İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gaudi’nin Taçlandırdığı Akdenizli: Barcelona

NOT: Bu yazı 2012 yılında yayınlanmış olup güncel gezi bilgiler için teyit etmeniz tavsiye olunur.

Yazan ve Fotoğraflayan: Özlem Üçüncüoğlu

Bir denizin bir şehre etkisini görmek için herhangi bir Avrupa başkenti ile Barcelona’yı karşılaştırmanız yeter. İngilizce konuşmayan insanların bile size yardım etmek için çabaladığı, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından birinin ruhunun tüm şehire yayıldığı, inanılmaz bir espri anlayışı olan bir şehir burası. Gezmeye doyamamak, içmeye doyamamak, yemeğe doyamamak kavramlarının bir arada yaşandığı, Akdeniz ruhunun iliklerinize işleyeceği, ölmeden mutlaka görülmesi gereken bir şehir Barcelona.

İki bölüme ayırırım ben bu şehri. Birincisi her Avrupa şehrinde gördüğünüz eski şehir, bir diğeri ise Akdeniz’in önünüzde uzandığı sahil kısmı.

Eski şehirden başlayalım isterseniz. Gaudi’nin sokak lambalarını bile tasarladığı kısım burası. İnanılmaz evler, çok güzel dar sokaklar, mimari güzellikler sizi bekliyor burada. Nereleri görelim derseniz. Bence şehre adım atar atmaz La Rambla Caddesi’ne atın kendinizi. Burası Barcelona’nın en işlek caddesi. Diğer caddelerden farkı, trafiğin yandan akıp esas caddenin iki yol arasında tam ortada uzanmış olması. Sokak sanatçıları, küçük dükkânlar, çiçekçiler buraya dizilmiş sizi bekliyorlar. Herhangi bir yere oturup bence Cava (İspanya’nın şampanyası) ama o olmazsa Rioja (bölgesel, içimi kolay bir şarap) yudumlayıp caddenin ritmine ayak uydurun. Eğer biraz vaktiniz varsa La Rambla pazarı Mercat de la Boqueria’nın içine dalıp kendinize yiyecek bir şeyler alın.

Butik Mağaza Cenneti

Barcelona, çok güzel butik mağazaları olan bir şehir. Başka hiçbir yerde olmayan İspanyol markalarına eminim hayran kalacaksınız. Ve size bir iyi haber, Barcelona diğer Avrupa şehirleri (esas taşı Londra ve Paris’e atıyorum tabii burada) kadar pahalı değil.

Gaudi Turu

Çok kısa bir süreliğine Barcelona’da olsanız bile mutlaka yapmanız gereken şey Gaudi turu. Gaudi’nin hiçbir eserini göz ardı etmemenizi öneririm. Ben şahsen kendisinin hayal gücünün bir sınırı var mı diye merak ediyorum. Park Güell, hâlâ inşaatı devam eden Avrupa’nın en yüksek kilisesi olmasına artık sayılı gün kalan La Sagrada Familia, Casa Batllo, Casa Mila mutlaka ama mutlaka görülmesi gereken eserlerinden. Göze almanız gereken tek şey uzun kuyruklar… Gaudi’nin her eseri için en az 20 dakikalık bekleme sürelerini hesaba katın. Ama bu sizi yıldırmasın, sonuçta karşınıza çıkan manzara dünyanın hiç bir yerinde olmayan bir hayal gücünün eseri. Gaudi turunun ardından Picasso Müzesi, Modern Sanat Müzesi, erkekler için Camp Nou Stadı eski şehirdeki gezinizin diğer durak noktaları olabilir.

Sahil kısmı ise, eski şehirden biraz farklı. Aynı şehirde iki ayrı atmosferi ancak size Barcelona verebilir sanırım. Denize girebileceğiniz sahili ve boylu boyunca uzanmış restaurantları ve buraya ulaşmak için geçtiğiniz daracık sokakları mutlaka görülmeye değer.

İspanyol Mezeleri

İspanya demek biraz yemek biraz içmek demek bence. O yüzden mutlaka İspanyol Mutfağını deneyin. Tapas (küçük meze tabakları) ve paella (içine et,tavuk, deniz ürünü ya da sebze koyularak pişirilen bir çeşit pirinç yemeği) masanızın tacı olacak. Yanına da bir şişe Cava (inatla tekrar etmek istiyorum çünkü bence şampanyadan daha güzel bir tadı var) ziyafetinizi tamamlayacaktır. Neredeyse her yer çok güzel tapas yapıyor. Ama benim en favori mekânım Tapeo oldu. Picasso Müzesi’ne çok yakın lokal bir restaurant burası. Size tek uyarım midenizi leziz tapaslara hazırlamanız. Lakin bir çok tapas kızartma olarak geliyor. Tapeo’ya giderseniz ızgara kuşkonmaz ve kızarmış enginarı mutlaka deneyin.

İyi gezmeler, sevgiler . . .

Bu yazı kanunen tescillenmiştir.

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir