
NOT: Arşivimizdeki bu yazı 2012 yılında yayınlanmıştır ve aradan geçen yıllarda bu alanda regülasyonlar ve değişiklikler yapılmış olabilir. Bu nedenle bu yazıya göre harekete geçmeden önce güncel yasa ve yönetmelikleri, uygulamaları kontrol etmenizi öneririz.
Vurguncu Spor Salonları
Yazan: İlşad Özkan
Ülkemizde fitness salonları yaygınlaştıkça kurnazca uygulamalar da yaygınlaşıyor olmalı. Eskiden sadece çok büyük veya eni konu büyük fitness salonlarının uyguladığı “birçok ayın aidatını peşin ödeme şartı” artık irili ufaklı salonlara da sıçramış belli ki. Ben durumun bu kadar vahim bir noktaya geldiğini ve insanların mağdur edildiğini bilmiyordum, demek ki piyasadan biraz uzak kalmışız… Zararı yok, açığımızı kapatalım o hâlde.
Spor Bakanlığı, Müdürlükler, Federasyonlar Ne İş Yapar?
Peşinen söyleyelim, aşağıdaki yazıyı okuyunca apaçık bir mağduriyeti göreceksiniz ve üstelik bu mağduriyete sebep olan uygulamayı yapan onlarca işletmenin yıllardır bunu yapmasına da şaşıracaksınız. Çünkü normal bir tepki budur; şaşırmak. Mağduriyet yaratan bir uygulama varsa bile uzun süremez, devlet bu konuya el atar diye düşünmek. Zira, madem ki devlet olarak en azından nutuk atarken insanlarının spor yapmasını istiyorsun, o hâlde onlara uygun şartları da oluşturmalısın. Özel sektör, serbest rekabet bilmem ne laflarıyla denetim ve kuralların dengelerini işletmeler yönüne ağır basacak şekilde değiştirdiğin an, kendi halkına zarar verebilirsin.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ruhsatı verdikten sonrasına karışmıyor mu, ne sıklıkta ve neleri kontrol eden denetimler yapılıyor? Federasyonlar antrenör kurslarında para toplamasını biliyor ama işletme sahiplerine ve antrenörlere etik değerleri, insani yaklaşımları anlatmıyorlar mı? Bu ülke başıboş mu, herkesin “serbest piyasa” lafının arkasına sığınarak kafasına göre kamuya açık işletmeler açabileceği bir ülke mi? Bir insan evine yakın hiçbir salonda adamakıllı ve hakkaniyetli bir aidat ödeme sistemi bulamayacak mı? Bu zorbalığa müdahale etmesi gereken hiçbir yetkili yok mudur? Spor yapmak istiyoruz ve bu imkânı sağladığını taahhüt ederek devletten izin alan yerlerden de düzgün uygulamalar bekliyoruz. Bu olmuyorsa, devletin ve diğer ilgili kuruluşların bu sorunla ilgilenmesini istiyoruz.
Alınması Garanti Olmayan Hizmetin İadesiz Ödenmesi Garabeti
Yazarlarımızdan kıymetli yazar ve doktor Murat Kınıkoğlu’nun yazmış olduğu Evde Yapabileceğiniz Harika Egzersizler yazısının girişinde bu konuya esprili bir ufak gönderme yapılıyordu, okuyanlar hatırlarlar: “Bir spor salonuna kaydolup da gidemeyen kişilerin yatırdıkları paralarla İstanbul’a birkaç olimpik stat yapılabilirdi.” Bugün ise aynı konuya daha etraflı dokundurmalar içeren, esprili bir üslupla kaleme alınmış bir yazıyı okuyacaksınız. Yazıda ben hiçbir değişiklik yapmadım, sadece yazının bazı kısımlarını kalın karakterlerle sunarak dikkat çekici hâle getirdim. Yazıyı yazan sevgili Sibel Kaçamak’a bir kere de buradan teşekkür etmek istiyorum. Ne yazık ki ben, ciddiye aldığım bu konu hakkında neşeli bir tutum takınamayacağım çünkü gerçekten bütün sporseverlerin sinirini bozan bu durum benim de sinirimi bozdu.
Bu Uygulamanın Yararı İşletmeye, Bize Değil
Dergi olarak türlü vesilelerle sağlıklı yaşam ve spora yapılan akıllıca yatırım ve harcamalara sizi teşvik ediyoruz. Bir spor salonuna 6 aylık peşin ödeme yapmak eğer sizin en az 6 ay boyunca düzenli spor yapmanızı sağlayacaksa, bunu yapabilirsiniz, burada hiçbir sorun yok. Sorun şu ki, işletme sizi bunu dayatıp diğer tüm alternatifleri kapatıyorsa burada bir zorbalık vardır. Biz çok aylık peşin ödemelerin tamamen ve sadece müşterinin tercih ve inisiyatifinde olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Uzun süreli üyeliğin olası avantajlarını üye adayına anlatıp bunu bir tercih olarak sunmak yerine yegâne üye kayıt yolu olarak öne süren salonları kınıyoruz.
Örtülü Ayrımcılık
Bu konu hakkında daha evvel de birkaç e-posta almıştım. Bir kere, ülkemizdeki spor salonlarındaki esas sorunlar denetimsizlik, bilinçsizlik ve müşteriye gereken ilginin gösterilmemesi… gibi onlarcasıdır. Hâl böyleyken tüm bunları bir kenara bırakıp bir de vurguncu mantığıyla hiçbir emek harcamadan toplu hâlde para alma arzusu da bir sorun olarak yerini almış durumda. Bu çirkin arzuyu örtbas etme gayreti de oluşmuş bazı yerlerde. Örneğin bir spor salonuna kaydolmak için giden bir okurumuz, toplu ödeme opsiyonunda çok ısrar edildiğini, bunu kabul etmek istemediğinin sinyallerini verdiğinde ise müşteri temsilcisi tarafından “buraya zaten ancak bu parayı verebilecek kadar ‘seçkin’ (aslında israf edecek parası olacak kadar zengin) kimselerin kabul edildiğini” ima eden sözler sarf ettiğini yazmıştı. Yani bir de karşı tarafı rencide edecek, güya hırslandıracak küçük ayak oyunları… Utanç verici tabii ki. Bir spor salonundaki temizlik, tertip ve hizmet öncelikle parayla alakalı değildir, bunu çok çok iyi biliyorum. Binlerce liraya üye kabul eden salonlarda her şeyin mükemmel olduğunu mu sanmıştınız?
E-posta Göndermeyi İhmal Etmeyin
Yazı alıntısından sonra ilgili makamlara gönderilmek üzere hazırladığım e-postayı bulabilir, ilgililere gönderebilirsiniz.
Yeni Yatırım Araçları
Aşağıdaki yazının yayınlandığı orijinal adres: http://qunegond.wordpress.com/2012/04/15/yeni-yatirim-araclari/
Hızla kapıyı itip içeri girdim. Resepsiyona ulaşmak en büyük arzumken koca bir balya temiz galoş, yanında aynı ebatta, kirlilerine ayrılmış kutusuyla yolumu kesti. Mağdur durumda kalanın gözleriyle resepsiyonda bekleyen kızın suratına bakmam olayı çözmedi. El mecbur bir kenara çekildim, ayaklarıma o mavi torbaları geçirdim.
Evden çıktığımdan bu yana karşılaştığım ilk engel değildi. En büyük yıkımı arabayı kapının önüne park edip, belediyenin otopark görevlisi ile tanıştığımda yaşadım. Öyle bir araba kalabalığı var ki, park için ayrılmış yol kenarı çift dikiş olmuş.
Anahtarı bırakacaksınız.
Beyoğlu’nun en ücra sokaklarında bile bırakıyorum, sana mı bırakmıyacağım. Sen ki Kadıköy’ün en nadide, sahile yakın caddelerinden birinde görevli memursun. Üstelik üniforman var.
Fitness’a mı geldiniz?
Evet ve yaşasın. Ne iyi bir şey yaptım değil mi?
Ben orasını bilemem ama size 5 lira.
Diğerlerine 3 lira mı?
Hayır 7 lira.
Şanslı günümdeyim. Bir an evvel arabadan inip içeriye girme telaşındayım. Çantamı aldım. O arada, arabadan çoktan çıkmışım zaten. İçinden cüzdanı çıkaracağım yok. Cüzdan yoksa para da yok, ehliyet de yok. Ama asıl derdim, eve gidip gelirsem, gerçi en fazla 15 dakika tutar ama, kesinlikle bu drama hazırlıklı değilim ve kaldırabileceğimi de sanmıyorum, bu yıkımıma sebep olacak. Nedense aklıma her koyduğumu, o an gerçekleştirme zarureti ruh halindeyim. Artık yüzüm ne hal aldıysa, otopark görevlisi, aslında bu şekilde isimlendirmek yanlış olur çünkü ortada otopark falan olduğu yok, sadece geniş bir kaldırım kenarı var, her neyse, halime acımış olsa gerek;
Bir dahakine verirsin abla, dedi.
Bu arada, laf arasında bizim buraların halkına acayip ısınmış durumdayım. Seneler ne kadar ilerlerse ilerlesin, silüetim ne kadar değişirse değişsin, “abla” statüsünden bir gıdım bile kımıldamıyorum. Halbuki geçenlerde arkadaşlarla Balat, Eyüp falan oralara gittik, bir anda Teyze oldum. Teyzem de çok güzel insandı ama, ben yine de bu hitap şeklini kaldıramıyorum. “Yenge”ye bile razıyım.
Asıl derdim otopark parası değil. İçeride para ödeyememe kaygısı. Ödeyemezsem başlayamam. Halbuki öyle bir hevesle kalktım ki o perşembe sabahı… 2-3 saat, rızkımız neyse, fitness yapıp fit olacağım sonra eve dönüp duş alıp acil haftalık Bumed atölye programıma koşacağım. Yerimde duracak, durdurulacak gibi değilim. Yürüyüş falan da kesecek gibi değil. Zaten olsa arabayla gelmezdim.
İki saniye kadar düşünüp taşındıktan sonra kaldırım otoparkçısına;
Eh, alacağın olsun, sağol, dedim.
Ve içeriye girip şansımı zorlamaya karar verdim. Zihnimden de şöyle geçiriyorum; ne fark eder ki, zaten pazarlamanın şanı açık kapı deneme günlerinde yatmıyor mu, bu günü de ona saysınlar.
Uzun lafın kısası bu cüzdan yok badiresini atlatıp eve geri gidip gelmeden fitness’ın kapısından içeri girmeyi başarmışım, galoşlar mı beni yıldıracak? Göğsüm dik, yine de eğilerek ayaklarıma o mavi plastikleri geçirdim. Bu arada karşılayıcı kız heyecanlandı. Resepsiyon bankosunun yanından dışarı fırlayıp yanıma gelecekmiş gibi ilerledi. Hah dedim benimle ilgilenecek. O da ne? Hiç alakası yok, arkalarda birine gülerek el kol işaretleri yaptı ve tezgahta duran cep telefonunu aldı, konuşmaya başladı. Resepsiyonda başka bir genç çocuk daha var. Aslında ikisi de çocuk yaşta. Okul çıkışı ilk işleri havasında, ders saatini nasıl kaynatırız davranışlarındalar.
Ayağımda mavi galoşlar, deyince aklıma geldi de ilerleyen senelerde eller için de galoş icat edilir mi? Uyum-görüntü açısından bir sorun olmaz sanırım, başımıza da geçirsek bir tane galoş kabul görür sanki… Sabırla bekliyorum. Ne de olsa her an kendimi makinelerin üzerine atabilirim, ya da aşağıdaki toplu börek çörek yapılan salonun, şimdilerde pilates tabir ediliyor, yerinde mavi minder sürünmeye başlayabilirim. An meselesi. Çok heyecanlıyım. Uzun zaman oldu fit olmaya kalkışmayalı.
Kız telefonunu kapadı, buyurun diyerek beni bir odaya aldı. Özel görüşme yapılacak. Kendimi bir zamanlar Kiki’ye ilkokul ararken ki yaptığım görüşmelerde zannettim. O da ayrı bir konu. Alt tarafı okula kabul edeceksin. Bu bir ilkokul, adı üstünde. Onca zeka testleri, psikololojik görüşmeler, akıl kliniği mi söz konusu olan, nedir, ben mi bilmiyorum yoksa… Bana sorulsa, ki merak etmeyin kesinlikle sorulmuyor, eğitimin kalitesi, eğilmezi eğdiğin anda kendini gösterir yahu… Elastik çubukları seçerek beğenip almışsın, sonra da bir güzel eğmişsin, marifet bunun neresinde? Konudan fazla kaymayayım. Biz kızla, hap kadar odaya geçtik. Kapalı kapılar ardında karşılıklı oturduk. Aramızda masa kadar mesafe var.
İnteraktif ön gülüşmelerden sonra öğrendim ki ya 6 aylık ya da 1 senelik taahhüt vermek durumundayım. Ve bu taahhüdü de önceden ödeyerek, peşinen yapmalıyım. Yüklenici firma mıyım ben yahu?
Neden ki? Ona göre makine mi alacaksınız? Bu kadar fazla fit olmayı arzu etmeme rağmen yine de gelemeyecek olursam? Ya başıma bir felaket gelirse…
Düpedüz benden geleceğe, tabii bu daha çok fitness salon sahibinin geleceği, yatırım yapmam bekleniyor. Yoksa o makinelerin çapağına, yer minderinin ipliğine bile dokunamam.
Peki, dedim. Bana bir şey olursa varislerim bu yatırımımdan yararlanabilecek mi?
Malesef, efendim.
Belirli bir yüzdesi falan bile mi varislerime aktarılamayacak?
Çok şakacısınız.
Haaa…
Bu nasıl bir dolaptır yahu?
Sesim çıkmayınca kız ısrar etti. Toptan ödenince aylık olarak çok daha ucuza geliyor.
Yok ben aylık ödeyeyim, indirim yapmayın.
Onu yapamıyoruz.
Paramı ne diye hayali bir üyeliğe bağlayayım ki. Taşınmaz mı alıyorum, canım? Hem miras da bırakamıyorum.
Baktım ki bu işin oluru yok, gerisin geri çıktım dışarıya. Bu dolaba hala akıl sır erdirmiş değilim. Sonradan öğrendim, ki bazı nezih fitness merkezlerinde, lüks otellerde bulunanlardan bahsetmiyorum, bir de hava parası varmış. Neyi kabul ettirebilirsen artık, 1-2 binden başlayan 3-5 bine kadar çıkan.
Bu hava parası, ayıptır sorması ama neye tekabül eder? Zor durumdaki tiyatro koltukları satılır ya bazen… Sponsorlar koltuk satın alırlar, salona girildiğinde görürsünüz hani, altın kaplama plakaların üzerinde şık kara harflerle o koltuğun sahibinin ismi okunur. Benim ismimi de gümüş plaka üzerine kazıyıp, kürek makinesinin yanına mı yapıştıracaklar?
Ya da diyorum ki bu dolap aslında fitness üyeliği kisvesi altında gizli bir “yüzük kardeşliği”. Dolayısıyla şu hava parası da bu kardeşliğe dahil olabilmek için isteniyor. Böylesi bir açıklamaya bile inanın inanacağım, babadan oğula kalabilse bu üyelik. Ama o da mümkün değil…
Uzun lafın kısası, gel de Fransa’da yaşadığın o cennet günleri arama…
Durum şu: Cebimde aylık paramla hiç bir fitness salonuna kabul edilemedim. Tek alternatifim açık havada belediyenin koyduğu demir aletlere takılmak.
Bu Vurgunlara Dur Demek İçin Zinde Türkiye’ye Katılın!
Bu utanç verici garabetin sebebi yasalardaki, yönetmeliklerdeki boşluk olduğu açık. Yıllardır da kimsenin sesi gür bir şekilde çıkmadığı için, insanlar birleşip bu saçmalığa bir son verilmesini istemediği için de devam ediyor. Zinde Türkiye olarak bu çirkin uygulamaların son bulmasını istiyoruz ve sizin desteğinizi bekliyoruz. Tek yapmanız gereken aşağıdaki e-postayı verdiğimiz adreslere yollamanız ve bundan sonraki salon üyeliklerinizde mutlaka faturanızı almanız.
E-posta başlığı Spor Salonlarındaki Aidat Uygulamaları Hk.
E-postanın gönderileceği adresler: bimer@basbakanlik.gov.tr; suat.kilic@tbmm.gov.tr; adana@gsb.gov.tr; adiyaman@gsb.gov.tr; afyon@gsb.gov.tr; agri@gsb.gov.tr; amasya@gsb.gov.tr; ankara@gsb.gov.tr; antalya@gsb.gov.tr; artvin@gsb.gov.tr; aydin@gsb.gov.tr; balikesir@gsb.gov.tr; bilecik@gsb.gov.tr; bingol@gsb.gov.tr; bitlis@gsb.gov.tr; bolu@gsb.gov.tr; burdur@gsb.gov.tr; bursa@gsb.gov.tr; canakkale@gsb.gov.tr; cankiri@gsb.gov.tr; corum@gsb.gov.tr; denizli@gsb.gov.tr; diyarbakir@gsb.gov.tr; edirne@gsb.gov.tr; elazig@gsb.gov.tr; erzincan@gsb.gov.tr; erzurum@gsb.gov.tr; eskisehir@gsb.gov.tr; gaziantep@gsb.gov.tr; giresun@gsb.gov.tr; gumushane@gsb.gov.tr; hakkari@gsb.gov.tr; hatay@gsb.gov.tr; isparta@gsb.gov.tr; icel@gsb.gov.tr; mersin@gsb.gov.tr; istanbul@gsb.gov.tr; izmir@gsb.gov.tr; kars@gsb.gov.tr; kastamonu@gsb.gov.tr; kayseri@gsb.gov.tr; kirklareli@gsb.gov.tr; kirsehir@gsb.gov.tr; kocaeli@gsb.gov.tr; konya@gsb.gov.tr; kutahya@gsb.gov.tr; malatya@gsb.gov.tr; manisa@gsb.gov.tr; kahramanmaras@gsb.gov.tr; mardin@gsb.gov.tr; mugla@gsb.gov.tr; mus@gsb.gov.tr; nevsehir@gsb.gov.tr; nigde@gsb.gov.tr; ordu@gsb.gov.tr; rize@gsb.gov.tr; sakarya@gsb.gov.tr; samsun@gsb.gov.tr; siirt@gsb.gov.tr; sinop@gsb.gov.tr; sivas@gsb.gov.tr; tekirdag@gsb.gov.tr; tokat@gsb.gov.tr; trabzon@gsb.gov.tr; tunceli@gsb.gov.tr; sanliurfa@gsb.gov.tr; usak@gsb.gov.tr; van@gsb.gov.tr; yozgat@gsb.gov.tr; zonguldak@gsb.gov.tr; aksaray@gsb.gov.tr; bayburt@gsb.gov.tr; karaman@gsb.gov.tr; kirikkale@gsb.gov.tr; batman@gsb.gov.tr; sirnak@gsb.gov.tr; bartin@gsb.gov.tr; ardahan@gsb.gov.tr; igdir@gsb.gov.tr; yalova@gsb.gov.tr; karabuk@gsb.gov.tr; kilis@gsb.gov.tr; osmaniye@gsb.gov.tr; duzce@gsb.gov.tr
E-posta içeriği: Sayın yetkili, ülkemizdeki birçok spor salonunda kayıt esnasında birçok ayın ödemesi peşin olarak istenmekte aksi takdirde üyelik kaydı gerçekleştirilmemektedir. Bu çok aylık peşin aidat ödense bile, daha sonra spor salonu üyeliğinden vazgeçilmek istendiğinde bu ücret geri ödenmemekte ve üyelik hakkı da devredilememektedir. Bu durum işletme sahiplerine de hiçbir hizmet satmadıkları hâlde para kazandırmaktadır. Üyelik aidatı uygulamalarının bu derece işletmeye bırakılması, birçok semtte insanların spor yapma isteğini engellemektedir. Ayrıca bazı spor salonu işletmelerinin fatura kesmek konusunda da yükümlülüklerini yerine getirmedikleri söylentileri yaygındır. Konuyla ilgili olarak yaşanan bir mağduriyet örneği şurada anlatılmıştır: https://zindeturkiye.com/spor-salonu-fiyatlari-pahaliligi-ve-adaletsizligi/
İlgili konuların araştırılmasını, bu tip durumların önüne geçilmesini, yaşanılan mağduriyetlerin tekrarının yasalar ve yönetmeliklerle engellenmesini; eğer mevcut yasalarımız zaten bu tip durumları yasaklıyorsa bu tip durumları yaşamam hâlinde ilgili işletmeleri nereye şikâyet edeceğimin bildirilmesini saygılarımla arz ve talep ediyorum.

Fitness salonu fiyatları, spor salonu fiyat, spor merkezleri fiyatları, spor salonu üyelik, fitness salonu ücretleri gibi konular hakkında olup fitness, spor ve sağlıklı yaşam konularıyla ilgili olan bu yazıda kullanılan telif haklarıyla korunan görseller: Arenamontanus ve ~*Leah*~ Creative Commons lisanslarına uygun olarak kullanılmıştır.

İlk yorum yapan siz olun