
Obama “gizli” fitness videosu
Yazan: İlşad Özkan
Olayımız şu: Obama’nın Polanya gezisi sırasında bir otelde gizlice çekilmiş antrenman videosu çıkmış, ama Obama hareketleri yanlış yapmışmış. Bazı medya organları bunu dedi, aynen böyle dedi, “gizlice”.
Bir kere, sen kimsin de kapalı bir alanda Obama’nın videosunu gizlice çekip bunu yayımlıyorsun? Onu geçtim, ben buna inanır mıyım sanıyorsun? Bunlar öyle gizli mizli şeyler değildir, sen git Obama’yı küçücük spor salonunda çalışırken filme al bakalım, alabilir misin? Alamazsın, aldırmazlar, Obama’yı bırak, sıradan birini bile izinsiz filme alamazsın, alsan yayımlayamadan önce iki kere düşünürsün. Kapiş?
Nitekim millet sorunca, ABD Gizli Servisi, video üzerine açıklama yaparak ilgili olayda Başkan’ın güvenliğinin riske atılmadığını söylemiş.
Neyse, videomuzu ekleyelim, siz bir izleyin sonra da konumuza dönüp olayı aydınlatalım. Bu arada, video tamamen sessiz aslında ama böyle müzikler eklemişler arka fona sonradan videoyu paylaşanlar. Ben de onlardan alıp ekledim.
ABD’de Bush’un Obama’nın kucağına bırakıp gittiği saatli bomba gibi sağlık paketi Obama’ya dert oldu. Ancak, bu paketin yükünden pek çok önlem çalışmasıyla kurtulmaya çalışan ABD bir şeyi daha fark etti: Düzenli sporun sağlık giderlerini ciddi oranda düşürdüğünü. Bunun için ABD bu işe açık ve örtülü çok destek veriyor, tamamen de haklılar. Son yıllarda yapılan sayısız projenin yanı sıra bir çeşit gizli elin de fitness’i sürekli gündemde tuttuğunu görmek çok basit.
Yukarıda yazdığım düşünceleri zamanında bir söyleşide söylemiştim ama yayımlanmamıştı, önemsiz bulunmuş olmalı. Şimdi aradan bu kadar zaman geçtikten sonra, ABD Başkanı Obama’nın fitness kaydı internete düştü, sosyal medyada olay oldu. Hatta olaydan vazife çıkarıp, fırsat bu fırsat “Obama böyle yapmış ama yanlış, o iş öyle olmaz,” diyenler bile çıktı. ABD televizyonlarında doğru düzgün yorumlayıp, vatandaş bir şeyler öğrensin diye hareketlerin öğretenlerin yanı sıra elbette fırsatçılar da vardı.
Videoyu ganimet bilenler ve işin aslı: Obama hareketleri yanlış mı yaptı?
Fırsatçılara gülüp geçmek lazım, 1,5 dakikalık bir videodan Obama’nın antrenman programı hakkında yorum yapmak boş bir iştir. Obama başkan olunca kurban kesen köylülerimiz kadar da anlamsız, bir çeşit kendi kendinin reklamını yapma fırsatçılığıdır böyle şeyler. Sen esas konuya bak, Obama bir kere daha fitness’i, düzenli sporu destekliyor, yine destekleyecek, her zaman destekleyecek. Aklın yolu birdir kardeşim. Tabii fitness deyince de hemen salonda yapılan gelmesin aklınıza, sağlıklı yaşam ve sağlıklı yaşam için yapılan aktiviteler olarak anlayın siz onu.
Hareketlerin yanlış yapıldığı hikâyesine gelince, videoyu izledim. Öncelikle şunu söyleyelim, Obama’nın hareketlerinde form (biyomekanik açıdan en iyi şekil) açısından mükemmel olduğunu söyleyemem. Bununla birlikte, hareketlerin hepsi güvenli bir biçimde yapılmış görünüyor ve hedef kasları da çalıştırıyor.
Obama bu videoyla ne kazandı?
1) İmajına imaj, PR’ına PR kattı.
2) Dosta güven, düşmana korku saldı (diplomatik dalga muhabbeti).
3) Fitness rüzgârını büyütmeye devam etti, halkı için bunu önemsiyor.
Videonun elbette siyasi ve diplomatik özellikleri de var, dünyaya bir mesaj veriliyor: “Biz formdayız, başkanımız da öyle, ayık olun çünkü biz daima hazırız anadın mı!” hesabı. Tıpkı Putin’in atlara binip çılgın atması gibi yani, hem kendi kamuoylarına hem de dünya kamuoyuna mesaj veriliyor. İşte bizim başkanımız böyledir gibisine, seni gidi göbekli başkana sahip yüzüncü dünya ülkesi seni dercesine. Güç ve kuvvet gösterisi, devletler tarihi boyunca kullanılan etkili bir araçtır, devlet başkanlarının form durumuna kadar da bu tip gösterişler anlam taşır, mesaj verir.
Bunlar doğal şeyler, bizi ilgilendirmez, bizi ilgilendiren kısım başka. ABD başkanlarının birçoğunun düzenli spor yaptığı öteden beri biliniyor, esas mesele bu da değil; son yıllarda ne oldu da bu kadar göstere göstere destekleniyor, özendiriliyor bu işler? Esas olay, artık ABD’de düzenli egzersizin milyarlarca dolarlık sağlık harcamalarını düşürmek için potansiyelinin fark edilmesi. Devlet bulabildiği her fırsatta bunu yapıyor, insanları düzenli spora özendirmek için her yıl milyonlarca dolarlık projeler yapıyor, yaptırıyor, bu konuda da gereken destekleri fazlasıyla veriyor.
Bizde işler nasıl: Toprak mı yiyelim, yaprak mı giyelim?
Bizde de durum şöyle: Kamu kurum ve kuruluşlarıyla iletişime geçiyorum, bak kardeşim biz şunu bunu yaptık, yazdık, uğraşıyoruz elimizde çok proje var, bir görüşelim. Bize cevap bile vermiyorlar. Verilen en iyi cevap mealen şu, o da sözlü olarak yani kayıtsız: “Siz bu projeleri yapın, size de destek verelim ama para yok, para veremeyiz, parayı unutun.” Bak para bile, maaş bile, ödeme bile konuşulmadan bunu diyor adam. Haliyle insan soruyor kendine kendine, “E peki güzel kardeşim, ben ardı ardına projelerimi hayata geçirirken, bu işler için dünyanın emeğini sarf edip aylarımı harcarken güneş enerjisiyle mi çalışacağım? Ne yiyip ne içeceğim ben? Tamam vatanımıza milletimize hizmet edelim ama toprak mı yiyelim, yaprak mı giyelim ulan biz!?” (Kafiyeli oldu sonu yalnız, burayı başlık yaparım ben.) Yani, bunlar onların sorunu değil sanki. Bu ülkede liyakat ve proje, gelişmiş ülkelerdeki gibi değer görmediği sürece de böyle sorunları olmayacak onların. Onun adamı, bunun elemanı, şunun arkadaşı… Ahbap çavuş ilişkileriyle yol alınmaz.
İşte, bir “ABD ile Türkiye’deki zihniyetin farkı” bölümünün daha sonuna geldik. Bugünkü kıyaslamamızda kendi ülkemize eksi puan yazmak zorunda kaldık. Bu ülkeye hayrın mı olacak kardeşim, yolların kapalıdır o zaman. ABD’de ciddi projesi olan adama derler ki, gel sen fikrini söyle, tutkunu ve birikimini göster, biz projenin fizibilitesinden tut tüm detaylarını seninle birlikte belirleriz. Bizde ise, hazır proje götürsen kapıdan almazlar, en iyi ihtimalle seni gönderip arka kapıdan kendi adamlarını çağırırlar.
Gelişmiş ülkeleri beklemeyelim, onları geçelim
Olmaz demeyin, küçük küçük başarılarımızla bunu yaptığımız oluyor. Genel olarak da geçeriz, işte sürekli bu hedeflere konsantre olursak her alanda gelişmiş ülkeleri yakalayıp onları geçebiliriz. Yeter ki adam olalım, küçük düşünmeyelim, dürüst ve çalışkan olalım. Ben nefret ediyorum, onu bunu yakalama muhabbetlerinden! Yakalamayı unut, geçmeye bak, geçebiliriz, her alanda geçebiliriz. Hedef bu olmalı. Düzeli spor konusunda da çok ama çoooook gerilerdeyiz de ama, doğru düzgün iş yapılırsa gelişmiş ülkelerin seviyesini yakalayıp geçebiliriz.
Obama, adres ver geliyorum panpa
Neyse. Buradan Obama’ya sesleniyorum, adres ver sana gelicem kanka, elimde çok çılgın projelerim var. Seninle beraber Amerikalıları obezitenin ve masraflı kronik hastalıkların zalım mı zalım, hayın mı hayın, oy ben ölem ölem dedirten pençesinden kurtarabiliriz.
Antrenmanın yorumu
Obama’nın antrenmanına gelirsek, hareketlerden yorum yapabiliriz: Kombine ve büyük sayılacak hareketlerden oluşuyor. Programın geri kalanı da buna benzerse özeti şu: Güvenli olmak kaydıyla, olabildiğince kısa sürede en yüksek faydayı elde et. Bu arada, durumdan vazife çıkarıp uçuşa geçenlere söylemek istiyorum: Bu video Obama’nın ne ilk ne de son antrenman videosudur. Yani, sıra dışı bir şey gibi karşılamayın lan adamın yaşamının bir parçası bu. Antrenmanın özeti şu, ulan zırto, ben ABD’ye başkan olmuşum, seyahate çıkmışım, otelimde bile karga bokunu yemeden sporumu yapıyorum, sen de yap bunu!
Neyse işte böyle. Bu arada, Obama protein ihtiyacını da gelsin şu kendi adına ülkemizde kesilen koyunlardan karşılasın artık. Aa, pardon, onu bizim köylüler yemişti di mi?

İlk yorum yapan siz olun