İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey

Çeviren: Günlerin Köpeği

DİKKAT: Bu yazı Amerika’daki durum için yazılmış olup Amerika ve Amerika’daki bazı eyaletler için geçerlidir. Ülkemizi ilgilendiren maddeler netleştirildikten sonra yazıya gerekli ekleme yapılacaktır. Ancak ülkemizdeki durumun kontrol altına alınmasının önemini göstermek için, bugün Amerika için geçerli olan bu yazıyı yayınlamayı uygun gördük.

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 1: Ambalaja Yazılmayanlar

Ambalaj üzerindeki açıklamalarda yiyeceğin içinde yer alanların hepsini gösterilmez: Yiyeceklerin yüksek sıcaklıkta pişirilmesi sürecinde Crylamides gibi kansere sebep olan kimyasallar kolaylıkla oluşabilir, ancak bunların ambalaj üzerinde gösterilmesini zorunlu kılan hiç bir kural yoktur. Dahası, çözücüler, zirai ilaçlar ve diğer kimyasalların kalıntıları da diğerleri gibi ambalajlar üzerinde gösterilmek zorunda değildirler. Bunun yanında, yiyeceklerin üzerinde içerilerinde kansere neden olabilecek kimyasalları bulundurduğunun yazılmasının yasaklanmasına dair standardizasyon konusu Amerikan Ulusal Kongresinde su anda tartışılan başlıkların içinde yer almaktadır.

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 2: Daha Çok Yedirme Yöntemi

Monosodyum glutamate (MSG): Binlerce yiyeceğin ve masum görünüşlü yüzlerce market ürünün içine eklenen bu madde endokrin sisteminin (Çevirmen Notu : Hormonal sistem, endokrin sistemi epitelli olan çok hücreli bezlerden bir tanesidir; salgısını doğrudan kana veren bezlerdir. Hipofiz, tiroit, böbrek üstü bezleri bu gruba girer.) fonksiyonlarını bozmakta, normal iştah sürecine müdahalede bulunarak tüketicilerin kendilerini daha aç hissedip daha fazla besin tüketmelerine neden olmaktadır. Bu kimyasal sadece geniş çaplı bir obeziteye sebep olmamakta, aynı zamanda kâr amacıyla hareket eden yiyecek firmalarının bu işi durmaksızın tekrar etmelerine neden olmaktadır.

(Editör Notu: Bu maddeyle ilgili başka bir yazımız: İnsülin Direnci Çağımızın Vebası)

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 3: MSG İçin Ambalajı Okumak

MSG, özellikle şu malzemelerin içinde saklanarak yiyeceklere katılmaktadır: Maya özü, torula mayası, bitkisel proteinler ve otolize edilmiş mayalar. Güvendiğimiz binlerce bilindik market ürünü bu tat artırıcı kimyasalların bir ya da daha fazlasını içerir, hatta neredeyse “sebzeli burger” gibi vejetaryen ürünlerin hepsi bu gruba dâhildir. (Yemeden önce ambalajı dikkatli okuyunuz.)

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 4: Hiperaktivite Hastalığı

ADHD (Attention Deficit Hyperactivity Disorder.) – (Çevirmen Notu: Çocuklardaki hiperaktivite): Çocuklarda görülen hiperaktivite rahatsızlığının neredeyse tamamı kimyasal olarak renklendirilmiş ve rafine edilmiş karbonhidrat içeren besinlerin tüketiminden kaynaklanır. ADHD vakalarını oluşturan çocukların yüzde 80`i, kimyasıyla oynanmış bu besinlerin öğünlerden kesilmesi sonucu iki hafta içerisinde tedaviye olumlu cevap vermişlerdir.

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 5: Aspartam

Kimyasal Tatlandırıcı Aspartam: Bu kimyasal sadece bir kaç saat sıcağa maruz kaldığında bile Formaldehit (bkz: Formaldehit – Wikipedia) ve Formik asit (bkz: Formik asit – Wikipedia) gibi kimyasallara ayrılmaya başlar. Formaldehit gözleri, beyni ve bütün sinir sistemini harap edebilecek çok güçlü bir kimyasaldır. Aspartam migrenle, hastalık nöbetleriyle, bulanık görme sorunu ve diğer birçok sinir sistemi sorunuyla çok ciddi bir şekilde ilişkilidir.

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 6: Hazır Sosların Kaynağı

Yemek sosları: Ananastan yapılan guakamole sosu gibi hidrojenle birleştirilmiş yağlardan, suni tatlandırıcıların katkısıyla yapılmış birçok sos bu tehlikeli ürünler içerisindedir. Hatta neredeyse bu tarz üretilen sosların birçoğunun içerisinde sosun kaynağını oluşturan sebze ve meyve aslında hiç yoktur. (Çevirmen Notu: Ketçabın içinde aslında hiç domates olmaması gibi.)

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 7: Plastik Kapların Zararı

Plastik kaplar: Plastik kap içindeki besinler sağlık açısından büyük bir potansiyel tehlikedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki plastik kaplar Bisfenol A adı verilen kimyasalı (Bkz:Bisfenol A – Wikipedia) yiyeceklerin içerisine sızdırmaktadır. Plastik kaplarda yemek pişirmek ise bu riski defalarca katlamaktadır. Bisfenol, erkeklerde meme büyümesine neden olan hormanların artışına ve kadınlardaki hormonal dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Ayrıca prostat ve göğüs kanseri gibi hormonal kanser türlerine de davetiye çıkarmaktadır.

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 8: Hormonlu Sütler

Süt Üretimi: Amerika Birleşik Devletleri’nde süt üretimi, dünyanın diğer bütün gelişmiş ülkelerinde yasaklanmış olan sentetik hormonlar enjekte edilmiş ineklerden yoluyla sağlanmaktadır. Bu hormonlar, çok genç yaştaki genç kızların anormal bir şekilde büyük göğüslere sahip olmasına (Çevirmen Notu: e çok da kötü bir şey değilmiş be:) ya da prostat kanseri gibi hormonal kökenli kanserlerin daha önce görülmemiş boyutlara ulaşmasını açıklamada yardımcı olur. Monsanto adında, endüstride kullanılan hormonların üreticisi olan bir firmayı korumak adına USDA, (Çevirmen Notu: Bizdeki Tarım ve Köy İşleri bakanlığının Amerika’daki adı) organik süt üreticilerinin sütlerini sentetik hormonların kullanılmadığı ineklerden elde ettiklerini iddia etmelerini şu an için yasaklamış durumda. Gördüğünüz gibi organik süt üretimi çok yoğun bir baskı altında. Durum böyleyken, Horizon (Çevirmen Notu: Coca-Cola’nın sahibi olduğu bir süt firması.) adındaki bir firmanın ürünleri, organik olmamasına rağmen “yanlışlıkla” organik olarak etikenlendiğinden dolayı, Organik Tüketiciler Birliği’nin iddiasına göre, gerçekten organik olan sütler bile şu anda tehdit altındadır.

(Editör Notu: Bu maddeyle ilgili olarak bir başka yazımız: Kutu Sütü Savaşları)

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 9: Gerçek Besin Değerleri

Market Malzemeleri: Birçok market malzemesinin (Öğünler yerine geçebilecek içecekler, su ilaveli çikolatalı sütler, vb. gibi.) paketlerinin üzerine bakıldığında çok sağlıklı olduklarına dair bağıra çağıra birçok iddiada bulundukları görülebilir. Ama gerçekte, besin değeri olarak koca bir “0”dırlar. Bilinen en önemli besin maddelerinin ise böyle bir iddiada bulunmaları FDA (Çevirmen Notu: Amerikan Gıda ve İlaç Denetim İdaresi) tarafından yasaklanmıştır. Bu besinler neler dersiniz: Hormonsuz meyve ve sebzeler.

(Editör Notu: Bu maddeyle ilgili olarak bir başka yazımız: Susurluk Gibi FDA)

Yiyecek Üreticisi Şirketlerinin Bilmemizi İstemediği 10 Şey – 10: Kâr Getiren Ama Sağlıksız Ürünlerin Öne Çıkarılması

Yiyecek üreticileri aslında marketlerde “raf” satın alırlar: Bu nedenle en kârlı (dolayısıyla en düşük besin değerlerine sahip) ürünler marketlerde en görünen yerlerde, koridorların köşelerinde, kasa ödeme noktalarında, göz hizasında yer alan raflarda bulunurlar. Tüm bunlar obezite, şeker hastalıkları, kanser, kalp rahatsızlıkları gibi hastalıklarla tahrip olmuş bünyelerin dünyanın her yerinde artmasının nedeni olan mağaza içi satış ve görünebilirlik uygulamalarıdır.

Bu yazı kanunen tescillenmiştir.

Yazının yayınlandığı kaynak site ve makalenin bağlantısı: http://www.xm.com/The-top-10-things-food-companies-dont-want-you-to-know-37.html
Türkçeye çeviren BodyTR yazarı: Günlerin Köpeği

Vücut geliştirme, bodybuilding, fitness ve sağlıklı yaşam konularıyla da ilişkilendirilebilecek bu yazıda kullanılan telif haklarıyla korunan görseller: coda, Jill – Glossy Veneer ve Hervé KERNEIS Creative Commons lisanslarına uygun olarak kullanılmıştır.

11 Yorum

  1. mitokondri mitokondri 27 Mart 2010

    Cok guzel bir yazi, tebrikler

  2. Muhammed Kadir TAN Muhammed Kadir TAN 1 Nisan 2010

    Ne yiyeceğimizi şaşırdık. Bu devirde tek çözüm paran olacak(!), gidip köy ya da yazlık bir yerde bahçeli evde yaşayacaksın, yanına da bir inek alacaksın..

    • Valla gıdaların içindeki zararlı maddeler günden güne artarken, egzersiz ve sporun önemi bence bir kat daha artıyor. Vücuttan yabancı ve zararlı maddeleri uzaklaştırmak ya da etkilerini azaltmak konusunda egzersizin büyük yararı olduğuna inanıyorum

      • Muhammed Kadir TAN Muhammed Kadir TAN 1 Nisan 2010

        Egzersizin öneminin arttığı sırada sitenizin önemi de büyük bir artış göstermekte. Yaptığınız çalışmalar yüzünden size çok teşekkür ediyorum. Ve birşey paylaşmak istiyorum, yaş spor düşmanı asla değildir. Çevremde birçok yaşlı insan düzenli yürüyüş yapıyorlar ve arada beraber spor yaptığım yaşlı amcaların bir grubu bile var ve bazen tempolarını yakalayamıyorum..

  3. ebru ebru 15 Nisan 2010

    Bu güzel yazı için emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Alışveriş yaparken 2 hatta 3 kez düşünüp ürün almak lazım, mümkünse hazır gıdalardan uzak durmak lazım. İnşallah birgün ticari kaygılar değil de insani değerler öne çıkar ve umarım ki bu gün çok uzak da değildir

  4. Müslüm Müslüm 22 Eylül 2011

    Bu siteyi çok seviyorum, sürekli takip ediyorum, ama bu yazıda şu kısım hiç hoşuma gitmedi.(Bu hormonlar, çok genç yaştaki genç kızların anormal bir şekilde büyük göğüslere sahip olmasına (Çevirmen Notu: e çok da kötü bir şey değilmiş be:) ) birde bunu yazdığı yetmiyormuş gibi sonundada gülen surat atmasını kınıyorum. İnsanların hastalıklarından kendi zevki için alet edilip bunu hoş görmesi bu yazı arasına sıkıştırılacak bir espri deil bence. !!!!!

  5. Günlerin Köpeği Günlerin Köpeği 23 Eylül 2011

    Müslüm Bey, ben günlerin kopegi yazıyı çeviren canlı. Yazı da gecen tüm mizah unsurları -belki de hiç de komik degillerdir- şahsıma aittir, bodytr.com sitesini bağlamaz. Bu sitenin yoneticisi İlsad Bey’de bana böyle bir serbestlik verdigi icin burada yazılarımın yayınlanmasından keyif alıyorum. Yazilarimdaki unsurlarla kişisel ya da çevresel anlamda kimseyi rencide etmeyi elbette istemem ama benim komik bulduğum her kelime yazılarımda kendilerine yer bulacaktır. Saygılarımla.  

    • Mesut Mesut 25 Temmuz 2012

      Kapak niteliğinde süper bir cevap, kesinlikle haklısınız…

  6. burcu burcu 9 Ekim 2012

    çok güzel bir paylaşım olmuş, emeği geçenlere teşekkür ederim…oldukça önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum ama insanlar yeteri kadar bilinçli değil..en azından kendi adıma ambalajlanmış ve hazır gıdaları hayatımdan çıkardım diyebilirim, çok zor değil…sağlımız,bedenimiz her şeyden önemli;)

  7. nciblak@gmail.com nciblak@gmail.com 28 Mayıs 2014

    Yazının aslı NaturalNews.com (daha önce NewsTarget.com) sitesinin işleticisi Mike Adams tarafından 2006’da yayınlanmıştır. Site neredeyse tümüyle alternatif tıp ve komplo teorilerine adanmıştır.

    Mike Adams’ın ele aldığı konuların hiçbirinde uzmanlığı olmadığı bilinirken, kendisi adını vermediği bir ünivesiteden lisans derecesi aldığını, matematik ve ekonomi üzerine yandal yaptığını, liseyi bitirmeden önce üniversiteye başlamış olduğunu, ilk başlarda mikrobiyoloji ve genetikle ilgili dersler aldığını, fen bilimleri üzerine sağlam (!) bir akademik altyapısı olduğunu; ayrıca antropoloji, edebiyat, mantık, iş kanunu, Yunan tarihi, bilgisayar bilimleri, uluslararası ticaret, klasik “Adam Smith” ekonomisi (kendi sözleri), veee, müzik kompozisyonu ve kuramını da çalışmış olduğunu belirtiyor, hiç utanmadan, tabii. Uzmanlık alanları arasında psikoloji, antropoloji, uzay bilimleri, Amerikan tarihi, felsefe, ekonomi, para ve finans, beslenme, siyaset, sivil haklar, bitki biyolojisi, fikri haklar kanunu, kimya, fizik, kuantum olgusu (kendi deyimi), tarım, dil bilimi, mikrobiyoloji, beyin dilbilimi (neurolinguistics), ve dahası olduğunu ekliyor. Üstüne, yakın döğüş sanatları, ateşli silahlar, ve özsavunma üzerine eğitimli imiş.

    Kısacası, Mike Adams: hiç utanması olmayan; bahsettiği alanların bir tanesinin uzmanlığının bile ne denli uğraş ve deneyim gerektirdiğinden bihaber, toplamının ise yüzlerce biliminsanının yetkinliğini temsil ettiğini gözardı edebilen; birkaç yazı veya kitap okumakla uzmanlık iddiasından bulunabilen; ve benzerlerine günümüzde sıkça rastlanan şarlatanlardan biridir. Tümüyle bir insanlık ayıbı, tümüyle bilime bir hakaret …

    Adams hakkında o kadar çok kötü yazı var ki … Hepsine bakmaya ne zamanın ne de midem müsaade etmedi. Beyefendi, bulaşıcı hastalıkların asli nedeninin bakteri ve virus olduğu kuramına karşıymış (mikrobiyolojiden nasıl geçmişse …). Aşıların kötü olduğuna inanıyor. “Hiç yoktan enerji” olabileceğine de taraftar (çok bilim yapmış ya?). Barack Obama’nın doğumsal nedenlerle (hepsi saçma) başkan olamaması gerektiğine inananlardan (hukuktan da çakmış olması gerekirdi). Herhangi bir ünlü kişi herhangi bir hastalıktan öldüğünde 24 saat içinde bir değerlendirme yazısı yazabiliyormuş (çoğunlukla herkesin nefretini ve hayretini cezbederek).

    Mike Adams, ülkemizde de sayısı çok olan bitkici sözümona uzmanların, kırık-çıkıçıların, üfürükçü hocaların ve falcıların, herşeyi önceden gören ve herşeyi bilen medya şahsiyetlerinin, ve sair kişiliklerin karizmatik bir örneğidir sadece.

    Çokça hazır yemek yemeyin, yiyeceklerinize dikkat edin, tabii ki. Ama, okuduklarınıza daha fazla dikkat edin. Biri midenizi, diğeri beyninizi hedef almaktadır.

    Saygılarımla,

    Namık Çıplak
    Mayıs 2014

  8. çağla çağla 14 Ekim 2014

    Bu hormonlar, çok genç yaştaki genç kızların anormal bir şekilde büyük göğüslere sahip olmasına (Çevirmen Notu: e çok da kötü bir şey değilmiş be:) Size yakıştıramadım doğrusu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir