoterapi okuyor musunuz bilmiyorum ama okuyorsanız veya bu bölümden mezunsanız nasıl okuduğunuzu anlamış değilim. Eğer ders programının üçte birini %80 olarak değerlendiriyorsanız, bence temel matematik dersi alın. Hacettepe’de 121 teroik ders saati ya da kredi, 60 uygulamalı ders saati ya da kredi görünüyor ki fizyoterapi konusunda sanırım en yüksek puanlarla girilen bu üniversitede uygulamaya %30 değer verilmiş oluyor, yanılıyor muyum? Herhangi bir izahınız var mı yoksa şu %80 efsanesini savunmaya devam edecek misiniz?

      Kaldı ki lisans düzeyinde eğitimin tek yolunun LYS olması bir eksiklik olduğundan DGS gibi alternatif yollar mevcuttur. Daha çok alternatif de yer almalıdır. Bu olasılık sizi neden bu kadar rahatsız ediyor?

  4. VOLTRAN VOLTRAN 29 Temmuz 2013

    sayın çok bilmiş ilşad bey. amerikada şurda burda uzaktan eğitimle fizyoterapi eğitimi olduğunu savunuyosun. Ameikadaki eğitimden haberin var mı diyeceğim ama olmadığı aşikar. Amerika’daki fizyoterapi egitimi su anda Doktora seviyesinde. 4+3 yani toplamda 7 yil universite egitimi görülüyor. Master seviyesinde sadece bir kac program kaldi ulke genelinde. Mezun olmak izin tez bile yapmak  zorundasınız. yani sen bilmediğin bölüm hakkında ne atıp tutuyosun. %80 pratik ağırlıklı bir bölüme uzaktan eğitimi uygun gören akıldan şüphe ederim. bu kadar insan derece yaparak kazandığı bu bölümü senin gibi işten anlamayan insanlar yüzünden itibarsızlaştırılmasına izin vermicez. ben o fizyoterapist olma meraklısı hemşirelerin izinde olduğum günde yoğun bakımda hastanın ölümüne sebep olduğunada şahit oldum.. mesleğimizi öğren ondan sonra gel tartışalım. iyi günler…

    • Sayın ismini bile yazamayan takma isimli şey, (KARŞILIKLI YORUMLAŞMA VE E-POSTALAŞMA NETİCESİNDE OKURUN GERÇEK ADI “VOLTRAN” İSMİYLE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR.)
      Her şeyden önce fizyoterapi okuyor musunuz bilmiyorum ama okuyorsanız veya bu bölümden mezunsanız nasıl okuduğunuzu anlamış değilim. Eğer ders programının üçte birini %80 olarak değerlendiriyorsanız, bence temel matematik dersi alın. Hacettepe’de 121 teroik ders saati ya da kredi, 60 uygulamalı ders saati ya da kredi görünüyor ki fizyoterapi konusunda sanırım en yüksek puanlarla girilen bu üniversitede uygulamaya %30 değer verilmiş oluyor, yanılıyor muyum? Herhangi bir izahınız var mı yoksa şu %80 efsanesini savunmaya devam edecek misiniz?

      Amerika’daki eğitim sistemi hakkında detaylı bilgileriniz varsa uzaktan fizyoterapi diploması verebilen yerlerin neden böyle bir iddiada bulunduğunu da açıklarsınız sanıyorum? Amerika hakkındaki engin bilgilerinizin kaynağı nereye dayanmaktadır?

      Ekip arkadaşlarınızın yaşadığı mutlaka çok talihsiz bir olayı, onların hatasına verdiğinize göre, bir görev ihmali veya yetki aşımı varsa bunu yetkili mercilere bildirerek hayatını kaybeden hastanın haklarını hem vicdanen hem de kamu selameti gereği savunmalı ve üzerinize düştüğü gibi şikâyet etmeliydiniz? Siz yoksa bir suçu gizliyor musunuz? Bu da ayrı bir suçtur. Eğer böyle bir şey yoksa, siz hayal ürünü uydurma bir olayla, tıpkı %80 efsanesi gibi akılları çelmeye çalışıyorsunuz ama, yemezler…

      • VOLTRAN VOLTRAN 29 Temmuz 2013

        sen üniversitelerin sitelerini açar bakarsın hangi ders teorik hangi ders uygulamalı diye. dersin içeriğini biliyormusun. 2. sınıftan itibaren başlayan 3.sınıfta yoğunlaşan ve 4.sınıfta tamamen uygulamalı olan ders programından haberin var mı. yaz stajlarınıda dahil edelim buna. sen uzaktan eğitim mezunusun herhalde bu kadar iyi bildiğine, körü körüne savunduğuna göre.. hastayı görmeden hastaya dokunmadan bu eğitimin olabileceğine gerçekten inandığınıza ben inanamıyorum. bunu savunmanızda başka bir neden olması yüksek ihtimal. amerikadaki eğitime gelcek olursak  orda okuyan arkadaşlarımdan bliyorum. ayrıca bu dedikodular ortalıkta dönmeye başlayınca dünya fizyoterapitler birliğine mail atıldı ve bakanlığa geri dönüş yapıldı fizyoterapistler birliği tarafından “bu yaptığınız uygulamanın dünyada örneği yoktur diye.” madem öyle siz bana kaynak gösterin şimdi bu saydığınız ülkelerde uzaktan eğitim olduğunu gösteren. 
               Ekip arkadaşlarımın yaptığı olayda da gereken yapıldı siz kafanızı yormayın.

        • Sorularıma yanıt vermemişsiniz ama delillerimden birini inkâr etmişsiniz. Üslubunuzun senli benli olması sorun değil ama rahatsız edici başka yönler de var. Yine de başkalarını yanıltmaman için yanıt veriyorum.

          1) Sen benim kim olduğumu okudun mu? Dersleri de içeriklerini de biliyorum ve verdiğim örnek de gayet açık ilan edilmiş bir Hacettepe ilanıdır. Bunu bile inkâr etmen çok garip…
          2) Bak şimdi, senin Amerika’da birkaç Amerika’dan habersiz arkadaşının olması konumuz değil, ben yıllardır Amerika’da yaşayan ve bu konuları bilen bir arkadaşımın bu tartışmada bildirdiği şeyi sana da bildiriyorum, sen anlamazsın da, okuyanlar anlar elbet:
          “Sevgili dünyadan habersiz yurttaşlarım. Uzaktan eğitim zannettiğiniz gibi pratiğin tamamen kaldırılması, sınavlara evden girilmesi ya da canı isteyenin hemen alıp başarıyla mezun olması anlamına gelmiyor. Uzaktan eğitimi verilen dersler pratik ya da laboratuar içeriyorsa bunlar gene ortamında yapılıyor. Yani sadece teori/ders kısımları evden öğreniliyor. Kaldı ki her şeyi kendi kendinize öğrenmek zorunda olduğunuzdan, açıklama yapacak kimse olmadığından aslında bazı konuları uzaktan eğitimle öğrenmek okulunda öğrenmekten çok daha zor. Yani merak etmeyin, işsiz kalmazsınız. ”
          3) Sen Dünya Fizyoterapistler Birliği’nin desteğini almak için yalan söylersen, adamlar da sana inanır da ona göre yanıt verir, bundan doğal ne var? Sen tamamen uzaktan eğitimin kast edildiğini ima edersen, sana tabii ki bunun örneği yoktur derler. İzansız, mizansız, düzenbaz bazı kişiler bunu biliyor ama bilmemezlikten gelerek sizi tahrik ediyorlar, ABD’de ve nice ülkede uzaktan eğitim verilirken uygulama gerektiğinde bunlar gereken yerlerde yaptırılıyor.

          Sen kimsin, ekip arkadaşların kim, ne yaptınız? Öyle üstü kapalı konuşma da açıkla bilelim, değil mi?

      • VOLTRAN VOLTRAN 29 Temmuz 2013

        hadi hepsini geçtimde sizinle şunu konuşalım.. gecesini gündüzüne katarak zamanında öss’de şuanda lys’de %1’lik bir dilime girerek bu bölümü okumaya hak kazanmış 12bin civarında fizyoterapist ve fizyoterapi öğrencisi mevcut.  birde şuan yapılmak istenene bakalım. alakası olan olmayan bir çok 2 yıllık bölüm mezunu vatandaş sınavsız sorgusuz sualsiz uzaktan eğitimle fizyoterapi diploması alacak.. bunu savunmak bunun arkasında durupta bu fizyoterapistlerinde derdi ne demek aklı selim birine yakışıyor mu elinize vicdanınıza koyun lütfen. Ki fizyoterapistler olarak gerçekten zor şartlarda çalışıyoruz özlük haklarımız yok. yasamız 50 yıl uğraştan sonra çıktı ama hala yürürlükte değil. bu patlama birazda bunun kuyruk acısı diyebiliriz. derdimiz nedir anlıyomusunuz.. keşke anlasanızda sesimizi duyurmamızda yardımcı olsanız bize.. ilk yazınızı okurken heycanlanmıştım ama sonra sonuna doğru bu kadar zıtlık yetmezmiş gibi bide sizin darbenizi gördüm.. şuan gayet kaliteli olan fizyoterapi eğitimi bu şekilde kalitesizleştirilip itibarsızlaştırılmamalı.. samimiyetle söylüyorumki bir kez daha düşünüp araştırıp yanımızda olmanızı çok istiyorum. saygılarımla…. bu arada “VOLTRAN” benim gerçek ismim..

        • Yukarıda, bu yorumunda yinelediğin bazı iddialarına gereken yanıtı verdim ve senin ve senin gibi aldatılmışları uyardım.

          Fizyoterapistlerin zor şartlarda, eksik yasal düzenlemelerle çalışıyor olması mıdır konumuz? Ben bu konudaki her ciddi çalışmanızda en az tüm fizyoterapistlerin yanında olurum, sen bu konuyla o konuyu nasıl ve ne şekilde bağdaştırıp da akılları çelmeye çalışıyorsun gibi? Konumuza dön, konumuz uzaktan eğitim.

          Senin ÖSS’de bilmem kaçıncı olman dünyanın en mühim olayı mıdır, bu benmerkezcilik, at gözlüğü takmak, kulakları tıkamak, dili işine gelen tarafa dolandırmak değil midir? Senin derecen için toplumsal bir çıkar olasılığını reddedelim, öyle mi? Neden? Senin egon, senin hırsın, “Ben kaçıncı olup girdim ya, onlar benden daha geride ama aynı unvanı aldık!” diye mızmızlanmaman için mi? Peki, sen biliyor musun ki 40’ı aşkın fizyoterapi eğitimi veren üniversite var ülkemizde ve hiç de senin dediğin gibi %1’lik kısma girilen puanlarla öğrenci kabul etmeyen birçok yer var. Hatta, fizyoterapist olabilemez dediğiniz bazı hemşirelik bölümlerinin taban puanı birçok fizyoterapi taban puanından daha yüksek, bunları biliyor muydun?

          Sen herhâlde kafa yapısı olarak geçmişte kalmışsın, oldu olacak medrese usulünde eğitim verelim de erkekler kadınlara, kadınlar da erkek hastalara bakmasın? Yukarıda yazdıklarımı tekrar ve tekrar oku, çıktısını al odanın duvarına as ve her gün ibadet eder gibi beş kere oku, belki anlarsın eğer anlamamakta ısrar ediyorsan 🙂 2013 yılındayız, gelişmiş ülkelerde uzaktan eğitim, uygulamalı eğitim de verilerek gayet başarılı bir şekilde uygulanmaktadır, tabela üniversiteleri müstesna bu olay böyledir. Senin hoşuna gitmiyor diye milleti galeyana getirmen doğru mu? Sen ve senin gibi bir avuç bencil düşünen kişi istemiyor diye koca halk olarak böyle şeyleri tartışmadan rafa mı kaldıralım?

          Memnun oldum VOLTRAN, değişik bir ismin var, benden de saygılar. Ancak bilerek ya da bilmeyerek insanları yanıltman doğru değil. Bir konu hakkında fikir beyaz edip karşı çıkmak istiyorsan, hele o konunun görüşülmesini bile engellemek istiyorsan dersine iyi çalışman lazım. Burada yaptığın gibi gerçeklerle uyuşmayan şeyler söylemen iddialarının böyle hemen çürütülmesine neden olur.

          • semih semih 30 Temmuz 2013

            Sayın VOLTRAN bey;
            Bir hekim olarak sağlık bilimlerinin uzaktan eğitimle öğrenilmesine ve şahısların diploma sahibi edilmesine şiddetle karşıyım. Zannedersem sizde benimle aynı hataya düşerek büyük bir ciddiyetle bey demekten sakındığım ilşad isimli vatandaşımızın yazısını okuyarak  yorum yazma gereğini duydunuz ve sonunda bu hakaretlere maruz kaldınız. Sizden rica ediyorum lütfen cevap yazmayınız. Sizinde anladığınızı tahmin ediyorum ki ne sağlıktan ne fizyoterapiden anlamayan kendni yazar olarak nitelendiren, eleştireyede şiddetle kapalı, sıkıştığında onuru zedeleyecek şekilde hakaretler savuran güya yazar arkadaşımız  haddini aşmıştır. Sizin seviyenizi korumanızı itibar etmemenizi tavsiye ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.

          • Sayın Doktor Semih (siz bey demiyorsanız benden de size dememi beklemeyin),
            Ben VOLTRAN arkadaşımız gibi oturduğum yerden hayalî iddialarda bulunmadığım ve pek çok farklı işle meşgul olmak zorunda olduğum için bazen uykusuz kalıyor ve böyle anlarda bir anlık öfkeme yenilebiliyorum. Gelin görün ki siz bu yorumu yazmadan evvel hatamın farkına vararak telafi etmiştim.

            Gelin, VOLTRAN ile sizin minik şark kurnazlığınızı teknik açıdan ortaya koyarak ikinizin de nasıl bir yalancı olduğunu herkese kanıtlayayım, belki utanırsınız. TABİİ ORTADA SEMİH DİYE BİRİSİ GERÇEKTEN VARSA :))
            1) Ben burada VOLTRAN arkadaşın inatla anlamayarak konuyu saptırmasına ve gerçek dışı iddialarda bulunmasına karşı sabrımı korumayarak öfkelenince hakaret olmasa da sert sözler söylemiştim.
            2) Daha sonra, onun yorumunun sonunda belirttiği “VOLTRAN benim gerçek adım” notunu görünce, ismi benimki gibi ayırt edici olduğundan, rencide olmaması için ismini X şeklinde değiştirmiştim ve bu sayfada değil koca sitede VOLTRAN diye bir kelimeden eser kalmamıştı.
            3) Ancak bizim sistemimizde yapılan yorumlar, ilk hâliyle yorumuna cevap verilen kişinin e-posta kutusuna düşerler.
            4) Ben siz yorum yazmadan önce öfkem dinince derhâl VOLTRAN ismini geri almış ve kendi sert ifadelerimi düzeltmiştim. Çünkü bugüne kadar biz hiçbir yoruma küfür vs. içermedikçe sansür uygulamadık, isimleri değiştirmedik, bu tahrifi vicdanım kabul etmedi ve hatamı çok kısa sürede düzelttim.
            5) Bu durumda siz VOLTRAN ismini görmüşseniz o sert sözleri görmüş olamazsınız, sert sözleri gördüyseniz de VOLTRAN ismini görmüş olamazsınız çünkü X harfi vardı artık isim yerine. Eğer VOLTRAN ismini görmüş iseniz de ortada sert söz kalmadığını görmüş olacaktınız.
            6) HER ŞEYDEN ÖNEMLİSİ, SİSTEMİMİZ HER YORUMCUNUN IP KAYITLARINI TUTMAKTADIR. RASTLANTIYA BAKIN Kİ, VOLTRAN’I İLK KEZ BURADA GÖRDÜĞÜNÜ İDDİA EDEN SÖZDE DOKTORUMUZUN IP NUMARASI VOLTRAN İLE BİREBİR AYNI. HEM DE TAMAMEN AYNI! VOLTRAN midir nedir adın kardeşim, cehaletin teknik konularda da varmış, bari uzaktaki bir arkadaşından bu düzenbazlığı isteseydin de en azından IP numaranız farklı olsaydı.
            6) VOLTRAN ile yaptığınız şarlatanlığı ve insanları aldatma çabasını muhtemelen oldukça genç olan yaşınıza vererek görmezden geliyor ve sizi yetişkin olmaya, artık kaç sene sürer bilemem ama, davet ediyorum. Arkadaşınızla birlikte boyunuzu posunuzu asan ciddi konuları konuşmadan ve böyle küçük oyunlar yapmadan önce eğer aynı evdeki farklı kişilerseniz her ikinizi de edebe, saygıya ve insanlığa davet ediyorum.

            Burasının yaklaşık 5 yıldır ciddiyetle yayın yapan ülkenin en çok okunan resmî sağlıklı yaşam dergisi olduğunun altını çiziyorum ve çocukça oyunlarını kendi zekâ ve teknik seviyelerinde kişilere karşı yapmanı öneriyorum, bana kalırsa onlara da yapma ama sen şarlatanlık etmeden duramazsın anlaşılan. Bu durum, yukarıdaki cahilane yazılarını da çok güzel açıklıyor, tamamen ikiyüzlü ve maksatlı bir kişisin.

            Fizyoterapistleri savunmak senin gibi bir çocuğa kalmadı, arkadaşlarını da çağırıp bu sefer gerçekten farklı IP’lerden bizi kendi şahsi meselelerinle rahatsız etme, vaktimizi çalma. Lütfen bundan sonra yorumlarınla burayı kirletme veya özür dileyip devam et. Burasının Kültür Bakanlığı izniyle yayın yapan gayet ciddi ve toplumsal çıkarlar için çalışan bir dergi olduğunu unutma, bizi ve okurlarımızı dolandırmaya kalkma. IP kaydı elimde, her şey ortada. VOLTRAN, uyu kardeşim, benim gibi saatlerdir uykusuz kalmadığın hâlde şimdiden çift kişilikli olmuşsun, üzücü… Aslında komik de :))

            Ancak lütfen bu ciddi konuyu saçmalıklarınla sabote etme artık.

        • Ayrıca lafı evirip çevirerek sanki ben uzaktan eğitimle fizyoterapi eğitimi verilmesini istiyor ve destekliyor gibi göstermeniz çok komik oluyor. Ben açıkça demişim ki, bu konu görüşülsün, siz ise hayır, görüşülemez dahi diye vaveyla üstüne vaveyla! Benim konum temelde uzaktan eğitim, fizyoterapi eğitimi verilirmiş, verilemezmiş, bırakalım da buna bilirkişi heyetler, kurullar karar versin.

          • FTR uzman hekimi - Doğan FTR uzman hekimi - Doğan 31 Temmuz 2013

            Allah aşkına şu şuursuz ilşad denen cahil kişiye itibar edip de yorum yazmayınız.. Herkes “fizyoterapistlerin” son derece haklı olarak bu ‘sünepe uzaktan eğitim önerisine’ karşı çıktıklarını idrak etmiş hatta ve hatta YÖK bile bu skandal öneriyi geri çevirmişken, kendini yazar müsfettesi ilan eden ve fizyoterapistler hakkında bilip bilmeden ucube bir yazı yazan ilşad denen zat idrak edememiş.. Bırakın boş boş konuşsun.. Bir HEKİM olarak fizyoterapistler’in haklı mücadelesinde yanındayım.
            Saygılar..

          • Merhaba Dogan,
            Insanlara itibar edip yazmayin demissin ama sen kendin yazmissin? Hep boyle kendiyle celiskili biri misindir? Kaldi ki seni cok ofkeli ve agresif goruyorum, onemsenmeyecek biri ve onemsenmeyecek yazisi icin neden bu kadar kizginsin? Fizyoterapistleri ayaklandiran ilgili iddia haberinde baska bir suru meslek ve unvan icin uzaktan egitim soz konusuyken sadece bazi fizyoterapistlerin yaygara koparmasini nasil yorumluyorsun?

            Ayrica ben unvanlari, gorus ve dusunceleri baglamiyorsa bu fikir tartismasinda onemli gormuyorum ama umarim sen de gecen gunku sahte doktorumuz gibi degilsindir. Olmadigini dusunuyorum.

            Ayrica Dogan, sen de uzaktan egitime karsi cikmissin ama argumanlarima yanit vermemissin.

            Son olarak, bir saglikli yasam yazari olarak agresyonun senin genel sagligin icin iyi olmadigini soylemek isterim. Kolay gelsin.

  5. Kemal Siren Kemal Siren 29 Temmuz 2013

    Neden sakince tartışamıyoruz acaba?

    Diyelim ki İlşad’ın vardığı sonuçlar yanlış. Ne olur? Meseleyi gerçekten bilen birisi bu “yanlış” iddiaları sakince çürütebilmeli. İşin doğrusunu mantıklı ve kaynaklarla destekleyerek açıklayıp hepimizi aydınlatanlara bence en başta İlşad müteşekkir olacaktır. 

    • En baştan beri gelmeye çalıştığım noktayı özetlemişsin abi. Şimdi, fizyoterapistlerdeki bu aşırı tepkinin bir mantığı olabilir mi? Uzakten eğitim nedir hayatında görmemiş, bilmemiş insanların buna şiddetle karşı çıkmasına saygı duyulabilir mi? Herkes karşı, çok karşı hem de, uzaktan sağlık eğitimi olmaz diyorlar. “Neden?” diyorsun, ya sus pus ya da küfür kıyamet…

  6. mertcan mertcan 30 Temmuz 2013

    valla şu yazıyı okuyarak hayatımdan 10 dakikayı ziyan ettim. sen emek nedir bilirmisin arkadaş ? masada dirsek çürütmeyi , annenin babanın iyi bi yer kazanman için yaptığı fedakarlıkları ? gelmiş ahkam kesiyosun neymiş hayalleri falan varmış insanların. bizimde var . ve bu hayallerin içinde 3 5 çapulcu tembele mesleğimizi kaptırmak gibi bi niyetimiz yok bilesin !

    • Gozlerim doldu yazini okuyunca. Sen emek nedir bilir misin derken az daha sana uyup “Bennn, Yasar usta!” diyecektim 🙂 Saka bir yana, sen konuyu cok yanlis anlamissin ve asiri bencilce ve hatali dusunuyorsun. Zaten 40i askin fizyoterapi fakultesi kisa surede cok sayida mezun verecek, aman onlara da bi sey yapiyim deme. Ornegin dusuk puanli bi fakulteden mezun bi arkadasa gidip sen emek nedir bilir misin beyim, catttt! :))

  7. Hemsire Hemsire 1 Ağustos 2013

    Merhaba arkadaslar,ben hemsireyim ve bizde 4 yil dirsek curuttuk.geceleri gozlerimizi kirpmadan nobet tuttuk.asagilandik.dovulduk sovulduk o zaman cikipta bir fizyoterapist sozde ekip arkadasimiz uzaktan egitime koparttiklari yaygaranin yarisini kopartsalardi belki ersin arslan olmeycekti.bide dikkat ettinizmi hemsireler asagi hemsireler yukari bir hemsirede size cevap verme geregi duymadi.biz her ne kadar ezilsekte oldurulsekte meslegimizi seviyoruz.ha oyle bir imkan olsa okurum uzaktanda yakindanda.suan aile danismanligi sertifikasi aliyorum.sonra yuksek lisans yapacam.firsatim oldukcada okuyacam.imkanlar dahilinde .siz istediginiz kadar hoplayin ziplayin.firsat olunca hemsireler okur kendini surekli gelistirir.saglicakla kalin fizyoterapistsiz kalmayin)

  8. Doruk Türk Doruk Türk 2 Ağustos 2013

    Bu tür tepkiler kendine güvensizliğin, yetersiz hissetmenin getirdiği şeyler bence. Uzaktan eğitime karşı çıkmanın haklı bir nedeni yok. Uzaktan eğitim almış biri ile belki de rekabet edemeyeceği, onun kendisinden iyi bir fizyoterapist olabileceği gerçeğini kabul etmek istemiyorlar. 

    Dünya’da ilköğretim ve lise dahil hiçbir örgün eğitim kurumuna katılmayıp evde anne babası tarafından eğitilen (homeschooling) çocuklar Harvard, Stanford, Princeton gibi okullara kabul alırken, fizyoterapistlerin uzaktan eğitimi küçümseyip, bu dünyaları ben yarattım tavırlarını aklım almıyor. 

    Son olarak sevgili FTR öğrencileri, kafanızı kumdan çıkarın, kendi küçük dünyanızdan sıyrılın.

  9. fzt.abdullah fzt.abdullah 30 Kasım 2013

    meslek haklarını meslekle o işin mesülü belirler üçüncü şahısların işi bunu ölçmek tartmak değildir.Daha dünekadar adı sanı duyulmayan mesleklere yönetmelikle lehte hakları verilirken fztler hep geriye itilen oluyor. hocasız okul sayısı almış başını gitmiş, yabancı uyruklu kim olursa zaten fzt!!! bu kadar şartlarda türkiye derecesi yaparak girilen bir mesleğe öyle böyle yapıp adam alıncak ya da kolaylaştırılacaksa buna önce doktorlardan başlanmlıdır. madem öyle buyrun hepimiz doktor olalım. fzt uzman ftr ci olsun. ne eksiği var tecrübe artı meslek içi eğitim verilsin yeeter

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir