İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kadınların kalça takıntısı ve gerçekler

gercek-kadin-kalcasi-9

30 “Gerçek” Kadın Kalçası

Yazan: İlşad Özkan

Kadın seksapelinin bir unsuru olan görece büyük ve dolgun kalça, son yıllarda küresel düzeyde cinsel anlamının ötesinde estetik bir değer de kazandı. Aslında, kazandı demeden önce bu akımın Amerikan kültürel hegemonyasının bir sonucu olarak değerlendirmekte yarar var. Zira, popüler kültürde kalçanın bu denli önem kazanması, Amerikan pop kültür ikonlarıyla birlikte olmuştur. Önce Jennifer Lopez gibi tanınmış şarkıcılar, ardından Kim Kardashian gibi başkaları ve hatta silikonlu popolarıyla “büyük kalça” tanımını da aşıp birer popo ucubesine dönüşen Nicki Minaj gibi isimler… Tüm bu şahıslar üzerinden yürütülen medya çalışmaları büyük, dolgun ve yuvarlak kalçanın “daha dikkat çekici ve daha güzel” olduğu algısını dayattı. Yine son yıllarda yükselen “fit is new beauty” yani “zinde olmak yeni güzellik tanımıdır” mealindeki akım da kalçaya fazladan bir önem atfediyordu. Jen Selter gibi, aslında tam olarak fitness sporcusu bile olmadığı hâlde fitness çerçevesinde değerlendirilen isimler yalnızca ama yalnızca kalçasıyla çok büyük bir ilgi çekmeyi başardı (Bkz: Jen Selter’ın kalçasının sırrı). Tüm bu gelişmelerle birlikte, kadın kalçasının erkek cinselliği üzerinde kısa yoldan bir uyarıcı rolü görmesi, yaygınlaşan porno izleme alışkanlığı da kalça fırtınasının şiddetini artırdı.

Elbette, kadın kalçasının seksapel ve estetik değeri bugün üretilmiş bir algı biçimi değil. İzlerini tarihî metinlerde ve sanat tarihinde rahatlıkla görebileceğimiz gibi, kadın kalçası binlerce yıldır cinsel bir çekim öğesi olmasının yanı sıra, çeşitli biçimdeki kalçalar da farklı kişiler veya toplumlarca tercih edilir tipte kabul edilmiş. Örneğin geçmişte, sürekli hareket hâlinde geçen bir hayat yaşayan göçer Türklerde kalçanın iri değil, bilakis ufak ve atletik olması tercih sebebiyken, Ortadoğu toplumlarında kalçanın büyük ve bele kıyasla olabildiğince geniş olması tercih sebebiydi. Türklerin İslamiyet’i kabulüyle birlikte yaşanan kültürel alışveriş sonucunda da Anadolu’daki yerleşik hayat Türkleri “yemeğin salçalısı, kadının kalçalısı” gibi Ortadoğu toplumlarının estetik değerlerini bir miktar benimsemiş görünüyor. Ardından, Modern Çağ ile birlikte hayatlara kapıdan kovulsa bacadan giren moda akımı, sıskalık diyebileceğimiz bir beden formunu dayatıyor. Sonuç olarak, hikâye değişmiyor: Kendi değerlerini belirleyemeyenlerin değer yargıları, başkaları tarafından belirleniyor. Bunlar, selülitin her durumda çirkin olduğu algısı yaratılması örneğindeki ticari amaçlarla olabileceği gibi, Çinlilerin küçük ayağı güzel kabul etmesinin komşu milletlerce benimsenmesi gibi kültürel de olabilir.

Kendi adımaysa, bir bedene sahibine göre anlam ve etki yüklüyorum ve güzellik tanımım bu sebepten hiç de keskin hatlara sahip değil. Elbette bana itici gelen bir kısım fiziksel özellikler var. Fakat sonuçta, ağırlıklı olarak kişiliğin bedenden daha çekici ve etkileyici olduğunu, bedene anlamı sahibinin kattığını düşünüyorum. Bir çeşit pornografiye dönüşmüş olan günümüz fitness modelliği dünyasının sıklıkla karşılaştığım fotoğrafları ise en fazla anlık dikkatimi çekiyor ve zoraki fikrim sorulduğunda en fazla “hı evet, iyiymiş,” dedirtebiliyor. İşim gereği takip ettiğim sitelerde karşıma çıkan fotoğraflar bir anlam ve çekicilik taşımıyor. O bedene bir anlam yüklemek, çekici bulmak ve arzu duymak söz konusu olmuyor. Belki de bunun sebebi insanın bedensel olarak çabuk sıkabileceğini anlamamdır. Her neyse, benim bakış açımın aksine, birçok kadın okurumda kendi bedenlerine karşı gerçekçi olmayan yaklaşım ve hedefler olduğunu görüyorum. Bu yazıyı da biraz bunun için yazdım, en azından fiziksel özelliklerine gösterdikleri özeni, insanı insan yapan yönlerine de gösterebilmeleri için.

Bugün tam tamına 3 farklı okurumdan selülitle ilgili soru aldım. Doğrusu, selülit konusunu kitabım Sen Bir Harikasın’da ayrı bir yazıyla işlemiştim, bana göre, bunun üzerine söyleyecek pek fazla bir şey yok. Ancak, umut fakirin ekmeği olduğu kadar, güzellik peşinde koşan kadınların da (kadınların %100’ünün yani) ekmeği… Ancak kabul etmemiz gereken bir gerçek var ki, fakirler nasıl hayallerini kurduğu yarınlara çoğunlukla ulaşamıyorsa, kadınların da güzellikle ilgili kimi konulardaki umutları boşunadır. Çözümsüz sorunlarla ilgili harcadıkları paralarsa genellikle boşa gider veya çok az, umulandan az bir etki gösterir.

Hain ve de zalim mi zalim kapitalizmin oyunları eskidikçe, daha doğrusu, bu oyunları fark edenler çoğaldıkça, her sistem gibi kendine savunma refleksi gösteren kapitalizm matruşka bebekleri gibi oyun içinde oyun yapar, yeni yöntemler geliştirir. Örneğin Ülker marka yapay şeker dolu abur cuburları halka satarak milyonları götüren Yıldız Holding, öte yandan son yıllarda yapay şekere karşı gelişen uyanıklığa karşı da hazırlık yapmaya başlar ve ABD’deki ilgili bir kuruma 24 milyon dolar bağışlar. Bunun gibi, bazı firmalar da gelişen ve yayılan farkındalıklardan kaçmak yerine onların üzerine oynar. Dove markası da bunu yapan markalardan biri, ki bana sorarsanız bu adımlarla ne Ülker ne de Dove yanlış yapıyor. Yanlışları bir yana, doğruları bir yanadır, bunu kabul etmek gerekir. Peki, Dove ne yapıyor? Dove, yaptırdığı pazar araştırmaları sonucunda yeni bir kampanya başlatıyor, adı “Real Beauty” yani “Gerçek Güzellik”. Kampanyayla birlikte, mesleği mankenlik ya da modellik olmayan “sıradan” kadınlar, yani “gerçek” kadınlar kullanılıyor reklam çalışmalarında ve çekilen fotoğraflarda da dijital düzeltme, meşhur “fotoşop” olmuyor. Tabii, gerçekçi olması yönünden ve kadınların pek çoğunun sahip olup “eksiklik” gibi gördüğü, suçluluk duyarak taşıdığı ufak kusurlarını kabullendirmesi yönünden güzel bir iş doğrusu. Yani, dünyadaki neredeyse her kadının sahip olduğu kalça çatlakları, doğum lekeleri, irili ufaklı ameliyat izleri vs. vs… Elbette, Dove markası “biz öbür markalar gibi değiliz, delikanlıyız, harbiyiz” mesajı verip böyle gerçekçi reklamlar yaparken, markanın sahibi olan Unilever aynı zamanda Dove’un üstünkörü eleştirdiği “fotoşoplu” model fotoğraflarıyla tanıtılan ürünlerin de sahibi. Yani, her iki kısma da hitap ederim ve gerekirse danışıklı dövüş yaparım diyor dev firma Unilever. Bana sorarsanız, elbette firmaların çeşitli ürünleri gerektiğinde ya da pratik olduğunda falan filan elbette kullanılabilir, ancak ideal olan, kadınların güzellikleri için eğitilmeleri ve çok daha az zararlı doğal çözümleri bellemeleridir. Doğal, ev yapımı, sağlıklı ve hijyenik reçeteler her zaman vardır, ne sanıyorsunuz, Kleopatra’nın sizden daha az bakımlı olduğunu mu? Ha, bir erkek olarak yine bana sorarsanız, ki sormuyorsunuz ya, güzellikle çok kafayı bozmak iyi değildir, temiz temiz, düzenli ve basit bakımlarla birlikte doğal güzelliğinizle yetinmeniz yeterlidir. Önemli olan, sizi dünyanın en güzeli olarak kabul eden bir erkeği bulmaktır. Elbette bir “ilgi orospusu” iseniz, ki olabilirsiniz, emekliye ayrılana kadar olabildiğince çok erkeğin dikkat ve ilgisini çekmeye de çalışabilirsiniz.

Her neyse, düşüncelerimi de söylediğime göre bu yazının sadedine gelebilirim. Esas konumuz, bu sene 16 Eylül’de yayımlanan bir Refinery29 yazısı. Bu yazıyı şuradan okuyabilirsiniz, kısa bir yazı (İngilizce): http://www.refinery29.com/butt-body-image

Yazının başlığı “Rötuşsuz 30 Popo, Gerçekte Nasıl Göründüklerini Unuttuysanız Diye” ve başlığında bile amacını belli ediyor. Çevremizi saran rötuşlanmış kıçlar, makyaj yemiş ve tüm kusurları kapatılmış kıçlar ya da çok nadir ve bir yaşa kadar kalacak “ideal” kıçlara karşı kıçsal bir başkaldırı bu. Herhangi bir dijital düzeltme yapılmamış, sadece olduğu gibi fotoğrafı çekilmiş 30 kadın kıçı ve bu kadınların kendi kıçları hakkındaki düşünceleri (bu yazıda düşüncelerini çevirmedim, çeviren olursa yayımlarım). Bu sene buna benzer birkaç çalışma daha yapıldı, bunların bir kısmı bağımsız gruplarca yapıldı, bir kısmı da yine Nestle gibi büyüklerin de bulunduğu firmalarca. İşte karşınızda beyazından siyahisine, türlü donlarda (renklerde), türlü arşın ve okkalarda 30 farklı kıç. Gerçek kadınların kıçının neye benzediğini unuttuysanız ya da kendi kıçınızı olmayacağı bir şekle sokmayı takıntı hâline getirdiyseniz, belki ayaklarınızı yere bastırır. Tabii ki, kitabımda da anlattığım gibi, “mümkünlük” çerçevesinde kendi vücudunuzla ilgili sağlıklı değişimleri de istiyorsanız gerçekleştirin. Kıçınızı sevin, kendinize iyi bakın.

gercek-kadin-kalcasi-21
gercek-kadin-kalcasi-22
gercek-kadin-kalcasi-23
gercek-kadin-kalcasi-24
gercek-kadin-kalcasi-25
gercek-kadin-kalcasi-26
gercek-kadin-kalcasi-27
gercek-kadin-kalcasi-28
gercek-kadin-kalcasi-29
gercek-kadin-kalcasi-30
gercek-kadin-kalcasi-1
gercek-kadin-kalcasi-2
gercek-kadin-kalcasi-3
gercek-kadin-kalcasi-4
gercek-kadin-kalcasi-5
gercek-kadin-kalcasi-6
gercek-kadin-kalcasi-7
gercek-kadin-kalcasi-8
gercek-kadin-kalcasi-9
gercek-kadin-kalcasi-10
gercek-kadin-kalcasi-11
gercek-kadin-kalcasi-12
gercek-kadin-kalcasi-13
gercek-kadin-kalcasi-14
gercek-kadin-kalcasi-15
gercek-kadin-kalcasi-16
gercek-kadin-kalcasi-17
gercek-kadin-kalcasi-18
gercek-kadin-kalcasi-19
gercek-kadin-kalcasi-20

12 Yorum

  1. ayşe ayşe 3 Kasım 2014

    Hocam süper bi yazı olmuş bu kıçlar bize ders olsun 🙂

  2. Fulya Fulya 4 Kasım 2014

    mrb.programiniza baslayacagim ancak beslenme ile ilgili ufak bilgi verirseniz ona gore hazirlik yapip baslayacagim.kilo almak yada vermek istemiyorum 🙂 tskk

  3. Elif Elif 10 Kasım 2014

    Bu yazıya bile “şeklimi değiştirmeliyim” alt metinli yorum gelebiliyorsa, vay halimize 🙂
    Yazı her zaman ki gibi şahaneydi. Sporu sadece sağlıklı olmak için yaptığımız günler de gelecek umarım.

  4. Mehmet Mehmet 18 Kasım 2014

    Valla hocam yazınız çok güzel kadınlar klubündeki kadınların okuması gerekli

  5. Ayşegül Ayşegül 18 Kasım 2014

    Çok güzel bir yazı olmuş ama kalçaları gördükçe kendime baktım 🙂

  6. emre emre 22 Kasım 2014

    iyi bir yazı olmuş hocam. her şeyde öyle. herkes mükemmeli arar oldu ve bu herkesi yıpratıyor. herkesin üçgen herkes yağsız herkes zenginlik derdinde… kusur olacak. kusur fıtratımızda var.
    yazınızın şu kısmı beni şaşırttı “Elbette bir “ilgi orospusu” iseniz, ki olabilirsiniz, emekliye ayrılana kadar olabildiğince çok erkeğin dikkat ve ilgisini çekmeye de çalışabilirsiniz.” 🙂 açık sözlüsünüz.

    bir de şu foto yüzünden siteniz engllenmesin bak hocam demedi demeyin. D:
    https://zindeturkiye.com/wp-content/uploads/2014/11/gercek-kadin-kalcasi-17.jpg

    • Değerli yorumunuz için teşekkürler. İlgili fotoğraf içinse, biz her yaştan okura uygun bir siteyiz. Ayrıca bir derece tıp, bir derece sanat sitesi sayılırız. Cinsellik yönü ön planda olmayan, genital organların açıkça belli olmadığı, yazıyla ilintili görselleri yayımlamak konusunda çekincemiz yok. Kegel egzersizleri yazı yayımlarsak nasıl ki vajina anatomik çizimleri kullanacaksak, kalça yazısında da örtülmemiş kalça kullanmamız bana doğal ve doğru geliyor. Bu dünyaya çıplak geldik, çıplak gideceğiz, insanoğlunun bedeninde bir tehlike yok, tehlike kafalarımızdadır 🙂

  7. Esra Esra 10 Aralık 2014

    Hocam çok teşekkürler bu yazı fikirlerimi tamamiyle değiştirmiş bulunmakta 🙂 o kadınların kalçalarına bakıp sizin yazınızı okuduktan sonra mutluluktan havalara uçacaktım 🙂 çünkü aşırı derecede takmıştım tamam squat vs güzelleştiriyor ama şu ekranda instagram da gördüklerimle alakası olmuyordu ve bu beni üzüyordu bende sorun olduğunu düşünüyordum :)) böyle güzel yazılarınızın devamını bekliyorum hocam 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir